don't know where you are right now, did you see me on tv?

Comenzar desde el principio
                                    

Gece kendini sabaha bırakırken ve Seungmin'i saraya götürmek için gelecek özel arabanın gelmesine iki saatten az bir zaman kaldığında Hyunjin, küçük sevgilisini bir daha göremeyeceğinin bilinciyle, bütün sevgisini aktarmak istermiş gibi son kez öpmüştü.

İkisi de Seungmim'in ne zaman istese seçim oyununu bırakıp gelebileceğini biliyordu fakat yine aynı şekilde ikisi de birbirine itiraf edemese bile Seungmin'in o saraya adımını attığı an çıkmayacağını biliyordu.

Belki şu anda böyle düşünmüyordu ama Seungmin, gelecekteki Kral olacaktı ve Hyunjin haftada bir kere televizyonu açıp küçük sevgilisini gördüğünde ağlamalarına engel olamayacaktı.

Çünkü Hyunjin'in Seungmin'e aşkı, Seungmin Kral olsa bile devam edecekti. Küçük sevgilisi başka birinin kollarında, başka bir evde, uzaklarda olsa bile kalbinin bir kısmı her zaman, yalnızca Seungmin'e ait olacaktı.

Hyunjin, Seungmin'i bırakabilecek kadar çok seviyordu.

--------

Seungmin'in Hyunjin'in yanından ayrılmasının üstünden geçen iki saatlik bir zamanda Seungmin'in ne ileriyi düşünecek, ne içinden geldiği gibi ağlayacak ne de nefes alacak zamanı olmuştu.

Son kontroller yapılırken, tüm kıyafetlerinin tam olup olmadığına emin olunurken ve küçücük evlerinde bir karmaşa süregelirken Seungmin'in tek yapabildiği salon diyemeyeceğiniz kadar küçük alanda bulunan koltuklarına oturmak ve duvarı seyretmekti.

O gece sevgilisini son kez öpmüş, son kez hissetmişti ve tek yapmak istediği kendisini odasına kapayıp saatlerce ağlamaktı.

Gerçi, artık bu evde bir odası bile yoktu. Yeni evi, yeni odası, yeni sığınağı saray olacaktı. Kabul etmek istemese de belki de başka bir adamın kolları güvenli bölgesi olacaktı. Şu yaşına kadar kabul ettiği bütün her şey değişecekti.

Saraya gideceği araba geldiğinde ve annesiyle babası ona sarılarak ağlarken bile içinden ağlamak gelse de yapamamıştı. Şu an tam bir duygusuz gibi göründüğünün bilincindeydi fakat o kadar dolmuştu ki ağlayacak gücü bile bulamıyordu kendinde. Bütün bu birikmişlerinin bir yerde patlayacağını bilerek adımını attı arabaya. Saraya, Krala, Kraliçeye ve Prense son bir adım kalmıştı şimdi.

---------

Bütün seçilmişlerin saraya gitmeden önce medyaya kendilerini tanıtmaları ve şimdiden kendilerini destekleyen hayranlarına karşı sevgi gösterisi yapmaları gerekiyordu. Bunun sebebi, kendilerini seçecek kişinin Prensten ziyade halk olmasıydı.

Eğer haftalık yapılan oylamalarda halk, bir prense düşük puan verirse, Prens o kişiye aşık bile olsa saraydan gönderilirlerdi. Kraliyet ailesinden önce halkın gözüne girmeleri gerekiyordu.

Bu yüzden art arda dizilmiş 35 arabadan aynı anda inen 35 prens, hayranlarının bulunduğu bölgeye doğru adımlarken Seungmin'in diğer prenslerin aksine yavaş yürümesinin sebebi hiçbir hayranı olmayacağını düşünmesiydi. Bütün ülkeye ve daha varmadan Kraliyet ailesine rezil olmak pek isteyeceği bir şey olmazdı.

Ülkelerinde çok yaygın olmayan bir şekilde doğuştan kızıl saçları, kehribar rengi gözleri vardı ve bütün varlığıyla bile tüm herkesten farklıydı.

Bu farklılık kendisi açısından hayatının hiçbir döneminde olumlu sonuçlar doğurmamış, kendi özelliklerinden hoşlanmamasına sebep olmuştu. Hyunjin'in her gün özenle taramasına ve öpücükler koymasına rağmen onu özel yapan bu özellikleri sevememişti.

Aynı kendisinin sevememesi gibi halkın da kızıl saçlılara bir önyargısı olduğu için hayranı olmayacağının bilincinde kendisi için ayrılan yere gitmişti.

Tahminlerinde de yanılmamıştı. Prens Jeongin ve Prens Beomgyu'nun önünde oldukça tanınmış birer model olmalarından dolayı upuzun bir sıra vardı. Aynı şekilde Prens Felix'in önünde güzelliğiyle büyülenmiş insanlar bekliyor, Prens Jisung da diğerleri kadar popüler olmasa bile ülke genelinde başarılı ve tanınmış bir avukat olduğundan önünde hatrı sayılır bir sıra vardı.

Kendi önündeyse yalnızca üç kişi vardı o an. Aynı kendisi gibi kızıl saçlara sahip küçük bir kız çocuğu, çalışmaktan yorgun düşmüş annesi ve küçük kızın elini tutan yine kızıl saçlara sahip erkek kardeşi olduğunu tahmin ettiği bir çocuk.

Seungmin'i o an mutlu eden tek şey küçük kızın ona büyülenmişçesine bakan gözleriydi. Sanki karşısında sıradan bir insan değil de idolü varmış gibi bakıyordu ve maksimum 4-5 yaşlarında görünen bu kızın bakışlarıyla bile değerli hissetmesine anlam verememişti Seungmin.

Prens Jeongin kadar ünlü olmayabilirdi, Prens Felix kadar güzel ve Prens Jisung kadar başarılı olmayabilirdi, fakat önündeki demirleri aşıp ona doğru koşan küçük kızın varlığı bile diğer Prenslerin önündeki kalabalığı bir hiçmiş gibi gösterebiliyordu.

Küçük kızın, önündeki demirleri aşıp Seungmin'e doğru koştuğunu gören görevliler kızı durdurmak için hareketlendiği sırada Seungmin, tek elini havaya kaldırıp görevlilere göstermiş ve tamamen istemsiz yaptığı bu hareket, görevlilerin atacakları adımı durdurmalarına sebep olmuştu. Sonuçta Seçim için adı duyurulduğu andan itibaren Seungmin bir Prensti ve şu anda bu ülke sınırları içerisinde Seungmin'in emir veremeyeceği tek kişi Kraliyet ailesiydi.

Ona koşan kızıl saçlı kız yarı yolda hızını alamayıp düştüğünde Seungmin'in bunu beklemeyen gözleri kocaman olmuş ve hemen yanına doğru koşmuş, onu yerden kaldırmıştı.

Dizi kanayan küçük kız ağlamaya başlarken önündeki bu görüntüye dayanamayan Seungmin kızın saçlarını okşayıp ona sarılarak sakinleştirmeye çalışmıştı. Bir süre sonra başarılı olduğunda küçük kızı göğsünden ayırmış, iyi olduğundan emin olduğunda parlak bir gülümseme vermişti.

Kızıl saçlı kız ona yanaklarında kurumuş, göz pınarlarındaysa hala parlak parlak duran gözyaşlarıyla baktığında ayağa kalkıp elinden tutmuş ve annesiyle kardeşinin yanına doğru adımlamıştı.

İki kızıl saçlı el ele tutuşarak ailenin yanına vardığında Seungmin nazik hareketlerle kızın elini, yorgun görünen annenin ellerine bırakmıştı.

Son bir kez küçük kıza dönüp herhangi bir şeyi olup olmadığını sorduktan sonra diğer Prenslerin onu beklediği yere gidecekken kolunan tutan minicik elle tekrar kıza dönmüş, canının acıdığını düşündüğü için gözünden okunan merakla ve endişeyle tek ayağı üzerinde yere çökmüş minik kıza bakmıştı. Kızıl saçlı kızın kulağına doğru yaklaşmasıyla o da küçük kıza yaklaşmış ve dinlemeye başlamıştı.

"Prens Seungmin, sizi televizyonda gördüğümde çok mutlu olmuştum. Arkadaşlarım bana çok çirkin olduğumu söyleyip kızıl saçlarımı çekse bile sizi televizyonda gördükten sonraki gün arkadaşlarımın yanına gidip heyecanla kızıl saçlı abinin gelecekteki Kral olacağını söyledim. Sizin sayenizde artık benimle dalga geçemiyorlar. Annem ne kadar saçlarımın beni güzel ve özel yaptığını söylese de sizi görene kadar inanmıyordum. Ama benim gibi saçları olan birisi bile Kral olabiliyorsa, ben de özel olabileceğimi anladım. Lütfen Prens Seungmin, beni unutmayıp benim için diğer abilerle yarışabilir misiniz? Büyüdüğümde televizyona baktığımda da sizi gibi birini görmek ve kendimi özel hissedebilmek istiyorum." 

Küçük kızın söyledikleriyle gözleri dolan Seungmin sabahtan beri içinde biriktirdiği gözyaşlarının akmaması için kafasını yukarı doğru kaldırmıştı.

Gözyaşlarına bu kadar direndikten sonra bütün ülkenin ve kendisini destek olarak gören küçücük kızın önünde ağlamaya niyeti yoktu. Bu yüzden kendini sakinleştirip kıza dönmüş, kocaman gülümseyerek "Senin ve ülkenin geleceği için çabalayıp, sana layık bir Kral olmaya çalışacağım." demişti.

Bu, Seungmin'in geleceğine ilk teslim oluşu ve seçim'in bir parçası olduğunu ilk kabul edişiydi.

Ve son da olmayacaktı.

love wins all; 2minDonde viven las historias. Descúbrelo ahora