3- MAHALLE MARKETİ

31.2K 3K 541
                                    

Türk marketlerinde istediğim şeyi bir türlü bulamıyordum, aslında burda da baya bir çeşit vardı ama ülkeme ait özlediğim tek şey marketlerim olabilirdi sanırım. Oraya alıştığım için de olabilirdi.

Burada değiştiğim sigara markamdan kasiyere söyledim, marketten eli boş çıkıyordum ama bakınca hiçbir şey canım istememişti. Kasiyer suratsızca yanında bulunan dolabı açtı ve kısa boyuyla ayak ucunda yükselip sigarayı aldı.

"50 lira." dediğinde kafamı salladım ve cebimden iki yüzlük çıkardım.

İspanyada birikmiş paramla sadece üç günlük tatile çıkabiliyorken Türk lirasına çevirdiğimde babamın dediğine göre bir ev alabilecek param olmuştu. Belki de dalga geçiyordu.

Sigarayı alıp arka cebime koydum, para üstünü de cebime koyarken karşımdaki kadına gülümsedim.

"İyi günler."

Kadın ruhsuz halinden sıyrılıp gülümseyerek karşılık verdi, kapıya vardığımda camdaki yansımadan hâlâ beni izlediğini görüyordum. Arkamı dönmeden çıkıp mahallede ilerlemeye başladım.

Tatil günüydü ve evde çok canım sıkılmıştı. Kendi başıma gezmek istiyordum ama babam sen iyi niyetlisin seni dolandırırlar dediği için akşam onunla çıkabilecektim ancak. Zaten arkadaşım olmazsa gezmekte eğlenceli gelmiyordu.

Elim cebimde mahallede yürürken oturduğumuz binanın önüne gitmek için sağ sokaktan döndüm. O sırada önümde yürüyen bedeni fark ettim. Yüzüme sıcak bir gülümseme yayıldı.

Aliseydi.

Mavi kot pantolon ve siyah bir kazak giymişti. Uzun boyuna baya bir yakışmıştı, tek eli cebindeydi. Diğerinde ise dedemde de gördüm adını yeni öğrendiğim tesbih vardı. Tesbihi sadece yaşlıların kullandığını düşünüyordum, garip gelmişti.

"Aliseydi!" diye seslendim onu incelemeyi kesip, önümde yürüyen beden adını duyunca adımlarını durdurdu ve omzunun üzerinden geriye baktı.

Beni görünce ilk başta gözlerini kıstı, saniyeler içinde onun da dudakları yukarı kıvrılmıştı. Gülümseyerek yanına yürüdüm, o bana adım atmayıp sadece vücudunu bana çevirip yanına varmamı bekledi. Bu sefer diğer elini de cebine koymuştu, tesbihi cebinin ucunda görünüyordu.

"Ne geziyorsun burda Marco?" yanına vardığımda kafasını çok hafif eğip yüzüme baktı.

"Ben markete gittim, sigara bitmişti." dediğimde kaşları havalandı.

"Sigara içiyor musun sen?" dediğinde omuz silktim gülümseyerek.

"Çok değil ama evet."

Kafasını salladı.

Bakışlarım gözlerine değdi, çok güzel gözleri vardı. Açık renkliydi, ela gibi duruyordu sınıftayken ama şimdi güneşten dolayı yeşile çaldığını fark ediyordum. Göz yapısı çekiciydi, kendisine sert bir görünüş katıyordu ama gülünce de çok sıcak duruyordu.

Sert çene hatları ve incemsi dudakları vardı. Kıskanmadan edemiyordum yüzünü, yakışıklıydı.

"Evin buralarda mı? Yoksa kayboldun mu?" diye sordu dudaklarının kenarı kıvrılırken, onu incelemeyi kesip elimle  buradan görünen bordo renkteki binayı gösterdim. Dönüp bakmadı, yüzüme bakıyordu sadece.

"Yok, evim şurada."

Kafasını salladı usulca.

"Senin ev de buralarda mı?" diye heyecanla sordum, okuldaki en yakın arkadaşımla dışarıda da rahatça görüşebilirdim böylece.

"Yok, daha ileride. Babamın dükkanı buradaydı oraya uğramaya geldim."

Konuşurken sanki bir bebekle iletişim halindeymiş gibi davranıyordu.

Dudaklarımı büküp üzgünce baktım. "Keşke burada olsaydı evin."

"Neden?" dedi yüzüme bakıp sırıtırken.

"Hiç arkadaşım yok burda."

"Arada seni alır bizimkilerin yanına götürürüm, üzülme." avuturmuş gibi konuştu, yine de gülümsedim.

"Teşekkur."

Daha fazla gülüp kafasıyla ileriyi gösterdi ve yürümeye başladı. Peşine takıldım, yan yana durunca aramızdaki boy farkı daha az gibi geliyordu.

Aliseydi yürürken her hareket ettiğinde burnuma onun kokusu doluyordu. Çamlarla dolu bir ormandaymışsın hissi veriyordu, rahatlatıcıydı.

"Diğer arkadaşlar da burada mı oturuyor?" diye sordum yürürken, belki onlar bana yakın oturuyordu.

"Bir tek Vural bu mahallede, diğerleri benimle beraber."

Dediğinde yüzüm asıldı, ben de onun alanında olmak istiyordum. Mahalle o kadar güvensiz gelmişti ki akşam babamla konuşup onların mahallesine geçmek için çabalayacaktım.

Yüzümün asıldığını fark etmedi, önüne bakarak yürüyordu.

Evimin önüne gelince adımlarımı durdurdum, o da kısaca binaya bakıp ardından elini cebinden çıkarıp hafifçe alnına koydu ve bana doğru itti. Selam verir gibi.

"Haydi, görüşürüz."

"Görüşürüz." dediğimde yüzüme bakıp sırıtarak önüne döndü, gidene kadar arkasından baktım.

Acilen onların mahallesine geçmem gerekiyordu.

MESLEK LİSELİ Where stories live. Discover now