17- SOĞUK

29K 3.5K 1.1K
                                    

Aliseydi: Marco

Aliseydi: Dışarı çıksana bi

Mesajı okurken yarım saattir zorlayan uykum aniden kaçmıştı, kalbim hızla atarken ekrana ne yapacağımı bilemeyerek uzun uzun baktım. Kendime geldiğim an uzandığım yataktan bir hızla kalkıp pencereye ilerledim.

Perdeyi açmadan tülün arkasından sokak lambasıyla aydınlanan sokağa baktım, Aliseydi karşı kaldırımda duruyordu. Sigara içiyordu.

Onu dikizlemeyi bırakıp mesaja cevap vermeden dolabıma ilerledim ve gri eşofmanımı üzerime geçirdim. Şortumu  yatağın üzerine bıraktım, içerisi çok sıcak olduğu için hep şort ve tişörtle yatıyordum.

Tişörtümü çıkarmayıp siyah hırkamı giyip fermuarı çektim. Kapşonu kafama geçirip odanın kapısını açıp salonda televizyon izleyen ailemin yanına ilerledim. İçeri girdiğim an annemin ve babamın bakışları bana döndü, yarım saat önce uyuyacağımı söyleyip odaya girdiğim için neden uyanık olduğumu sorguluyor olmalılardı.

"Nereye oğlum?" dedi babam koltukta rahatını bozmadan.

Şimdi arkadaşım dışarı çağırıyor dersem çok sorgulayacaklardı. İspanyada olsak sıkıntı olmazdı ama burada edindiğim arkadaşlara çok dikkat ediyorlardı.

Aniden aklıma gelen yalanı ortaya attım.

"Benim karnim çok acıktım, markete gidip bir şeyler alacaktım."

Annemin kaşları çatıldı, tam ağzını açmıştı ki babaannem ondan önce davrandı.

"İçeride yemek var ya oğlum."

"Biliyorum, var ama benim canısım atıştırma çekti."

Orada durup gözlerinin içine baktıkça daha çok sorgulayacaklarını bildiğimden kapıya ilerledim. Hesap verdikçe daha fazlasını istiyorlardı.

"Marco," dedi annem beyaz spor ayakkabılarımı giyinirken. "Ten cuidado."

Marco, dikkatli ol.

"Tamam."

Ayakkabıyı giyinip kapıyı açıp dışarı çıktım, merdivenlerden aşağı inerken heyecandan nefesim hızlanmıştı. Dış kapıya varana kadar kendimi sakinleştirmeye çalıştım, kapıyı açıp soğuk havayı yüzümde hissettiğimde sakinliğim geçmişti ama Aliseydi'nin gözleri anında beni bulduğunda yeniden kalbimin ritmi değişmişti.

Kapıya elimle baskı yapıp ağır ağır kapatırken gözlerimizi birbirinden ayırmadık, sonuna gelmiş sigarasını kenara fırlatıp elini cebine koydu ve sağına soluna bakıp yanıma geldiğinde kapanmış kapının önünde elimi hırkamın cebine koyup onu bekledim.

Tam dibimde durduğunda gözlerimi yukarı dikip ona baktım.

"Noldu?" dedim bu saatte çağırdığı için direkt konuya girerken.

Birkaç saniye gözlerini gözlerimden ayırmadan baktı, sesini çıkarmadı.

Ardından dudakları aralandı.

"Gel biraz yürüyelim." dediğinde kaşlarım havalandı, ardından olur anlamında kafamı salladım.

Gözlerini zorla ayırıp yürümeye başladığında etrafıma bakınıp peşinden gittim, sokakta kimseler yoktu. İlerledikçe tek tük insanlar yanımızdan geçip gitti.

On dakika kadar hiç ses çıkarmadan yürüdük, yürüdükçe üzerim ince olduğu için soğuktan kaskatı olmuştu vücudum ama sesimi çıkarmıyordum. O benim aksime üşümüyordu, üzerinde montu vardı.

