• (16) Yaraları Olanlar •

135 37 0
                                    

18 NUMARA sunar...

(16) Yaraları Olanlar

Şu an burada, bu gemide ve denizin ortasında yağmurdan kaçmadan ıslanmaya devam ediyordum. Hayatım battıkça batıyor, ancak ben buna bir çare bulamıyordum. Başımı önüme eğmiş sessizce ağlarken görüş açıma giren ayakkabılar ile yavaşça kafamı kaldırdım. Yalçın gelmişti. Gözlerini silahtan ayırıp dizlerinin üzerine çöktü ve kolumu tuttu. "Artemis iyi misin?" İçim acıdı, benimle beraber ıslanması, sürekli yanımda olması içimi o kadar acıtıyor ki. Cevap vermediğimde fazla sorgulamadan beni kucağına aldı ve içeri götürdü. Ağzımı bıçak açmıyordu. Sanki dilimi yutmuş, hiç konuşmak istemiyordum. Banyo da olduğumu yeni fark ediyordum. Bu gemi özel olduğu için her türlü şey bulunuyordu ve bu yüzden eve gidene kadar rahattık. Tenim sıcak su ile buluşunca hafifçe inledim çünkü soğuktan sıcağa geçmek canımı yakmıştı.

Yalçın beni yıkarken sadece duvara odaklanmıştım ve tek kelime dahi etmedim. Sevgili kocam bornozu üzerime giydirip yine kucağında yattığımız odaya getirip sakince beni yatağa bıraktı. O hareket ederken sesimi çıkarmamaya devam ettim ve artık o bundan sıkılmış olmalı ki yanıma oturup dirseklerini dizlerine dayadı. "sorun ne? Neden orada ağlıyordun? Sorgulamadım ama birşey olmuş, sorun ne onu söyle." Gözlerimden yeni bir yaş daha süzüldü. Yalçın bunu fark edince kucağımda ki ellerimi tuttu ve ikisine de birer öpücük kondurdu. "Artemis ne oldu söyle lütfen."

"Katil oldum." Burnundan gülüp, "sen zaten katil değil misin?" Dedi. Yaşlar gözlerimden firar etmeye devam ederken Yalçın sonunda söylediklerimi ciddiye aldı. "Artemis..."

"Yeşim'i öldürdüm. Yalçın, o bir casusmuş." Şaşkınlığını korumak yerine gözlerini kocaman açtı. Dudaklarını aralayıp bir şey söyleyecekken dudaklarını geri kapattı. Bunu beklemiyor gibiydi.

Olan biteni Yalçın'a anlatırken hıçkıra hıçkıra ağlamıştım. İçimde ki öfke ateşi dinmeksizin yanarken olanları nasıl Rain'e anlatacağımı da düşünmeden edemiyordum. Yeşim denen o melek yüzlü şeytana o kadar içten bağlanmıştı ki şimdi kim bilir canı ne kadar yanacaktı ve ben bunu kimse engelleyemeyecekti.

...

"Eee Yeşim hâlâ gelmedi, yemeği o mu hazırlıyor?" Yemek masasında oturup olacakları bekliyorduk. Rain'in can yakıcı sorusu ile Yalçın'a baktım ve o da bana bakıyordu. Bedirhan, Yaldız, Cihan ve Rain de birbirilerine 'neler oluyor?' bakışları atarken derin bir nefes aldım ve büyük bir soğukkanlılıkla olanları anlatmaya başladım. "Yeşim öldü." Bu girişimi Yalçın onaylanmayan mırıltılar ile karşıladı. Rain ise sandalyeyi iterek ayağa kalktı. "Evet doğru duydunuz Yeşim öldü."

"Artemis sen ne diyorsun?" Bende sandalyeyi iterek ayağa kalktım ve masanın üzerinden Rain'e doğru eğildim. "Diyorum ki, yanlış kızı sevdin Rain! Seni bitirecek birini sevdin! Çünkü o kız bir casus ve karşı heyete çalışıyor!" Dörtlü şaşkınlıkla bana bakarken Yalçın da soğukkanlı bir şekilde her şeyin bitmesini bekliyordu.

Uzun süren sessizliği ben bozdum ve hikâyenin geri kalanını anlatmaya başladım. "Ben öldürdüm. Cesetlerini denize attım. Eğer yapmasaydım bizi, özellikle de Yalçın'ı düşman heyete teslim edeceklerdi. Her şey bir plandı, Yeşim göründüğü gibi birisi değildi ve beceriksizin teki, kolay bir ölüm yaşadı."

"Yani sana karşı çıkmadı mı?" Başımı iki yana salladım. Bedirhan sorusunun cevabını alınca arkasına yaslanıp hepimizin üzerinde göz gezdirdi. Yaşananlar akıl alacak gibi değildi. Artık hayatım bir anda değişime uğrar olmuş, her salisem olaylarla kaplı, hiç normal bir zaman olmaz olmuştu. Hayatıma attığım yara izi bir türlü kapanmak bilmiyordu. Her gün daha da açılıyor ve dikiş atılmaz hâle geliyordu. Peki bu soğukkanlılık nereden geliyordu? Ben neden böyle cesur ve her şeyi dile getiren bir kişiliğe bürünmüştüm? Hayatımda bulunan tek renk bile artık anlamsız geliyordu, sonsuzluğa giden bir yola düşmüş, bir daha çıkamayacak gibiydi.

ARTEMİS (Düzenleniyor)Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora