45

1K 119 19
                                    

Ä🖤Ä

Bölüm - Kırk beş

"Dürüst olmam gerekirse, hâlâ peri masalları okuyorum ve en çok onları seviyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Dürüst olmam gerekirse, hâlâ peri masalları okuyorum ve en çok onları seviyorum."


Jimin

Eve yolculuğumuz sırasındaki sessizliğimiz ancak bir buz kıracağıyla un ufak edilebilirdi. Luca kendi arabasını kullanıyordu, yani arabada sadece Jungkook ve ben vardık. Evli eşler olarak düşünceli bir sessizlik vebasına kapılmış gibiydik.

Çaresizce ne düşündüğünü bilmek istiyordum. Bugünden pişman mıydı? Ben genel olarak pek çok duygu yaşamıştım ama pişmanlık bunlardan biri değildi. Belki de evlilik ilk başta uyuşturucu almak gibiydi; çünkü kargaşa içinde bile olsa yeniden canlanmış ve kırılmaz hissediyordum. Jeon olmak böyle mi hissettiriyordu?

Jungkook'un bir eli direksiyondaydı ve güneş gümüş alyansının üzerinde parlıyordu. Sanırım artık gittiği her yerde parmağında ona beni hatırlatacak bir şey taşıyacaktı. Benim onunla evleneceğim kadar onun da benimle evleneceğini fark etmemiştim. Onu, onun beni kontrol ettiği kadar kontrol edemeyebilirdim ama bir bakıma Jeon Jungkook'un önemli bir parçasına sahiptim.

Jungkook eve varır varmaz doğruca mini bara yöneldi. Öğle yemeğinde de içki içmişti ve benimle evlendiği için alkole ihtiyacı olduğunu düşünmeye başlamıştım. Ne kadar da güven vericiydi! Gerçi ben de bir terör bulutunun içinde sıkışıp kalmış gibi davrandığımdan pek konuşamıyordum. Dürüst olmak gerekirse bir düğünüm daha olduğu için mutluydum çünkü ilkini gerçekten mahvetmiştim.

Bir elimi kapıya yaslayarak beyaz ayakkabılarımı çıkardım. "Daha önce hiç evlenmedim."

Jungkook bir viski sürahisinin kapağını çıkardı. "Ben de."

"Hadi canım?" Sahte bir şaşkınlıkla sordum. "Sendeki bu itibarla, sıkıldıkça birer birer öldürdüğün eşlerden oluşan bir haremin olduğuna emindim."

Döndü, dudaklarında bir gülümseme belirdi. "Hayır, pis işlerimi benim yerime yapacak adamlarım var."

Anlıyormuşum gibi başımı salladım. "Doğru, insanları öldürmek pis iştir." Adadan bir saç tokası alıp uzun buklelerimi yukarı topladım. "Pekâlâ, umarım benden sıkıldığın zaman bana haber verip avantaj sağlamama müsaade edersin."

Elini cebine sokup beni izledi. Bakışları tıpkı günler önce, kaçamazsın; seni bulamayacağım hiçbir yer yok dediği zamanki gibi alev alev yanıyordu. Eşit miktarda hem sıcak hemde soğuk bir titreme sırtımdan aşağı indi. Birdenbire, prensin kötü krala âşık olduğu ve kapısı asla kilitli olmamasına rağmen kulesinde kalmayı seçtiği, çarpık bir peri masalındaymışım gibi hissettim.

SWEET ESCAPE °JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin