✵ 13 ✵

14 2 0
                                    

Hayatınızda her ne yaparsanız yapın çok boş hissettiğiniz, hiçbir şey yapmıyormuş gibi hissettiğiniz dönemler olur ya, tam onun içindeydim. Etrafımda bir sürü insan vardı, bir şeyler yapıyorduk, daha bilmese bile yanımda sevdiğim adam vardı ama ben çok boş ve yalnız hissediyordum. İçimde geçmeyen bir sıkıntı vardı, sebebini asla çözemediğim.

Yanımda hissettiğim hareketlilikle yattığım yerde döndüm. Gece kitap okuduktan sonra kaç saat boyunca camdan dışarıyı izledim bilmiyorum ama Diego'nun uyarmasıyla yatağa geçmiştim. Yanımda olduğunu unutmaya çalışıp uykuya zar zor dalmıştım.

RESMEN BERABER UYUMUŞTUK!

Etrafımdaki sesler artarken :

"Bir uyutmadınız be!" diyerek yatakta doğruldum.

Gözümü zar zor açınca yanımda, sırtını yatak başlığına dayamış beni izleyen Diego'ya döndüm. Yeni uyanınca da ayrı bir yakışıklıydı.

"Rüyanda beni gördün galiba"? dedim gülerek.

"Dalmışım, kusura bakma. Günaydın"

"Günaydın"

Uzanıp saçlarımı karıştırırken gözlerimi devirip:

"Bu saçları yine sen yaparsın ona göre!" dedim sahte bir sinirle.

"Canıma minnet" dedi kalkıp banyoya ilerlerken.

Uyumak için can atsam da bir an önce işlerimizi halletmemiz lazımdı. Yatağı düzeltip hızlıca üzerimi değiştirdim. Diego elindeki havluyla saçını kurulayıp banyodan çıkarken onu hayatımın en güzel film sahnesini izliyormuş gibi izlediğime emindim.

"Sen de iyi alıştın beni izlemeye" dedi gülerek.

"Ne izleyecekmişim seni ben? Alınıyorum ama"

O içeride üzerini değiştirirken bile hala atışıyorduk.

"Ben bile senden çabuk hazırlandım. Çık artık!"

"Geldim geldim. Patlama"

Eşyalarımızı almış, odamızı son kez görmüş vaziyette yemek odasına doğru ilerliyorduk. Odanın kapısındaki muhafızlara, atlarımıza götürmesi adına eşyalarımızı teslim etmiştik. Sakin ve ne yapılacağı planlanan bir kahvaltının ardından Dominic herkesle vedalaşıp, bizimle gitmek üzere atlarımızın yanına gelmişti.

Diegoyla birlikte gidecekti.

"Sıradaki durak neresi öyleyse?" dedi Dominic ilerlerken.

Okullarının bulunduğu çayırı geçip ilerisinde etrafı ağaçlarla kaplı olan yolda ilerliyorduk.

"Buraya çok yakın olmasa da Almanya' da bir okul var. Oraya yolumuz biraz uzak. Oraya uğradıktan sonra da gideceğimiz yere henüz karar vermedik" dedi Diego.

"Oradan elimiz boş dönme ihtimalimiz var çünkü adı belirtilen kimse yok. Varis olasılığı düşük. Yine de bakalım dedik, Avrupa'da gideceğimiz yerler var çünkü" diye ekledim.

Uzun bir yolculuk boyunca güzel güzel sohbetler etmiş, dinlenmek ve karnımızı doyurmak için birçok kez mola vermiştik. Toplu bir şekilde şarkı söylerken en önde giden Diego'nun atı durmuştu.

''İleride insan topluluğu var gibi görünüyor. İlerlemeli miyiz?'' dedi bana dönüp.

''Elbette ki ilerleyeceğiz. Belki iyi niyetli bir grup insandır'' kafa hareketiyle beni onaylarken atıyla yeniden harekete geçmişti.

Atların sesini duyan insan grubu biz yaklaşınca aralarındaki muhabbeti bitirmiş, bizden tarafa dönmüşlerdi. İçlerinden birisi bize doğru ilerlemeye başladı.

NIGHT QUEENWhere stories live. Discover now