Bunu bilen Seungmin ise kendileri de çok iyi durumda olmasalar bile elinden geldiğince sevgilisine bir şeyler ayırmaya çalışırdı. Başta sevgilisi buna karşı çıksa da Seungmin'in samimi olduğunu anladıktan sonra izin vermeye başlamıştı.

Seungmin, kısa bir yürüyüşün ardından ağaç eve varmış, ahşap merdivenleri dikkatlice çıkarak dışarının soğukluğunun aksine ev gibi hissettiren sıcaklığın yüzüne vurmasına izin vermişti.

Evlerinden gizlice buraya getirdikleri birkaç yastık ve örtüden başka bir şeyleri yoktu fakat içeride Hyunjin'in olduğunu bilmek bile evi gibi hissetmesi için yeterliydi. Yavaşça elindeki peçeteye sarılı ekmeği küçük taburenin üstüne bırakıp, çoktan örtüye yatmış olan sevgilisinin yanına oturdu.

Varlığını fark eden Hyunjin kafasını onun dizlerine koyduğunda Seungmin, alışkanlık olmuş bir şekilde sevgilisinin kahkülleri gözlerine girecek kadar uzamış saçlarına elini attı ve sevgi sözcükleriyle beraber arada öpücükler kondurarak yumuşacık saçları sevmeye başladı. Bir süre sessiz ama huzurlu bir şekilde gözleri kapalı dizlerinde yatan sevgilisini izledi, ardından istemeyerek de olsa sevgilisini uyandırmaya çalıştı.

Hafif mırıltılarla kalkmak istemediğini belirten sevgilisine karşı en tatlı kıkırdamasını sundu. Kulaklarına arya gibi gelen o kıkırtıdan sonra Hyunjin gözlerini açmış, karşısında parlak ve aşk dolu gözlerle kendisini izleyen sevgilisiyle göz göze gelmişti.

Sadece sevgilisinin gözlerinin içindeki kendi yansımasını görmek için bile bütün zorluklara katlanabilirdi, çünkü aynı Seungmin gibi Hyunjin de o gözlerde can buluyordu.

İkisinin de iyiliği için en büyük zorluğa katlanacaklarını hatırlamak ise derin bir nefes almasına sebep oldu, 'bunu kendim için değil, bizim için yapıyorum' diye kendi kendine tekrar etti. Günlerdir düşündüğü şeye sonunda karar vermişti ve ne kadar zor olsa da artık bu teklifi yapmak zorundaydı.

Sevgilisi çoktan taburenin önüne gitmiş, ekmeği getirmeye hazırlanırken Hyunjin yavaşça yerinde doğruldu ve kızları kıskandıracak güzellikteki sevgilisine arkadan sarıldı. Tam bu zamanlarda, sevgilisine küçük bir teması bile onu ayakta tutarken onu bırakacak olması kalbinin sızlamasına neden oluyordu.

Bir sorun olduğunu sezmiş olan Seungmin ise meraklı gözlerle sevgilisine dönmüş, neler olduğunu anlatmasını bekliyordu.

"Aşkım, bence seçime adını yazdırmalısın."

Seungmin, o an her şeyi bekledi. Hyunjin'in kardeşlerinin hastalandığını, işinden kovulduğunu ya da en kötü senaryoda babasının durumunun kötüye gittiğini bile düşünmüştü.

Fakat şuna emindi ki, sevgilisinin ağzından çıkan kelimeleri beklemiyordu. Gözlerinden hayal kırıklığı okunurken Hyunjin'in neden böyle bir karar verdiğini defalarca kere sorguladı.

"Benimle mutlu değil misin? Kazanırsam ayrılmamız gibi bir durum söz konusuyken nasık böyle bir şey söyleyebilirsin, ya kabul edilirsem ve seni bir daha göremez, o saray denilen yerde kapana kısılırsam?"

