• (11) Ansızın Evlilik •

354 67 4
                                    

(11) Ansızın Evlilik

Yalçın

Heyetten gelen telefon ile yer altı suç dünyasının merkezine, yani heyetin mekânına gidiyordum. Yanıma Rain'i almıştım çünkü iki kızın yanında Cihan ve Bedirhan durmak zorundaydı. Kimin nereden vuracağını bilmiyorduk.

Mekâna gelmiştik. Köşkte oturan heyet, alt kata bir suç dünyası kurmuşlardı. Kumar, bahisli dövüş, işkence ve birçok pis işleri orada yapıyorlardı. O kişilerin arasında babam da bulunuyordu.

Köşkün kapısını çaldım ve açılmasını bekledim. Gömleğimin yakalarını düzelttim, sonra derin bir nefes aldım. Açılan kapıdan bize doğru bir kadın baktı, evet bir çalışandı aynı zamanda kaçak kata yapılan kumarhane de bir kurpiyer. Buraya her geldiğimde bana cilve yapıyordu ama bunun işe yaramadığını ikimiz de biliyoruz. Kadını umursamadan yanından geçtim ve piyanonun önündeki gizli kapıyı açıp önüme çıkan merdivenlerden hızla indim.

Burada bulunan pek çok kadın tarafından gözetlenirdim ve bu gerçekten çok sıkıcıydı, kadınlardan hoşlanan bir tip değildim ve hiç biri ile oyun oynayacak vaktim yoktu. Yolumda duran insanlara çarparak konseyin toplandığı odaya doğru ilerledim. Kapıyı bile çalmadan içeri girince yuvarlak masanın etrafında toplanan 4 adam görüş açım'a girdi. "Yalçın Barut, geldin demek." Bu babamdı. Her şeyi ile ona benzeyen ben kendimden nefret ediyordum. Onun siyah saçlarına ak düşmüştü, bir çok kez gençliğine benzediğimi söylerdi ama ben geçiştirirdim. Onun oğlu ve küçük varisi olarak zaten büyük hatalarım vardı, birde ona benzeyerek kendimi küçük düşürmek istemiyordum.

"Geldim Orhun Barut. Beni neden çağırdın?" Ona yıllar önce baba demeyi bırakmıştım, çünkü onun lacivert gözlerinin bana bir oğul değil de bir oyuncak gibi bakması ona olan sevgimi bitirmişti. Beni hep küçük görmüştü. Orhun Barut, heybetli duruşu ile esip gülerdi, annem ile yer altı suç dünyasını yöneten iki mafya olmuşlardı. Annem bir süre sonra babamı aldatınca, babam ona işkence etmiş, o ise işkencelere dayanamayıp hayatına son vermişti. Tabii o zamanlar karnında 5 aylık bir bebektim, babam beni bile yok sayıp ona işkence etmişti, annem ölmüştü ama ben hala onun karnında nefes alıyordum.

Mafya heyetinin başında Orhun Barut vardı. Genel yardımcılar ise babamın çocukluk arkadaşları; Süleyman, Adem ve Akifdi. Hepsi yer altı suç dünyasını yönetiyor ve beni nereden vuracaklarını iyi biliyorlar. "Dur bakalım Yalçın, önce bir otur. Bir şey içmez misin?"

"Seninle zıkkımın kökünü bile içmem." Sert sesim ile noktayı koydum ve boş sandalyeyi çekip oturdum. Rain'in oturmasına izin vermiyorlardı. Masa sadece güçlü mafyalar içindi ve Rain'i mafya'dan saymamaları sinirlerimi tepeme çıkarıyordu. "Saygı saygı saygı, Yalçın bunu sana bir türlü öğretemedim."

"Ben kimin karşısında saygılı olacağımı senden öğrenmeyeceğim, çünkü şu an karşımda saygı gösterecek birini göremiyorum. Ne söyleyeceksen söyle, biraz daha susarsan kalkıp gideceğim." Gözlerini kısıp beni inceledi, ardından arkasına yasladı ve boğazını temizleyip konuşmaya başladı. "Yanına aldığın kız Yalçın, onu eğitmeni kim söyledi." Artemis, yine ona çıkmıştı yollar. "Kimse söylemedi, kız bize katılmak istedi, bizde kabul ettik."

"Heyetin izni olmadan öyle mi?" Konuyu nereye getirecekti acaba? Bu adam yine benimle oynuyordu. "Evet, bunu sana sorma gereği duymadım."

"Size diye hitap edeceksin hayvan herif!" Dudağımın kenarı yavaşça kıvrıldı. Başımı daha da dikleştirdim ve alayla ona baktım. Ona asla saygı duymayacaktım, asla!

"Yalçın Barut! Sen o kızı iznimiz olmadan eğitmezsin! Bunun cezası çok ağır. O kız sürgün edilecek! Sen ve arkadaşların ise ağır bir ceza alacaksınız!" Tiksinti dolu bakışlarımı ona diktim, ayağa kalkıp masanın üzerinden ona doğru eğildim. "Bunu yapamazsın, sen bana karşı koyamayacak kadar korkaksın." Burnundan güldü ve arkasına yaslandı. "Sen de birkaç köpeği önemseyen bir zavallısın." Yine yapıyordu işte, beni zaaflarım'dan vuruyordu. Karşıma geçen herkes beni zaaflarım'dan vuruyordu.

ARTEMİS (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now