16- ÇAKAL

33.7K 3.3K 1.5K
                                    

Bölüm şarkısı; Yanarız Yapma- Okan&Volkan

"Bir tane çay alabilir miyim?"

Kilolu, kısa boylu kantinci bir yandan telaşla tost makinesini kapatmış bastırırken diğer yandan beni dinliyordu ya da dinlemeye çalışıyordu.

"Sezen, oğlana bir çay ver." karısına seslendiğinde tost malzemesi hazırlayan başı örtülü kadın anında bir karton bardak alıp çay doldurdu. Çayı bana uzattığında kendi aralarında konuşuyorlardı. İkinci teneffüste hep böyle telaşlı olurlardı, artık alışmıştım.

Parayı kenara bırakıp gülümseyerek çayı aldım, teşekkür ettim ama cevabını tabiki alamadım. Parayı kutu gibi olan yere atıp işinin başına döndü. İki tane şeker ve tahta kaşık alıp masalara doğru yürüdüm.

Karton bardaktaki sıcak su elimi yakmaya başlarken dudaklarımı birbirine bastırıp adımlarımı hızlandırdım. Tam boş olan masaya varmıştım ki adım seslenilince sesin geldiği yere baktım.

Ufuk ve arkadaşları iki ötedeki masada oturuyorlardı. Ufuk'un seslendiğini bakışlarından anladım, sırıtarak bana bakıyordu. Anında gülümsedim, eliyle buraya gel anlamında bir işaret yaptı.

Elim yanarken düşünme payı bile bırakmadan onların masasına ilerledim. Ufuk ben yaklaşırken yan taraftaki boş masadan bir sandalyeyi kolunu uzatarak çekti ve aşırı sesli bir şekilde yan tarafına yerleştirdi. Geçip yanına oturdum ve çayımı masaya bıraktım.

Elim yanarken odaklanamamıştım, hepsi bana bakıyordu.

"Günaydin." dedim elimi pantolonuma sürerken.

"Günaydın Marco." dedi birkaç kişi, diğerleri de gülümsedi sadece.

"Sende mi ikinci teneffüste çay içmeye alıştın İspanyol?"

Hemen yanımda, yüzüme bakarak konuşan çocuğa kafamı çevirip baktım. Fazla yakın duruyorduk ama o ayarlamıştı mesafeyi sonuçta.

"Evet, ilk günler arkadaşlara eşlik etmek için içiyordu ben. Şimdi alıştım, canısım çekiyor."

Hepsi birden gülmeye başladı, Ufuk'da dahil.

"Canısın çektiyse iç tabi, çay iyidir." dedi kendi cam bardaktaki yarıya inmiş çayına uzanıp dudaklarına götürdü.

"Neden sana cam bardakta verdiler?" huysuzca konuştuğumda tam içecekken güldüğü için çay bardağını dudaklarından çekti. Gülmeye başladı dudağının kenarına gelen sıcak suyu elinin içiyle silerken.

"Kantinci fenerliyim diye bana kıyak geçiyor İspanyol." dedi çayı içmekten vazgeçip masaya geri koyarken, koymadan önce sırıtarak bardağı arkadaşlarına gösterip. "Bu çocuğun yanında içilmez amına koyayım, genzime kaçacaktı."

"He valla."

Onlar kendi aralarında konuşurken ben anlamayan ifademle yüzüne bakıyordum.

"Fenerli ne demek?"

"Fenerbahçe."

Tam ne olduğunu soracaktım ki Galatasaray'ı araştırdığım sıra bu takımın da adını gördüğümü hatırladım. Kaşlarım havaya kalktı aydınlanmanın etkisiyle.

"Anladım, Galatasaray-"

"Şşş..." dedi sanki küfür etmişim gibi, lafımı kesmişti gülen suratı sinirle kasıldı. "Onu nerden biliyorsun sen?"

"Aliseydi Galatasaraylı." dediğimde birkaç saniye yüzüme bakıp geriye yaslandı.

"İki günde öğretmiş hemen." dedi keyifsizce.

"Bende Galatasaraylıyım."

İlk bana baktı sakince, sonra arkadaşlarına döndü.

"Şimdi buna ne diyesin ki..." ciddiye almamıştı sanki beni.

"Çocuk bilmiyor, sürü psikolojisiyle şikeci olmuş." dedi içlerinden biri, Ufuk acırmış gibi kafasını iki yana salladı ve bana döndü.

"Merak etme, seni adam yapacağım ben." temin eder gibi, bir çocukla konuşur gibi konuştuğunda anlamsızca yüzüne baktım.

Bir futbol takımından bu kadar mı nefret ediyordu? Nefret ediyorlardı?

"Beşiktaşlıda olabilir." dedi içlerinden biri o sırada, kısık sesle.

"Manyak manyak konuşma, kötünün de kötüsü." dedi hemen yanımızdaki çocuk kaşlarını çatarak. Hepsi birden gülmeye başladı. "Allah korusun ikisinden."

Ne olduğunu, ne dediklerini anlamasam bile ortama uymak için gülüyordum. Şimdi de aynı şekilde hepsinin yüzüne bakarak gülerken, izlenme hissiyle bakışlarımı istemsizce az önce boş olan ama şimdi kalabalık bir kesimin oturduğu karşı taraftaki masaya çevirdim.

Aliseydi, Furkan ve diğerleri oturuyordu. Tek bir kişi gözlerini ayırmadan bana bakıyordu, Aliseydi.

Sinirlendiğini çok net anlamıştım, bunun hoşuma gitmesi gerekirken onu böyle görmek biraz korkmama sebep oldu. Sanki birazdan masanın üzerinden atlayıp Ufuk'un boğazına yapışacaktı.

Furkan'ın bizi fark etmediğini düşünürken arkadaşlarına gülerken göz ucuyla dikkatle buraya baktığında anlamıştım bakmamaya çalıştığını.

Aliseydi ise hiç kimseyi takmadan gözlerini dikmiş bakıyordu.

"Aslan görünümlü çakal kitlendi yine." dedi bizim masadan biri gülerek.

Ufuk geriye yaslandı keyifle, sanki onu daha fazla çıldırtmak istiyordu. Biraz korksam da umursamadım.

Sonuçta o sınıfla konuşurken söylediklerim aklında bulunsun demişti. Aklımdaydı.

Bu yüzden şu an bu masada oturmak hiç sorun teşkil etmiyordu.

***

Evet toksik Aliseydi kitaba katıldı

Marco'yu fenerlilerin masasında gören Furkan;

Marco'yu fenerlilerin masasında gören Furkan;

Rất tiếc! Hình ảnh này không tuân theo hướng dẫn nội dung. Để tiếp tục đăng tải, vui lòng xóa hoặc tải lên một hình ảnh khác.
MESLEK LİSELİ Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