38🍼Şüpheli

505 50 19
                                    

düz bölüm yazmayı sevmiyorum ve beceremediğimi düsünüyorum buna rağmen kaos ihtiyacımızı karsılamamız gerektiği icin yazdım daha da yazıcak mıyım evet

38| Şüpheli

"Ata nerede Ege?" diyerek geldi Gökalp Ege'nin yanına. Yüzüne bakan ne kadar endişeli olduğunu anlayabilirdi.

Hızlıca Gökalp'e doğru yürüdü Ege "Sakin ol, abim yanında."

"Ne, ne olmuş? Neden tutuklamışlar?" dedi Gökalp kirpiklerini kırpıştırırken. Ege elinden tutup oturduğu yere götürdü telaşlı çocuğu.

Feza kucağında Yunus'la ayakta volta atıyor, Aycan oturduğu yerde bacağını sallayarak zemini izliyor, Yekta ise bir memurla konuşmaya çalışıyordu. "Bize bilgi vermediler henüz Gökalp, bilmiyoruz. Sakin ol tamam mı, öğreneceğiz."

Önüne düşen saçları geriye attı Gökalp oflayarak. "Başına bela almadan yaşayamıyor bu çocuk delireceğim ya."

Yanlarına gelen Feza "Aptal aptal geri zekalıca bir şey yapmıştır yine, önemli bir olay olduğunu düşünmüyorum ben." dedi Yunus'un poposuna hafif hafif vururken.

"Umarım öyledir, umarım her zamanki Ata'lığını yaptığı için buradayızdır." diye mırıldandı Gökalp.

Yekta "Yok abi yok, kimse bilgi vermiyor delireceğim 4 saat oldu ya." dedi sitemle.

Başını Yekta'nın göğsüne yasladı Ege "Kabus gibi Yekta. Uyanamıyoruz." Hiçbir şey diyemedi sarışın. Sadece saçlarını okşayabildi.

"Aycan..." Efe'nin sesiyle bütün bakışlar adama döndü. Hepsi bir haber umuduyla ona bakıyordu. Her zaman enerjilerinden şikayetçi olduğu çocukları bu halde görmek mahvetmişti Efe'yi. "...benimle gelmen gerekiyor."

Aycan hızla yerinden kalktı. "Abimi görebilecek miyim?" dedi umutla.

Nefesini verip gözlerini kapattı Efe. Önceki gece hiç uyumamıştı, ölüyordu yorgunluktan. Ata'nın haberini aldığından beridir de sürekli bir yerlere koşturuyor, didiniyordu. Asıl onu üzen bütün bunlara rağmen elindekilerin bir hiç olması ve çocuklara iyi haber veremiyor olmasıydı. "Bilmiyorum, öğreneceğiz."

Aycan'la Efe yanlarından uzaklaşırken durumun farkına vardı Feza. Bu sefer durum ciddiydi. Basit bir kavga, yumruk davası değildi. Efe'nin gözlerine bakınca farkına varmıştı gerçeklerin. Eskişehir'de okuyan Aycan bile bu durumdan ötürü gecenin bir yarısı Ankara'ya gelmişti abisi için. Bu defa her şey çok ciddiydi. Çalan telefonuyla irkildi. "Efendim?"

"Kanka geldik biz ama tam olarak neredesiniz?" dedi Atilla telefonun diğer ucundan.

Kucağındaki Yunus'u hoplatıp "Niye geldiniz oğlum, ne gerek vardı?" dedi Feza.

Atilla'nın "Uzatma da tarif et." demesi üzerine oldukları yeri tarif etti.

Dakikalar içinde koridorun başında ev arkadaşları Atilla ve Dursun göründü ellerinde poşetlerle. "Saat ikiyi geçti, acıkmışsınızdır diye düşündük." dedi Dursun.

Kendisinden kısa çocuğun omzunu sıktı Yekta dostça "Niye zahmet ettiniz?"

"Ne zahmeti kanki, Ata bizimde arkadaşımız. Endişelendik yani." diye yanıtladı Atilla.

Çok geçmeden Feza'nın geçen gün Efe'yle gördüğü kadın karşılarına çıktı. Yekta'ya doğru koşup "Neler oluyor, çok korkuttun beni karakol deyince." dedi yüzündeki endişe dolu ifadeyle. Yekta'nın yüzünü ve bedenini inceliyor, bir yarası var mı diye bakıyordu.

Yanındaki Dursun Feza'ya doğru eğilip "Bu kadın geçen gün Efe'yle gördüğümüz kadın değil mi? Sevgili değiller miydi?" dedi fısıldayarak.

Yekta omuzundaki eli tutup "Benim bir şeyim yok abla. Ata'yı aldılar, o yüzden çağırdım seni." dedi.

Şok ifadesiyle aynı şekilde fısıldadı Feza'da "Galiba... değilmiş..."

Yekta Yasemin'le konuşurken Aycan geri dönmüştü Efe'nin yanından. Oturan Gökalp'le Ege ayağa kalkıp diğerleri gibi Aycan'ın karşısına geçtiler bir haber umuduyla.

"Ata iyi mi, görüşebildin mi?" dedi Gökalp.

Başını iki yana salladı Aycan. "Görüştürmediler."

"Ne dediler?" dedi bu sefer de Ege.

Aycan başını yerden kaldırıp Ege'nin gözlerinin içine baktı. "Cinayet. Cinayet şüphelisiymiş abim."

.

aycan da atanın kardesi yani anlamışsınızdır

Wanna Be Yours | bxbWhere stories live. Discover now