New York'un yeraltı dünyasının karanlık sularında Jimin'in kardeşinin, Jeon Jungkook ile evlenmesine karar verilmiştir. Bu adam bir mafya, bir patron ve mafya standartlarına göre bile bir hilekârdır. Siyah takım elbise ve kravatlarından daha karanlı...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Bu, sonumuzun başlangıcıydı."
Jimin
"Girin!"
Yirmi ikinci kattaki çatı katının kapısı hızla açıldı ve Momo kapıda belirdi. Momo'yu tanıyan birinin bile onun bir dahaki sefere ne giyeceğini tahmin edebileceğini sanmıyordum.
Bu gece, alt kısmı kalçasının bir tarafından diğer tarafındaki dizine kadar çapraz olarak kesilmiş, küçük siyah bir elbise giyiyordu. Yüksek topuklu kırmızı ayakkabıları ve file çorapları vardı. Dalgalı saçlarının yarısı tepede iki topuz şeklinde toplanmıştı ve makyajsızdı.
Gerçekten de makyaja ihtiyacı bile yoktu."Erkencisiniz!" diyerek bir çığlık kopardı. Gözleri biraz fazla parlıyordu, gözbebekleri daha büyüktü. Kafası da iyiydi. Büyük ihtimalle kokainden.
Annem, "Biraz bruschetta ve deniz ürünleri salatası getirdim," diyerek elinde küçük bir kåse domatesle mutfağa girerken geri kalan her şeyi Seojun taşıyordu.
Hanni ve ben koridorda tereddüt ederek bekledik. Jungkook'un kapısını neden Momo açıyordu?
İçimde hoş olmayan bir duygu belirdi ve bir anlığına Momo'dan hoşlanmadım. Duygu o kadar güçlü ve aniydi ki onu uzaklaştırmak için nefes almam gerekti.
Bu, özellikle de dünden sonra, vermemem gereken mantıksız bir kıskançlık tepkisiydi. Sorun şuydu ki sanki ömür boyu izi kalacak şekilde damgalanmışım gibi ellerini hâlâ üzerimde hissedebiliyordum. Bana Jungkook kadar yakınlaşmış tek adamın dokunuşları sıcak ve nazikti ama sadece birkaç saniye sonra hafızamdan silinmişti. İkisinin yer değiştirmesi için neler vermezdim.
Hanni daireye girdi ve gözleri her yeri taradı. "Demek burası benim hapishane hücrem olacak."
Yüzünde bir şok ifadesi beliren annem, ona bir bakış atmak için etrafında döndü. "Hanni!"
Kız kardeşim beni takip ederek odaya doğru ilerledi. Momo güldü. "Neyse ki bu hapishane harika olanaklara sahip. Seni gezdiririm!"
Görünüşe göre Jungkook, New York'ta birkaç mülke sahipti ve Hanni için de burayı seçmişti. Kırmızı tuğlalı evi kadar hoş ya da yuva gibi hissettiren bir yer değildi ama kelimenin her anlamıyla lüks bir yerdi.Beyaz ve gümüş rengi mermer zeminler, çok sayıda cam masa ve krom kaplamalarla modern bir şekilde dekore edilmişti. Loş ve romantik bir havası olan aydınlatmalar, şehri gözler önüne seren cam duvarda parıldıyordu. Nefes kesici bir yerdi ama kız kardeşimin buradan nefret edeceğini biliyordum.
