✵18✵

14 1 0
                                    

Çaba...

Bir şeyleri bu kelimeyle birlikte yürüttüğünüzde mutlaka sizi hayal kırıklığına uğratan bir kelime. Üzerinde ne kadar emeğiniz olursa olsun bu emeğinizi size unutturan, boşa çıkaran bir kelime.

Dört harf fakat anlamı büyük olan kelime.

Bir şeyler için sürekli çabaladığımı hatırlıyorum. Hatta her şey için. Hayatımın her yerindeydi çaba. Ailemde, günlük hayatımda, sevgimde...

Bugün sevgim beni hayal kırıklığına uğratmıştı. Çünkü ona çaba vermiştim. Güzel olması için, sevilmek için, karşımdakini sevmek ve ona güvenmek için çokça çaba vermiştim ve sonunda hayal kırıklığına uğramıştım.

Hayatında ne değişmişti de bu kararı almıştı bilmiyorduk. Bir şey olsa bunu içimizden birine mutlaka bildirirdi. En azından diğerlerine bildirmese bile bana haber vereceğini hissettirmişti . Demek ki ona karşı olan hislerimde yanılmıştım. Fakat ne olursa olsun içimde bir yerlerde bir umut vardı. Bu umut, onunla karşılaşınca ya sönecekti ya da daha da büyüyecekti. Onunla karşılaşınca anlayacaktık neler olduğunu.

Yardım istemeye gittiğimiz adam onun kendi isteğiyle gittiğini ifade etmişti bize. Hiçbirimiz ona herhangi bir şekilde ulaşamıyorduk. Ona o kadar çok ulaşmayı denemiştik ki... Birimiz bile cevap alamamıştık.

Gece gözüme uyku girmemişti. Arkadaşlarım yanıma gelmemiş, hepsi odanın önüne kadar gelip geri dönmüştü. Yalnız kalmaya çok fazla ihtiyacım vardı.

Gecenin karanlığı ve sessizliğinde ses çıkarmamaya özen göstererek merdivenlerden sakince indim. Büyük kapıdan çıkıp bahçedeki banka ilerledim. Mükemmel manzaralı bir nehir vardı gözlerim önünde. Sakince oturup hafif esen havada üzerimdeki sabahlığa sarıldım.

Gözlerimdeki hislerin yok olduğuna emindim. Boş boş baktığımı fazlasıyla hissediyordum. Onun tabiriyle 'okyanuslarım' bugün duygusuzdu ama içinde fırtınaların kopuşundan habersizdi. Manzarayı izlerken aklımdan o kadar çok düşünceler geçiyordu ki aralarından birisini seçip de odaklanamadım. Hisler seli içerisinde yüzüyordum...

Yanıma birinin oturduğunu solumdan gelen hava kesilince anladım. Kafamı çevirip bakmadım çünkü bu Demian'dan başka birisi değildi. Gözümün kenarından görebiliyordum onu. Ki bu saatte uyanık olan tek kişi bir vampirden başkası olamazdı sanırım.

Hava esti saçlarımız uçuştu, üşüdükçe üzerimize sarıldık, düşüncelerde boğulduk fakat ikimizde bir kelime dahi konuşmadık. Ne o benim düşüncelerimi okudu ne de ben onun.

Belki dakikalar belki saatler geçti fakat sonunda konuşan ben oldum.

''Çabalamak en büyük hatamdı biliyor musun?''

Kafasını çevirip baktı. Saniyelik ona baktıktan sonra önüme döndüm. Soğuktan akan burnumu çekerek burukça gülümsedim.

"İnsanlar bir şeyler için çabalandığında onun daha iyi olacağını düşünüyor. Ama ben-"

Sesim titrediğinde ağlamamak için boğazımı temizledim.

"Ben bir şey için çabaladığımda aldığım tek sonuç hayal kırıklığı oldu. Başka bir şey elde edemedim."

"Belki benim bir sıkıntım var belki karşımdakinin. Ya da ben hayatına aldığı insanları seçemeyen aptalın tekiyim, kolay kandırılıyorum belki de..."

Peş peşe içimdeki bütün kırgınlıkları dökmeye başlayınca Demian bana döndü tekrardan.

"Bunun adı kısaca; hayat. Hayatın önümüze getireceği şeyleri, kişileri, olayları biz seçemiyoruz maalesef. Sonuçta çoğu şey rastgele gerçekleşiyor. Ya da sizin tabirinizle kadere bağlı olarak. Bize düşen tek şey her kötü durumda ne olursa olsun hayatta, ayakta kalmaya çalışmak. Karşımıza çıkan her sorunda pes edecek olursak güçsüz birisi oluruz. Güçlü olmak istersin fakat olamazsın. Yoluna çıkan her engel belki de gün geçtikçe artacak, dağlar kadar büyüyecek. Ama biz bu engelleri atlamayı, dağları aşmayı bilmeliyiz. Thalia, belki çok yorgunsun. Başına gelenler seni çok yordu eminim buna, pes etmek istiyorsun belki de. Güçlü durmak istemiyor da olabilirsin, bu en doğal hakkın sonuçta."

NIGHT QUEENWhere stories live. Discover now