Apartmanların olduğu sokaktan çıkıp, daha sessiz sakin ve boş arazilerin olduğu yere geldiğimizde rüzgarı önleyen apartmanlar olmadığı için biraz öncekinin aksine daha fazla üşüyordum.

Soğuktan takırdamasın diye dişlerimi birbirine bastırmışken alnıma kadar çektiğim kapşonumun izin verdiğince yanımda ikinci sigarasını yakmış benden birkaç santim uzun olan çocuğa baktım. Düşünceli gözlerle önüne bakıyordu, konuşmaya niyeti yok gibiydi.

"Aliseydi," dedim dayanamayarak, ilkinde beni duymadığını düşündüm tam bir daha seslenecektim ki sigarasını içerken bana baktı. "Konuşacaksın mı?"

"Konuşmak için çağırmadım seni." dedi sakince, kaşlarım çatıldı.

"Ne için çağırdın?"

Soğuktan öldürmek için mi?

Birkaç saniye yüzüme baktı ama cevap vermedi, sanki kendisi de ne yaptığını bilmiyordu. Tamam, eskiden ona tanıdığım tolerans seviyesi yüksekti ama şimdi o seviyede değildi.

Adımlarımı durdurdum,o hâlâ yürüyordu. İki adım sonra durdu ama arkasını dönmedi.

"Hiçbir şey demeyeceksen ben gidiyorum, çok soğuk oldu."

Cevap beklerken bir gülme sesi duydum, arkasını dönüp sırıtarak yüzüme baktı.

"Montumu çıkarıp vereyim mi?" dedi, alayla söylemişti bunu.

"Niye gülüyorsun komik bir şey mi dedim?" sinirle söylendim. "İstemiyorum montunu."

Gülüşü yüzünde asılı kalırken kafasını hafifçe eğip yüzümü izledi ve birkaç adımda yanıma geldi.

"Niye? Montumu almak için üşüyorum demedin mi?"

"Salaksın mi?" ilk defa ona böyle hakaret ediyordum ama soğukta beni çıkarıp bir de üstüne dalga geçmesi sinirimi bozmuştu.

"Normalde öyle olurdu..." dedi kendi kendine, ne düşünüyordu bilmiyordum.

"Her neyse, ben gidiyorum." dediğimde sesini çıkarmadı, kafamı iki yana sallayıp yürümeye başladım. Hemen peşimden gelmeye başladı.

Az önceki geldiğimiz yolu sinirle geri yürürken eve yaklaşmak üzereyken aklıma gelen şeyle adımlarımı durdurdum. Beni izliyor olacaktı ki anında o da durdu.

"Noldu?"

Az önceki tavrından sonra nasıl hâlâ peşimden gelip böyle rahatça konuşabiliyordu bilmiyordum ama aldırmamaya çalıştım. Göz teması kurmadan etrafıma bakındım.

"Market bulmam lazim."

"Marketler bu saatte kapalı olur. Ne alacaktın?" sıkıntılı bir nefes aldım.

"Yiyecek bir şeyler."

"Aç mısın?" diye sorduğunda kafamı olumsuz anlamda salladım. Yürümeye başladım.

"Hayır." açıklama yapmak istemiyordum bu geceki Aliseydiye.

"Arkadaşımın tekeli var."

"Gerek yok." dedim sertçe.

Bir daha konuşmadık eve gelene kadar, apartmanın önüne geldiğimde yüzüne bile bakmadan içeri girdim. Girene kadar beni bekledi, az önce yaşadığım anın saçmalığıyla hırsla yukarı çıktım ve zile bastım.

Babam kapıyı açtığında bir bana bir de boş ellerime baktı.

"Hani ne aldın?"

"Marketler kapanmıştı." dedim içeri geçerken.

"Ben sana söylemiştim." dedi odama geçerken.

Yalan söylüyordu, söylememişti.

Kapıyı kapatıp üzerimdeki hırkayı çıkardım, kollarım üşümüş buz tutmuştu.

Sinirle yatağa attım kendimi. Hem uykumu kaçırmıştı hem de keyfimi.

MESLEK LİSELİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin