38- BİRİNCİ DÖNEM KAPANIŞI

23.6K 2.5K 2.4K
                                    

Okulun son günleri olduğu için bu pazartesi sivil giyinip gelmiştim. Bu emri babam vermişti, sakın okula formayla gitme yoksa seni rencide ederler demişti.

Türkler neden hep ırkçılık yapıp, rencide etme peşinde koşuyor diye sorduğumda ise gözümün içine öyle bakmıştı ki İstiklal Marşını okumamak için kendimi kastım.

Okul bahçesinden içeri girdiğimde neredeyse herkesin benim gibi sivil giyindiğini gördüm, babam haklıymış. Dokuzuncu sınıflar bile sivil geldiğine göre korkulacak bir şey yokmuş.

Çoğu sınıfın dersleri boş geçtiği için sadece devamsızlıktan kalanlar, yani okulun yarıdan çoğu mecburen gelip vakit dolduruyordu burada. Benim devamsızlığım yokken, Aliseydi'nin bıraktığı enkaz yüzünden zirveye ulaşmıştı.

Onun ismini bile anmak ruhumun üşümesine sebep olurken elimi ceketimin cebine koyup kalabalık okul bahçesinden binaya doğru yürüdüm. Kimseyi görmek istemiyordum.

Merdivenleri çıkarken yoğun sesten yüzümü buruşturmamak için direnirken kendi sınıfımın olduğu kata çıktım, beklediğim gibi herkes koridorda duruyordu. Tanıdık, diğerlerine göre daha tanıdık yüzleri görmememin rahatlığıyla sınıfa girmeden önce tuvalete girmek için sağa doğru bir hamle yaptım.

Kapıyı açıp içeri girdiğim an ise geriye dönüp çıkmamak için direndim.

Aliseydi camın kenarına yaslanmış tek başına sigara içerken kapı açıldığı an beni görmüştü. İstifini hiç bozmadı ama gözlerini de yüzümden çekmedi.

Eğer çıkarsam kendini yeniden önemseyecekti, gözlerimi ondan ayırıp umursamaz bir ifadeyle lavaboya ilerledim. Okulun son günleriydi, onu artık daha az görecektim. Bu yüzden problem çıkarmasam, tepki vermesem daha iyi olacaktı.

Tuvalete neden girdiğimi bile unutmuştum, yüzüm alev aldığına göre yüzümü yıkamam gerekiyordu herhalde. Musluğu açarken fark ettim, aklıma geldi. Gelmeden önce sigara içmiştim ve elimde izmaritin kokusu geliyordu. Bunun için gelmiştim.

Yan lavaboda duran derbeder olmuş sabunluğa yaklaştım ama elimi sürmeme bile gerek yoktu, şeklinden belliydi yıllardır kullanılmamıştı.

"Sabun olmaz onların içinde." onun sesini duyunca irkildim, benimle konuşmaz sanıyordum.

Kafamı hiç kaldırmadan önüme döndüm musluğu biraz daha açtım.

"Biliyorum."

Elimi yıkamaya başladım, benimle neden konuşuyordu ki? Oysa kendisi uzak durmak istediğini söylemişti.

Kafamı kaldırmadan göz ucuyla aynaya baktım, gözleri benim üzerimdeydi. Kaşlarım hafifçe çatıldı.

"Neden bakıyorsun katil gibi?" diye sordum istemsizce. Bakışları aşırı boştu ama tipi serserilerden farksız olduğu için onu tanıyor olmasaydım sigarasını bitirdikten sonra yere atıp bıçak çekecek gibiydi.

Babamla dünkü Türk dizisinin izlememem gerekiyordu, saçma sapan sahneleri aklımda yer edinmişti.

"Eski sevgilime bakamaz mıyım?"

İrkildim, tuvalette birinin olup olmayacağı geldi ilk aklıma. Daha sonra ise biri olsaydı benimle konuşmaya bile korkacağı geldi aklıma. Dudaklarımın kenarı kıvrıldı, elimi soğuk sudan çekip musluğu kapattım ve ona döndüm.

"Sevgili olmadığımıza eminim, sen rüya görmüş olabilirsin."

Sevgili olsaydık, böyle olmazdı.

Sigarasını pencereden dışarı atıp soğuk havayı keserek pencereyi kapattı. Aşırı rahattı, önüne dönüp kısaca bana baktı.

"Bir erkekle sevgili olacak kadar kafayı yemedim zaten." kendisine bile yalan söylüyor gibiydi. Artık bu gitgelleri yorduğu için cevap vermeye gerek bile duymadan gözlerimi devirip kapıya doğru ilerledim.

Yeniden onun sesini duydum.

"Ama senin adının yanında başkasının adını duyarsam, bil ki rahat durmam."

Duraksadım, ardından gülümsedim. Ve kendimden beklemediğim bir şey dudaklarımın arasından çıktı.

"Oldukça rahat duruyorsun."

Adımlarımı durdurmadan devam ettim, onun tepkisini bile merak etmedim. Boş lafları, tehditleri artık beni korkutmuyordu. Kendisi yanımda duramayacak kadar korkak biriydi, yanımda duran insanlara da karışamazdı.

Artık hiçbir şeye karışamazdı aslında, laf söylemem bile saçmaydı.

Koridora çıktığımda, Ufuk'u sınıflarının kapısının önünde gördüm. Bizim eve geldikten sonra mesaj bile atmamıştık birbirimize, az önceki kalp atışlarım onunla göz göze geldiğimde yavaşladı.

Gülümsediğinde ise normale döndü.

Onu özlemiştim.

Yanına gittiğimde arkadaşlarının sohbetinden sıyrılmıştı, hemen dibinde durdum.

"Günaydın İspanyol."

"Günaydin."

Arkadaşları da bize döndüğü sırada Ufuk hemen arkamda bir yere kitlendi, dönüp baktığımda Aliseydi'nin tuvaletten sinirli bir şekilde çıktığını gördüm.

Ses bile çıkarmamıştı ama öyle bir yürüyordu ki koridordaki herkes aniden sessizleşmiş, göz ucuyla ona bakıyordu.

Üzerindeki siyah kazağın kolunu yukarı sıyırdı, ateş saçan gözlerinin hedefi yanımdaki çocuktu. Ufuk'un bedeni gerildi, bir adım önüme çıktı. Aliseydi onun yanına gelir gelmez yüzüne bir yumruk attığında irkildim.

Gözlerim iri iri açılmışken Ufuk daha kendini toplamadan bir yumruk daha attı. Zaten anında koridordaki insanlardan çıkan sesler çoğaldı, bizim sınıftan çıkanlar ne olduğunu bile anlamadan kavgaya girişti.

Onları ayırmak için yanlarına gittim ama Ufuk tam Aliseydi'ye yumruk atarken elinin tersiyle beni geriye itti.

"Orospu çocuğu!" Aliseydi bir yumruk daha atarken koridorda yankılanan kalın sesiyle küfür etti, onca sesin arasında kulağıma doldu.

Belki birkaç dakika belki de daha fazla sürdü kavga, öğretmenler ve alt sınıflar bizim kata çıktığında ortalık darma duman olmuştu zaten. Bütün öğretmenler kendi boylarından büyük Aliseydi ve Ufuk'u ayırmak için çaba sarf etti.

Günün sonu müdürün odasında bitmişti, eğer birbirlerinden şikayetçi olsalardı polis bile araya girecekti ama her zaman olduğu gibi şikayetçi olmamışlardı.

Aliseydi ise o öfkeyle kavganın sebebinin, RTE fotoğrafını panodan yırtması olduğunu söyledi. Öğretmenler siyasi kavga olduğunu sandıkları için daha da endişelendiler. 

Bir öğretmeni konuşurken duymuştum, "Bu Aliseydi ülkücü değil miydi? Bunun için kavga etmez." demişti.

Zaten sebebini duyan herkes Furkan yüzünden olduğunu düşündü ama ben tuvalette söylediğim söz yüzünden olduğunu biliyordum.

Okul sezonunu kavgayla kapatmıştı ikisi, mahalle kavgasına giriş yapmak için.

***

Bunların birinci dönemi bitti, şimdi mahalle kurgusuna dönecez.

Kitap biraz fernwehe döndü....

Aliseydi- Arda

Ufuk- Oğuz

Bundan sonrası daha eğlenceli olacak bakalım....

MESLEK LİSELİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin