dearest, darling

1.2K 109 65
                                    

3. Dünya Savaşından sonra dünya büyük hasarlar almış ve bunun sonucunda bir daha böyle bir savaş yaşamamak için ülkelerin kast sistemine ayrılmasına karar verilmişti.

Ne kadar iyi olduğu tartışılan bu sistemde bir asır geride bırakılmış, alt seviyedeki insanların nasıl yaşadığı bir süre sonra kimsenin derdi olmamaya başlamıştı.

Üst seviyede bolluk içinde yaşayanlar bir süre sonra zenginliğin etkisine kapılıp alt seviyelere sırt çevirmiş ve onları yurttaş olarak değil de çalışan olarak görmeye başlamıştı.

8 seviyeye ayrılan ülkede sekizinci seviye olanlar evsiz olarak adlandırılırken, her seviyenin belirli bir çalışma alanı vardı.

Yedinci ve altıncı seviyeler üst sistemdekilerin evlerine gidip ayak işleri yapan, canını dişine takıp çalışan hizmetlilerdi. Beşinci seviyeler heykeltıraşlıktan şarkıcılığa kadar sanatın her türlüsünü seçebilen zanaatkarlar, dördüncü seviyeler genelde öğretmenlik ve avukatlık yapan işçiler, üçüncü ve ikinci seviyeler ise kraliyete bağlı çalışan ya da modellik, oyunculuk gibi işleri yapan kraliyet ailesinden sonraki en zengin kişilerdi.

Kraliçe, kral ve tek çocuklarından oluşan kraliyet ailesi ise sistemin haksızlığını gözünüze sokmak istercesine birinci seviye olarak adlandırılırdı.

Haksızlıklarla dolu ve düşük seviyeliler için mutlu olmanın imkansız sayıldığı bu kast sisteminin içinde, beşinci seviye zanaatkar bir ailenin ortanca çocuğu olan Kim Seungmin ise mutluydu. Onun için mutluluk, elde edilmesi zor bir şey değildi üstelik.

Sevgi dolu bir ailesi, sevdiği bir işi ve en önemlisi de aşık olduğu birisi vardı. Fakat bütün bu mutluluğuna rağmen, içinde bir yerlerde sistemin haksızlığından yakınan tarafın bulunduğunu da inkar edemezdi. Kendisi yokluğun içindeki mutluluğu görebiliyor olsa bile, kendisinden daha zor durumda olan insanların mutluluğa erişemediğinin bilincindeydi ve bu yüzden bu sistemin bir an önce değişmesini umuyordu.

Çok değerli ülkesinin çok değerli kraliyet ailesini yalnızca bir kere panayırın açılışını yapmak için geldiklerinde görmüş fakat kralın soğuk duruşu ve kraliçenin herkese üstten bakan tavırları yüzünden sistemin yakın zamanda değişeceğine dair umudunu kaybetmesine neden olmuştu.

Çoğu kişinin aksine Seungmin için sayıların önemi yoktu. Hatta Seungmin'in herkesten çok sevdiği, yakın zamanda evlenmek için gecesini gündüzüne katarak çalıştığı bir sevgilisi vardı.

Hyunjin ile aileleri çocukluklarından beri arkadaştı. Aralarında bir yaş vardı ve eskiden yalnızca arkadaşı olarak gördüğü adam yıllar geçtikçe onun için farklı anlamlar ifade etmeye başlamıştı, zaman zaman abisi, zaman zaman sevdiği adam olmuştu.

Ne kadar kendilerinden bir seviye düşük olsalar da Seungmin asla Hyunjin'i bu şekilde yargılamamıştı ve bir süre sonra iki genç bütün zorlukları göz önüne alarak kendilerini aşka bırakmıştı.

Her akşam sokağa çıkma yasağından sonra ikisi de bütün risklere rağmen evden kaçar, ortak bahçelerindeki ikisine özel, artık evleri haline gelmiş ağaç eve giderler ve bütün günün yorgunluğunu birbirlerinin gözlerinin içine bakarak atarlardı.

O günün de başta diğer günlerinden bir farkı yoktu, Seungmin her zamanki gibi camdan çıkmış ve sevgilisinin kendisini beklediği ağaç eve doğru sessiz adımlarla gitmişti. Elinde kendi akşam yemeğinden Hyunjin için ayırdığı bir parça ekmek duruyordu.

Hyunjin'in kendisinden 2 yaş küçük olan ikiz erkek kardeşleri ve onlardan 6 yaş küçük olan minik bir kız kardeşi vardı. Üst sınıflara hizmetçi olarak çalışan annesi, yıllar önce sakatlandığı için artık çalışamayan babası ve bütün aileyi geçindirmek zorunda kalan, ona verilen bütün ayak işlerini yapan Hyunjin ile bu altı kişilik ailenin akşam yemeğinde bir parça ekmek bulması bile zorken, Hyunjin her zaman kardeşlerini düşünür ve kendi payını da kardeşlerine paylaştırırdı.

love wins all; 2minWhere stories live. Discover now