9- BEDEN DERSİ

31.1K 2.9K 1.1K
                                    

Üzgündüm.

İnsan yüksek not aldığı için üzgün olur muydu? Sırf sınıftan daha yüksek not aldığı için herkesin nefretini kazanmışsa oluyordu.

Tüm sınıf sıfır almıştı, sanki sınıfın düşük not almasına sebep olan benmişim gibi davranıp herkes benden uzaklaşmış, konuşmamaya başlamıştı. Dediklerine göre öğretmen arka sırada durup bir yere gitmediği için kopya çekememişlerdi.

Kopya çekecekleri arkadaşları da otuz puan almıştı.

Kantinden çıkarken sıkıntılı nefesimi yanaklarımı şişirerek boş koridora bıraktım ve adımlarımı bahçeye yönlendirdim. Beden dersindeydik, sınava hazırlanan son sınıf olduğumuz için öğretmen boş bırakmış ve isteyen de dışarıda takılsın demişti. Tabi soru çözen kimse olduğu için dışarı çıkmıştık.

Tüm sınıf gruplar halinde oturup sohbet ederken ben yalnız kalmıştım, geri dönüp sınıfta oturmaya karar verdiğimde de onuncu sınıflardan birinin akıllı tahtası bozulduğu için bizim sınıfa geldiklerini görünce mecburen bahçeye inmiştim.

Aldığım tosttan tatsız bir ısırık aldım, yiyesim yoktu ama sabahtan beri bir şey yememiştim.

Dışarı çıktığımda bahçede kahkaha sesleri geliyordu, herkes bir aradaydı ve oldukça eğleniyor gibi duruyorlardı. Kısaca sınıfımın olduğu topluluğa bakıp en köşedeki banka ilerledim. Banka geçip oturduğumda diğerlerini çok net görüyordum.

Gözlerim Aliseydi'yi aradı, sigara içmek için okulun arka bahçesine gitmiş olmalıydı. O diğerlerine kıyasla benimle daha normal konuşuyordu. Sanki sınıfın bana karşı gard aldığını bilmiyordu, farkında değildi.

Ya da ben öyle sanıyordum.

Bir ısırık daha aldım tostumdan, yanaklarım ekmekle dolmuştu ama çiğneyip yutamıyordum. En son boş ısırmayı bırakıp çiğnemeye başladım ama ağzımda büyüyordu lokmalarım.

Aliseydi'nin sesini duyunca omzumun üzerinden geriye baktım, Vural ve Furkan ile beraber arka bahçeden çıkıyordu. Gülerek muhabbet ediyorlardı, saniyeler içinde gözleri gözlerimle kesişti. Nasıl bakıyordum bilmiyorum ama yüzündeki sırıtış şefkatli bir gülümsemeye dönüştü.

Kafamı ağır ağır önüme çevirdim, bakıp insanları da rahatsız etmek istemiyordum. Sesleri yaklaştı, dönüp bakmamak için direndim.

Saniyeler içinde ise yanıma bir beden oturdu, kafamı çevirip baktığımda Aliseydi yayvanca oturmuş dümdüz önüne bakıyordu.

"Yanına içecek bir şey alsaydın, kuru kuru yenir mi?" diye sordu dudaklarının kenarı kıvrılırken.

Günler sonra aynı sırada oturmanın verdiği mecburiyet dışında ilk defa kendisi yanıma gelmişti.

"Aga sen oturuyorsan biz gidiyoruz." Furkan biraz rest çekerek, biraz da tavrını belli ederek konuştu. Mutluluğum iki saniye sürmüştü.

Aliseydi kollarını birbirine bağlayıp umursamazca kafasını banka yasladı ve gözlerini kapattı iyice yayıldı banka.

"Güneş vuruyor buraya, oturacağım biraz." dedi, oturmaya bahane aramıştı. Hem benim için kalmadığını söylüyordu hem de gitmiyordu yani.

"İyi." dedi Furkan bana kısaca bakıp ilerlerken. Vural ve Furkan elleri cebinde konuşarak arkadaşlarının yanına ilerledi.

Tostun olduğu elimi dizlerimin üzerine koydum, üzgün bakışlarımı Aliseydi'ye çevirdim. Gözleri kapalıydı.

"Hepsi benden nefret ediyor." dedim üzgün sesimle, saniyelerce cevap vermedi. Sesim o kadar kısıktı ki duymadığını düşünüp tekrarlamak  dudaklarımı aralamıştım ki konuştu.

"Neden?" diye sordu, bilmiyormuş gibi davranıyordu.

"Sınavdan yüksek not aldığım için." bedenimi biraz daha çevirdim ona.

"Sence senin puanında gözleri mi var?" dediğinde kaşlarım çatıldı. Dediği şeyi anlamamıştım.

"Ne gözü?" puanımda gözle alakalı bir şey yoktu ki.

Derin nefes aldı, istifini bozmadı. "Yüksek not alman kimsenin umurunda değil."

"O zaman neden böyle yapıyorlar ki?"

Omuz silkti. "Bilmem, sınıf geleneğini bozdun diyedir."

"Gelenek?" diye sorduğumda aniden gözlerini açıp bir anda doğruldu. Çenesini kaşıdı, çok soru sordum diye sıkılmıştı kesin.

"Gelenek, görenek..." dedi etrafına bakınarak, öylesine konuşuyor gibiydi. Ardından gözleri tostumun üzerinde durdu, elini uzatıp bir parça kopardı ısırdığım yerden. "Adetler, atasözleri, deyimler..."

Parçayı ağzına atıp çiğnerken gülümsedi.

"Merak etme, seni sevmeyen kimse yoktur şu hayatta. Onlar da yeniden yakın olur seninle."

Gözlerinin içine bakarken fark ettim ki aslında tek ihtiyacım olan Aliseydiymiş.

Saniyelerce yüzüne bakarken o ekmeği çiğneyip önüne döndü. Dudaklarım aralandı ve kalbimden geçen şeyi söyledim.

"Sen yakın olsan yeter."

Sesim çok farklı çıkmıştı, Allah kahretsin.

Duyduğu anda hızlı çiğnediği lokmayı ağır çekimde çiğniyor gibi yavaşlattı, yüzündeki sırıtış hafifçe solarken dümdüz önüne bakıyordu ama dediğim şeyi kafasında tartıyor gibiydi, hoşlanmamış görünüyordu.

Lokmasını yutup bana bakmadan ayağa kalktı ve elini cebine koydu. Hiçbir şey söylemeden yürümeye başladı.

***

***

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
MESLEK LİSELİ Where stories live. Discover now