7-

1.6K 134 40
                                    

Yağmur yağmaya ve beni ürkütmeyen devam ediyordu, koskoca alfa olan ben yağmurdan korkuyordum, evet kabul biraz komik ve küçük düşürücü bir olaydı fakat bende istemezdim böyle olmasını.

Sonuçta kim annesi tarafından yaptığı her cezada kış yaz fark etmeksizin dışarıda bekletiliyorduki?

Belki benimle beraber dünyada milyonlarca kişi böyle şeylerle karşı karşıyaydı fakat gerçekten şuan tanımadığım o milyon kişiyi düşünemezdim.

Kafenin önünden geçen tek tük insan vardı, sokak sessizdi içeriden gelen kalabalığın sesi dışarıya vurmasa şuanda burada bekleyemez ve tetiklenirdim, şuanlık soğuktan titreyen vücudumumun ani bir atak yüzünden titremesi olası ihtimaller içerisindeydi.

Yolun sol tarafından gözükerek önümden geçen arabaları izlemeye başladım, arabaların farları gözüme vuruyor, önümden geçecekleri sırada ışıkları kayboluyordu.

Bir araba daha gelmeye başladığında geçip ilerlemek yerine önümde durmuştu. Sağ cam açılarak tanıdık bir ses bana seslenmişti.

"Alfa!" tanıdık sesin sahibi deltaydı. Eğilerek camdan içeri baktım.

"Senin burada ne işin var?" sorduğumda soru olsa, kesin kardeşini falan almaya gelmiştir.

"Jisoo ve Harein'i almaya gelmiştim aslında ama eğer eve döneceksen senide bırakabilirim." evime gitmek istiyordum fakat annemin evde olmadığını bildiğimden evde yağmur yağarken tek kalmak istemiyordum işte.

"Ah hayır teşekkür ederim." nazikçe reddetsem bile itiraz etmeye devam etmişti.

"Hadi ama, burada dikilerek ne yapmayı düşünüyorsun ki? Hem yağmurda yağıyor." bu şekilde itirazlarını sürdürürken arkamdan gelen seslerle arkamı döndüm.

"Ah, Jungkook?" Jisoo'nun şaşkın ses tonuyla dudaklarımı birbirlerine bastırdım.

"Sen eve gitmemiş miydin?" Harein konuşmuştu bu sefer.

"Taksi bekliyordum fakat henüz gelmedi." söylediğim yalan fark edilmiyordu, şuanlık.

"Daha gelmediğine göre hadi binde biz bırakalım seni, sana bugün çok kaba davrandım telafi etmek isterim." Jisoo'nun nazik tavrına karşı nazikçe reddetmeye çalışsam da kendimi bir anda arabada bulmuştum.

Oturduğum ön koltukta rahatsızca kıpırdanıyor, daha sonra tekrardan sırtımı koltuğa yaslıyordum. Cidden arabanın camlarına ve üstüne çarpan şu damlaları beni aşırı geriyor, rahatsız ediyordu.

"İyi misin?" Taehyung'un sorduğu soruya kafamı olumlu anlamda sallayarak cevap vermiş ve gözlerimi kapamıştım.

"Geldik." Taehyung'un cümlesiyle gözlerimi açmış ve etrafıma bakmıştım. Burası benim evim değildi ki?

"Burası değil ki?" dediğim cümleyle bana salak salak bakmaya başlamıştı.

"Geçen sefer seni burada indirmiştik."

Ah, evet geçen sefer...

"Ahh doğru, ama burası benim teyzemlerin evi, o gün burada inmem gerektiği için burada inmiştim. Kusura bakma söylemeyi unutmuşum." hala bana bakıyordu pek inanmışa benzemiyordu fakat arabayı çalıştırmış ve bana 'benim' evimin yolunu sormuştu. Evin yolunu göstererek birkaç sokak ötedeki evimin önünde durduğumuzda teşekkür ederek arabadan inmiş ve tek kalacağım evime doğru adımlamıştım.

Ayyakabılarımı çıkartarak kapıyı anahtarla açarak içeri girdiğimde ayakkabılarımı almak için kapının önünde yere doğru eğilmiştim tam bu sırada gök gürlemişti. İşte benim krizimi tetikletecek en önemli etkenlerden biride buydu. Ellerim zangır zangır titremeye başladığında eğildiğim yere, dizlerimin üstüne çökmüş sessizce göz yaşlarımın yanaklarımda süzülmesine neden olmuştum.

Just For A MomentWhere stories live. Discover now