1.3

172 6 3
                                    

İyi okumalar 💖🧚🏼‍♀️

Bora'dan
Sırtımdaki yaraların sızlamasıyla uyanmıştım. Güne ne kadar harika bir başlangıç ama değil mi? Aslında evet yaralarımı saymazsak gerçekten de güne güzel bir başlangıçtı.

Uzandığım üç kişilik koltuktan kalkıp yatağımı ele geçirmiş portakala baktım. Kokusu bütün odayı sarmıştı yine. Öyle yoğun ve güzel bir kokusu vardı ki onu görmesem bile kokusundan anlayabiliyordum geldiğini. Zaten uyumama yardımcı olan şeyde konuşması değil kokusuydu ama bunu ona söylememiştim.

Yatakta dönüp konuşmaya devam portakala bakıp güldüm ve rahatsız etmemek için yavaşça çıktım odadan. Aslında amacım kahvaltı hazırlamaktı ama evde kahvaltılık bile yoktu. O yüzden hızla banyoya girip işimi hallettikten sonra üstümü değiştirip rahat bir şeyler giydim ve evden çıktım. Saat çok erkendi ama marketin açık olduğunu umarak evimin yakınındaki markete doğru yürüdüm.

Kısa sürede ulaştığım marketin açık olduğunu görünce rahatlayıp adımlarımı hızlandırdım ve markete girdim. Reyonlarda gezinirken hem kahvaltılık hemde normal günlük alışverişi yapmaya karar vermiştim. Gezerken gördüğüm oyuncak bölümüne bakıp gördüğüm turuncu saçlı bez bebeği alıp güldüm ve sepete attım.

Hem kahvaltıda ne yemeyi tercih ettiğini bilmediğim için hemde günlük alışverişi yaptığım için birazcık büyük çaplı bir alışveriş olmuştu. Yani beş büyük poşet kadar...

Yapacak bir şey o kadar zaman boşuna yapmadık bu kasları diye kendimi ikna edip poşetleri aldım. Beş poşeti de zorlanmadan kaldırdığımda aslında ağır gelmişti ama çaktırmadım ve kasadaki amcaya gülümseyip çıktım marketten.

On dakikalık yol için araba mantıksızdı ama bu kadar poşet için arabasız olmakta mantıksızdı. Onca zaman üzerine çalıştığım kaslar evde uyuyan portakala poşet taşımak içinmiş demek ki... Düşüncemle güldüm ve yoldan geçen iki orta yaşlı kadın kendi kendime gülmeme değişik değişik bakıp devam ettiler. Hatta birinin "Yazık hem genç hemde yakışıklıymışta kim bilir ne yaşadı da bu hale geldi" dediğini duymuştum. Kadın sesini kısmaya bile tenezzül etmemişti deli olduğumu düşündüğü için.

Portakal yüzünden düştüğüm durum beni tekrar güldürecek gibi olsa da deli damgası yememek için kendimi tuttum ve düz bir ifadeyle yoluma devam ettim. Eve ulaştığımda cebimden çıkardığım anahtar ile kapıyı açtım. Dün portakalın da evime anahtar ile girdiğini düşünmek değişik hissettirmişti. Adını bilmediğim bir şekilde değişikti işte.

Mutfağa girdiğimde oyalanmadan önce aldığım peynirleri dilimleyip peynir tabağına aldım. Sonra da salamları paketlerinden çıkarıp tabağa yerleştirdim. Kahvaltılık ne yapayım diye düşünürken klasikten ilerlemeye karar verip yumurta haşlamaya başladım.
Yumurta'nın nasıl haşlandığını öğrenmek için internete başvurmuştum ama orayı karıştırmayalım şimdi.

Her şeyi masaya koyduğumda masanın son haline bakıp 'oldu gibi' şeklinde büktüm dudaklarımı.

Geriye bir tek portakalı uyandırmak kalmıştı. Aklıma birden onu beni dün uyandırması gelmişti. Az kalsın kıza yumruk atıyordum refleks diye. Sonra da aklıma yanlışlıkla oluşan yakınlığımız geldi. O anı düşünürken hareketlenen kalbime kaşlarımı çatıp kafamı iki tarafa sallayıp kendime gelmeye çalıştım. Saçma sapan tepkiler veriyordu vücudum ve bu da beni şaşırtıyordu.

Odama gidecekken gelen mesaj sesiyle telefonumu aldım ve en yakın arkadaşım Bulut'un yazdığını gördüm.

Bulut: Bora yeni okuluna aldırdım kaydımı kırmızı halımı bekliyorum birtanem.

KaçakWhere stories live. Discover now