• (7) Çelişki •

366 181 11
                                    

(7) Çelişki

İnsan korkar değil mi? İzlediği korkunç filmden korkar, arkadaşının yaptığı kötü şakadan korkar, ailesinden korkar, bazen sevdiklerinden bile korkar. Yine ben farklıyım bu dünyada, yaptıklarımdan ve yapacaklarımdan korkuyorum.

Şu an bir gece yarısı, ıssız bir yerde, bir arabanın içinde olmaktan korkuyorum. Çünkü yanımda o var. Korkuyorum çünkü yanımda benim yüzümden zarar görmüş ve baygın yatan Yalçın var. Ben neden böyleyim? Neden herkese zarar veriyorum? Bir adamı öldürerek hayatımı karartmıştım, bir mafyaya bulaşarak hayatımı mahvetmiştim. Şimdi o çık hayatımdan dese bile ben yine battıkça batmıştım ki. Gidemezdim, onların yanından gitsem bile bu bilmediğim karanlık dünya beni bırakmazdı. Ben neden böyle belanın içine batmıştım? Zamanı durdurmak isterdim, zarar göreceğim yada sevdiklerim zarar göreceği sırada zamanı durdurabilirdim. Annem ölmezdi, ben mafyaları suç üstü yakalamazdım ve de bu kadar belaya bulaşmazdım.

Karşımda kafasından kanlar akan adama ağlıyordum. Ölmüş olamazdı ama gözlerini açmıyordu. Kalkıp inen göğüs kafesi hırıltılı nefesler almasına neden oluyordu. Hemen arabadan indim ve sürücü koltuğunun kapısına gittim. Kapıyı açtım ve Yalçın'ı arkasına yasladım. İçim acıyordu, çünkü burnundan ve kafasından kanların akmasına ben neden olmuştum. "Yalçın, aç gözlerini lütfen, bak ben buradayım." Ellerimi yanaklarına koydum. Çok soğuktu suratı, sıcak ellerimi hissedince gözlerini araladı ve bana baktı. Derin bir nefes aldığımda ona sarılmadan edemedim.

Geri çekildiğinde hâlâ kendine gelememişti. Baygın gözleri ile bana bakıyordu. "İyi olacaksın Yalçın." Onu tutup arabadan indirdim ama kendisi bir kas yığını olduğu için neredeyse altında eziliyordum. "Dur." Yalçın konuşunca durdum ve kolunun altından ona bakmaya çalıştım. Kolunu benden kurtarınca eliyle şakaklarını ovdu. "Ben sürerim arabayı, önce seni yolcu koltuğuna götürelim." Diyip yine kolunun altına gidecektim ki kendin geri çekti ve işaret parmağı ile yolcu koltuğunu gösterdi. "Geç yerine kadın! Benim asabımı bozma!" Bağırınca yerimde sıçradım. Çok korkunç bakıyordu. İkiletmeden yerime geçince o da sürücü koltuğuna geçti.

İkimizde arabaya binmiştik, ancak Yalçın pek de iyi görünmüyordu. "Yalçın bir hasta-"

"Sus!" Yine bağırınca bu sefer önüme döndüm. Sesimi çıkarmadım çünkü şu an patlamaya hazır bomba gibiydi.

Yol boyu hiç konuşmamıştık ve bu sessizlik gerçekten çok rahatsız edici olmaya başlamıştı ama sesimi çıkarmamaya devam ettim. Gözlerim dolduğu için hırıltılı nefesler almaya başladım ve o bunu fark etti. "Niye yapıyorsun bunu kızım? Niye yerinde durmuyorsun?" Başımı önüme eğip iyice koltuğa sindim. Artık ağlamama ramak kalmıştı çünkü alt dudağım titriyordu.

Yalçın arabayı sağa çekince aşağı indi ve benim kapıma geldi. Ben ne olduğunu anlamadan kapımı açıp, "in," dedi. Dediğini yapıp arabadan indim. "Bana bak, o an bana yaşattığın korkunun haddi hesabı yoktu. Bunu neden yaptın? Ben tutmasam düşecektin!" Artık bağırmasını istemiyorum, haklı ama bağırdıkça daha da korkuyordum. "Başını kaldır, daima dik dur Artemis." Başımı önüme düşürmemden rahatsız oluyordu. Başımı kaldırdım ama ona bakmadım. "Bana baksana kızım." İnadına gözlerim ile arkasını izlemeye devam ettim. En sonunda elini uzatıp yavaşça çenemi tuttu ve kendine çevirdi. Gözlerim onun mavi gözlerini bulunca, gözlerim yine doldu. "Ö-özür dilerim." Dayanamayıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.

Nasıl gözüküyordum bilmiyorum ama gerçekten kendimi pişman hissediyordum. "Ben akılsızın tekiyim, hep hata yapıyorum, ben bir malım." Kendi kafama vurmaya başladım çünkü sinir krizi geçiriyordum. Bu hep olurdu, annemin öldüğünü öğrendiğim zaman da böyle olmuştu ve evimize gelen komşunun kızı benim renksiz bir yaratık olduğumu söylediği zamanda odamda kendi kafama vurup durmuştum. Yalçın elimi tutup, "dur, dur yapma vurma kendine. Sorun ne?" Dedi ve yüzüme doğru eğildi. Gözleri kızaran mor gözlerimde dolaşmaya başladı. İlk defa beni böylesine detaylı izliyordu. Fırsat bulmuşken bende onu izledim. Açık mavi gözleri çok güzeldi, benim gibi ruhsuz bakmıyordu. Sakalları yeni uzamaya başlamıştı ve kaşında bir piercing vardı. Bir mafyadan çok sokak serserisi gibi görünüyordu. Onu haddinden çok izleyince, "sorun sensin pislik herif!" Dedim ve suratına bir tokat indirdim. Başı yana düştü ama ne elimi bıraktı ne de yerinden milim kıpırdadı. "Sana deli kadın demekte çok haklıyım." Aklıma ona dediklerim gelince gülmeye başladım, o da dayanamadı ve bana katıldı.

ARTEMİS (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now