"Sevgilim, benim güzel bebeğim, seninle mutsuz olmam gibi bir durumun olması düşünülemez bile ama seçimin önemini biliyorsun, kazanırsan ailenin üst sınıfa çıkacağını ve daha rahat yaşayacağını biliyorsun. Sırf benim için burada kalmanı ve ailenin de senin de her gün acı çektiğini görmek istemiyorum. Seçilip seçilmeyeceğin kesin değil üstelik seçilsen bile bir süre orda kaldıktan sonra yanıma dönebilirsin."

"Ailemi benden önce düşündüğün için teşekkür ederim ama benim açımdan düşündün mü hiç Hyunjin? Biliyorum, beşinci seviyeden birisi daha önce hiç seçilmedi seçilme ihtimalim de zor, seçime adımı yazdırsam ve kazanamasam bile aileme yüklü bir miktarda para verilecek evet, ama ya o küçücük ihtimalde kazanırsam ve elenene kadar sevdiğim adamın kollarından uzak, yüzünü bile görmediğim bir adamın yanında yaşamaya başlamak zorunda kalırsam? O zaman sadece ailem daha fazla para alabiliyor diye daha mı mutlu olacağım?"

Seungmin'in sözlerinden ve haklılık payının da oluşundan sonra Hyunjin derin bir nefes aldı ve sevgilisinin, kendisinin yanında küçücük kalan ellerini tuttu.

"Haklısın, özür dilerim. Sadece sabah kasabada seçim hakkında konuşanları duydum ve gitmemeni istersem bencillik yapmış olacağımı düşündüm. Bana ve buraya bağlı olmanı seviyorum ama eğer aklında küçücük de olsa denemek isteyen bir taraf varsa lütfen bunu benim için geri plana atma ya da göz ardı etme sevgilim. Sadece bir kere de olsa etraflıca düşün."

Kafasını eğip sevgilisinin avuçlarının içinde kaybolan ellerine baktı Seungmin. Hyunjin'in yanına gelmeden önce de ailesiyle bu durum hakkında kavga etmişti.

Bu sabah kapılarına seçime katılabileceğine dair mektup bırakıldığından beri annesi gitmesi konusunda baskı yapıyordu ve Seungmin katılma ihtimalini her düşünüşünde sevgilisi yüzünden vazgeçiyordu.

Belki de annesi de Hyunjin de söylediklerinde haklıydı, beşinci seviye birisinin daha önce kazandığı görülmemişti ve kast sisteminde düşük sıralarda sayıldıkları için de yakın bir zamanda kimsenin beşinci seviye bir şarkıcıyı seçeceğini düşünmüyordu.

Sadece başvuru kağıdına yapıştıracağı bir resim ve atacağı bir imzayla bile ailesine en az yarım yıl yetecek miktarda para verilecekti. Bununla iki kardeşi rahatça okuyabilir, annesi yemeğin içine et koyabilir, yeni doğum yapmış ablasına bebeği için kıyafet alabilir ve Hyunjin ile evlenmesine yetecek kadar para biriktirmiş olabilirdi.

Bütün bunlara rağmen içindeki 'ya kazanırsam' diyen tarafı da susturamadığı için eli o başvuru kağıdına bir türlü gitmiyordu.

"Bilmiyorum Hyunjin, ailemi düşünmem gerektiğini biliyorum ama sen de benim ailemsin, seni bırakmak istemiyorum."

İki sevgili yorgun gözlerle birbirlerine baktı bir süre, Hyunjin eğilip Seungmin'i saçlarından öpmeden ve o gece ikisi de evlerine gitmeden önce Hyunjin son kez konuştu.

"En azından bu gece düşün sevgilim. Beraber mutlu olsak da benim yüzümden ailenin zor duruma düşmesi, beni birlikte olduğumuz her zaman rahatsız eder. Lütfen bir şans ver."

love wins all; 2minWhere stories live. Discover now