18-

1.2K 115 51
                                    

Jungkook sabah uyandığında, en son hatırladıklarına zıt olarak kafası Taehyung'un bacaklarında değil göğsündeydi ve ikiside koltuğa boydan boya uzanmışlardı. Bacakları birbirine girmiş adeta tek bir beden olmuş olan ikili arkadaşlarının çektiği fotoğraflar sayesinde anı ölümsüzleştirmişlerdi.

Beş kişinin, beşinin telefonunda da binlerce fotoğraf vardı. Hepsinin sorumlusu da Jin ve Jimin'di tabi. En büyük taekooker ikilisi diğerlerinin telefonunu da ele geçirerek işi garantiye almışlardı.

Jungkook üstünde yattığı bedeni uyandırmamak adına büyük bir çabayla ve sessizlikle kalkmaya çalıştı.

Koltuktan tam kalkarken ayağının altındaki halı kaymış ve Jungkook'u klasik aşk dizilerindeki sakar kızlara dönüştürerek Taehyung'un üzerine düşmesine neden olmuştu.

Üstüne düştüğü beden bir anda uyanarak kucağındaki şeye ne veya kim olduğunu bilmeden sıkı sıkı tutundu.

Jungkook'ta panik olmuş bir şekilde ayağa kalkmaya çalışırken belinde hissettiği eller ile far görmüş tavşan gibi kaldı olduğu yerde.

"Hadi uyanın artı- E OHA AMA YUH YANİ TAMAM BERABER YATTINIZ DA İLK GÜNDEN SİKİŞ OLMAZ!"

İşte tam bu sırada odaya arkadaşlarını yemek için çağırmaya gelen Jimin'i ne Taehyung ve Jungkook bekliyordu ne de Jimin o ikisini böyle görmeyi bekliyordu.

"Ya Jimin bir sus lütfen, öyle bir şey yok. Düşüyordum tuttu beni." Jungkook her ne kadar açıklamaya çalışsa da Jimin onu pek kaale almıyordu.

"Off kook şuna bir şey anlatma, saçmalıyor anca. Jimin yeter." Taehyung'un dedikleri alıngan omeganın hislerine dokunmuştu. Arkadaşının hatta en yakınının onun hakkında bu şekilde düşünmesini istemiyordu.

"Lavabo nerde Jungkook?" Taehyung'un sorusunu yanıtlayan Jungkook onun gitmesini bekledikten sonra Jimin'e döndü.

"Jiminnie, onu benden daha iyi tanıyorsun değil mi? Sonuçta ne zamandır berabersiniz. Onun uykudan uyandığında sinirli biri olduğunu zaten bana kendin söylemiştin. Onun az önce söylediklerindd ciddi olmadığını biliyorsun."

Jimin'in dolan gözleri onu daha da tatlı gösteriyorken, Jungkook kendisini onun abiisi olarak hissetmişti istemsizce.

Elinin birini saçına atarak kafasını okşadı. Kafasını saklamak için yer arayan Jimin ise hemen onun boynuna sokuldu. Çok uzun sürmedi çünkü Jungkook'un boynundan gelen koku ile geri çıktı.

"Öğh be bu nasıl bir koku?" Jimin yoğun feromonların kime ait olduğunu anlamıştı elbet. Normalde karşılıyoluyordu sonuçta beraber yatmışlardı.

"Sorun ne? Kötü mü kokuyorum?" Jungkook'un panikli halleriyle oynamak isteyen Jimin soruyu dolaylı yoldan sormaya başladı.

"Sence Taehyung'un kokusu kötü mü?"

Jungkook kafadını iki yana salladı fakat hala ne alaka olduğunu çözememişti.

"Nasıl buluyorsun kokusunu Jungkook?" Jimin tekrar sorduğında Jungkook cevabı değiştirdi.

"Gayet güzel, erkeksi, hoş ve kendine özgü bir kokusu var."

"Sanırım şuan pek kendine özgü değil ama..." Jimin'in mırıldanmasından hiç bir şey anlamayan Jungkook tam ağzını açıp ne diye soracakken Jimin önce davrandı.

"Jungkook nasıl koktuğunu merak etmiştin değil mi? Gayet güzek, erkeksi, hoş ve çalıntı bir kokun var."

Jungkook'u taklit ederek onu utandıran Jimin başarılı olan planından sonra hemencecik mutfağa kaçtı.

Just For A MomentWhere stories live. Discover now