17-

1.2K 114 32
                                    

11. sınıflardan Amy, bana kafayı cidden takmıştı. Hele Minji ile ruh eşi olmadığımız dedikodusu yayıldığında götümdeki kuyruğym gibi peşimde dolanmaya başlamıştı.

"Amy, beni bırakır mısın? En azından şuanlık?" bıkkınca konuştuğumda kafasını olumlu anlamda sallayarak cevap verdi.

"Bu seferlik bırakıyorum Taehyung shhii~" kurduğu cümleden sonra etkileyici olduğunu düşündüğü fakat beni ürküten kıkırdamasını ortaya bırakarak zıplaya zıplaya kantinin çıkışına doğru ilerledi.

Onun çıktığı kapıdan kantine giriş yapan arkadaşlarımı gördüğümde elimi kaldırarak burada olduğumuzu işaret ettim.

Bir süre sonra hepsi birer sandalye çekerek masanın etrafına yerleştiler.

Öğle arasını sohbet muhabbet bir şekilde hallederek çıkışa kadar gelmiştik. Herkes nihayet eve gidecek olmaya mutluyken bi onlar kadar üzgün Jungkook vardı. Bunu sadece ben fark etmemiştim sanırım.

"

Jungkook ne güzel eve gidiyoruz işte niye gittiğinde dayak yiyecekmiş gibi üzülüyorsun ulan!?" Hoseok'un şakayla karışık kurduğu cümle Namjoon ve Jungkook hariç herkesin kahkaha atmasına neden olmuştu. Namjoon sadece kıkırda Jungkook zoraki bir şekilde gülmeye çalışıyordu. En sonunda pes etmiş olacak ki bize kırgın(?) bir şekilde bakarak eve gideceğini söyleyerek yanımızdan ayrılmıştı.

Ne olduğunu merak ettiğimden eve gidince ona yazma kararı aldım. O şekilde baktığı için gerçekten de dövülmdüğünü düşünmeye başlayan arkadaşlarımın kafasına şaplak atarak arabaya doğru ilerledim...

Jungkook

Her ne kadar bilmiyor olsalar bile hepsinin gülmesi beni istemsizce kırmıştı işte.

Şuanda evin yolundan tamamen sapmıştım. Kalabalık bir caddede geziyordum. Kendime bir parfüm alarak kokuyu bastırmayı düşünmüştüm. Fakat kartlarımın hepsinden yaptığım harcamayı babam görüyordu. O an deltaların kokusunun neden bu kadar baskın olduğunu sorgulamaya başlamıştım ciddi ciddi.

Elimdeki birkaç nakit won ile reyonlarda gezinmeye başladım. Gözüme çarpan parfümü elime alarak neli olduğuna baktım. Çikolata ve karamel karışımı yazıyordu üstünde. Elime alarak kapağını açtım ve kokladım. Hoşuma gittiğinden dolayı hızla kasaya yöneldim. Sonuçta acele etmem gerekiyordu.

Parasını ödeyerek dükkandan çıktım ve eve doğru ilerlemeye başladım. Yolda iki kere durarak tüm her yerine sıktım. Beni gören bir tane omega olmuştu ve o da bana değişik bir yaratıkmışım gibi bakmıştı. Bende bu yüzden ikinci turu ara sokakların birinde sıktım.

Şimdi ise ev bakış açıma girmişti. Babamdan dayak yemeyeceğimi bilsem bile onun bana bu şekilde davranması, bana bu şekilde şartlar sunması beni gerçekten hem üzüyor hemde sinirlendiriyordu.

Kapıya vurarak açılmasını bekledim.

"Geldin mı? Hoş geldin oğlum." yüzünzdeki iğrenç sırıtış ile kapıdan geçmem adına geri çekildi.

İçeri girdiğim an saçımın çekilmesiyle geriye doğru yalpalayarak suratıma inen yumruk ile afallamıştım.

"GEL DİYORUM BİRDE GEÇ KALIYORSUN HA!?" bağırışı ile derdini anlamıştım.

Bekletmeme de sinir olmuştu yaşlı piç.

Bana bir daha vurmasınıengellemek amacıyla ellerini arkasında birleştirerek koridordaki duvara sertçe ilerleter duvara yapıştırdım. Ağzından çıkan iniltye karşılık içimi bir memnuniyet hissi kapladı.

Just For A MomentWhere stories live. Discover now