10- YALNIZ

27.6K 2.7K 694
                                    

Merdivenlerden yukarı çıkarken dokuzuncu sınıfların bağırarak, topluca sınıflarından çıktığını görünce adımlarımı durdurdum. Benimle beraber birkaç kişi daha, benim aksime ifadesizce oraya bakıyordu.

"Hangi sınıf çalmış silgimizi?" dedi en öndeki örgüt başı, yanındaki çocuk karşı sınıfı gösterdiği an hep birden içeri daldılar.

"Geri zekalılar." dedi bizim karşı sınıftaki çocuk ve merdivenleri çıkmaya devam etti.

Girdikleri sınıftan kahkaha sesleri geldiğinde çokta önemli bir şey olmadığını düşünerek yürümeye devam ettim. Küçük sınıfların her gün bir olayı oluyordu zaten, büyük sınıflara özeniyorlardı.

Tabi büyük sınıfların onların kavga konusu gibi ufak tefek sorunları olmuyordu. Sadece dün son derslerde birine şahit olmuştum, iki sınıf birbirine girmişti. Sebebi de sevgilisine sosyal medyadan yazmasıydı, bizimle bir alakası olmamasına rağmen sınıf arkadaşlarım olaya dahil olmuştu. Aliseydi ise istifini bozmadan sınıfta durduğu için üstüne düşmemiştim.

Her şeyimi ona göre ayarlıyordum, bu biraz canımı sıkmaya başlasa da kendime engel olamıyordum. Simit yemeyi sevmediğim halde sırf o ilk teneffüste kendisine çay ve simit aldığı için ben de almaya başlamıştım.

Sırada otururken bile onun gibi oturmaya çalışıyordum. Ona özendiğim için ya da onun gibi olmak istediğimden değildi, ikimizin de ortak bir yönü olsun istiyordum.

Düşüne düşüne sınıfa girdiğimde yine kimse yüzüme bakmamıştı, bozuk moralim ve elimdeki çayla sırama ilerledim. Aliseydi ders zili çalmasına rağmen hâlâ gelmemişti.

Dünden beri daha az görüyordum onu, yanımdan kalkıp gittiği andan beri sanki benden uzak durmaya çalışıyordu. Konuşuyordu ama iki kelime fazla etse ölecekmiş gibi diyalog kurmuyordu.

Çayımdan bir yudum alacağım sırada yan tarafta birbirini iten Tayfun ve Kemal aniden bana çarptığında elimdeki çay dudağımı yakıp, yere döküldüğünde yüzümü buruşturup hızla bacağımı ayırdım ve kafamı eğdim hafifçe. Elim çay olmuştu, karton bardaktan damlalar akıyordu.

"Lan yaktık çocuğu." dedi Tayfun nefes nefese bana bakarken. Kuru olan elimle ağzımı silerken, bardağı sıranın üzerine bıraktım. Bakışlarımı onların yüzüne diktim.

"Bir şey olmaz." dedi Kemal yüzüme bile bakmadan. O an canım üstüme dökülen çaydan daha çok yanmıştı sanki. İkisi yanımdan uzaklaşırken elimin tersiyle ağzımı bir kez daha sildim, düşürmüştüm yine omuzlarımı.

"Noldu?" dedi Berkay, yan sırada kafasını telefondan kaldırmış bana bakıyordu. Sıkıntılı bir nefes alıp elimi ağzımdan çektim, vücudumu dikleştirdim. 

"Yanlışlıkla çarptılar, çay döküldü. Önemsiz bir şey." dedim gülümseyerek, diğerlerine göre o benimle konuşuyordu. Eskisi gibi yanıma gelmese de.

Göz ucuyla arkadaşlarına baktı, sinirle kafasını iki yana çevirdi. Yanlışlıkla olduğuna inanmamış gibiydi, bir şey demeden telefonuna döndü sonra. Birkaç saniye yüzüne baktım bir şey der diye ama demedi, yutkunup ayağa kalktım ve çantamdan peçete çıkarıp sıraya dökülen çayı temizledim. Islak peçeteyi çöp kutusuna götürüp attığım an kapıdan içeri Aliseydi ve tayfası girdi.

Furkan göz ucuyla bana bakıp hızla yerine giderken, diğerleri bana bakmadı bile. Aliseydi ise eli cebinde, onların gerisinde yürürken sınıfa girdiği an bakışları beni buldu.

Kaçamak, kısa bir bakış atıp o da arkaya doğru yürüdü. Öğretmen hemen ardından girdiğinde orada dikilmekten vazgeçip bende sırama geçtim.

Aliseydi ile beraber oturmamıza bile şaşırıyordum.

Aliseydi öğretmen derse başladığı an cebinden telefonunu çıkarıp ekranı açtı ve sosyal medyada rastgele gezinmeye başladı. Ağzını bile açmıyordu bana karşı.

Dersi dinlemek içimden gelmediği için bende geriye yaslanıp sızlayan dudağımla beraber boş boş tahtaya bakmaya başladım. Dersi dinlemeyi istememe sebebim eskiden bilmediğim bir kelime ya da konu olunca ona sormamdı. Şimdi ise soramıyordum.

Sorsam cevap verirdi ama soramıyordum.

"Aliseydi," yan sıradan Furkan seslendiğinde düşüncelerimden irkilerek sıyrıldım, Aliseydi benim olduğum tarafa yani Furkana çevirdi bakışlarını. Ben ise oralı olmadan önüme bakıyordum.

"Ne?"

"Saat dokuzda, bizim mahallenin orada." dedi sadece onun duyabileceği bir seste, tabi ben de duymuştum bunu.

"Tamam." dedi Aliseydi kafasını sallayıp.

Önüne dönmeden önce bakışlarını bana çevirdi, hissettim.

Saniyelerce baktı, ona dönmemek için büyük bir çaba sarf ettim. Zaten bir dakika kadar sonra önüne döndü, yeniden telefona dikti bakışlarını. Oynamaya devam etti.

Zil çalana kadar devam etti bu sessizlik, okul bitimine kadar hatta.

Okul çıkışında istiklal marşını okuduktan sonra sakince dağıldık, evime giderken herkes arkadaşlarıyla konuşurken ben tek başıma ilerlemiştim.

Bazıları kendi isteğiyle tek yürüyordu ama bu benim isteğim değildi. Tek, yalnız olmak istemiyordum.

***

***

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
MESLEK LİSELİ Where stories live. Discover now