Suçlu Hazlar XIX

489 29 30
                                    




***

Puslu şehrin en yüksek binasına yerleştirilmiş;oval bir masanın çevresindeki,'dostlarımı' inceledi keskin bakışlarım.Şehir ayaklarımızın altındaydı,her anlamda.Kimimiz limanları,kimimiz politikacıları ve bazımız da gökyüzünü yönetirdi.
İstanbul'un köklerine işlemişti pis çürük dallarımız.Her birimiz kendi tahtını korumaya çalışırken,tepedeki olmaya yeminliydi.Masayı kaplayan gergin hava,sessizlikle birleşip loş toplantı odasını çekilmez hale getiriyordu.
Çıt çıkmayan odada anlaşılabilir tek şey,Vargın'ın öfkeli soluk sesleriydi.
Geriye kalanımız,ölüden bile daha sessiz daha cansız duruyorduk.

"Herkes geldiğine göre toplantıyı başlatabiliriz."

Masanın en yaşlı üyesi olan,Fatih Baykan'ın sigara içmekten kırçıllaşmış sesi yankılandı.Yeni Dünya'dan nasibini almamış bir topluluktu bizimkisi,zaman geçse de gelenekleri hep aynı kalmıştı.
Büyüklere hürmet ise güç sıralamasını dahi alt üst ediyordu.Bu masadaki en zayıf halka olmaktan nasibi almamış Fatih,yersiz bir egoyla geri yaslandı sandalyesine.Vargın'ın yadsınamaz varlığı,bu odadaki her bir adamı rahatsız ediyordu.

"Alphan,bizi buraya niçin topladığını söyleyecek misin?Cem'i taze,güzel karısından uzak tutmayalım."erotik olduğunu düşündüğü,pis bir sesle söylemişti bunları.Karımın sohbet konusu olduğunu işitmek,bedenimdeki tüm kasları cayı cayır yaktı.Baykan,damarıma bilerek basıyordu.Hiddetlenip kendimi suçlu konumuna düşürmemi,altı ayda yaptıklarını haklı göstermeye çalışıyordu.
Sağ arka çaprazımda dikilen Akın'ın eli,belindeki tabancaya uzandı.Bu masada her şey konuşulurdu ama namus,konuşulmazdı.Masadakilerin ailelerini koruyan kurallar vardı,
hiç kimsenin çiğnemeye cüret etmeyeceği türden olanlar.Benden bir tepki almayı bekleyen Fatih,sağ yanından kafasına doğrultulan namluyla şok içinde kaldı.Çirkin bir domuzu andıran suratı,
anlık olarak ter içinde kalmıştı.

"Lan sen kızımın adını ağzına mı aldın?!"

Sevgili(!)kayınpederimin dudaklarından dökülen yüz yılın sırrı ile herkesin bakışları,ikimizin arasında gidip geldi.

"K-kızın mı?"

Fatih,gergin bir kahkaha attı.Kimsenin elini dahi sürmediği su bardaklarından birini kafasına dikmişti.Yaptığı ahmaklığı belli etmemek için dilimin ucunu ısırmak zorunda kaldım,bardaklardan birinin zehirli olma ihtimali çok yüksekti.
Bu adam nasıl hala hayattaydı bazen gerçekten de şaşırıyordum.Aynı kafeste yaşamaya zorlanmış bir grup yırtıcıdan farkımız yoktu,birbirimize güvenemezdik. Herkes,besin zincirinin en tepesine tırmanmaya çalışırken olmazdı.

"Düğündeki çığlıklarına bakılırsa bizi bilmiyor."

Sol yanımda oturan Orbey'in,
Doğa hakkında konuşması kanımı kaynattı.Benimle arasında taş çatlasa birkaç yaş vardı,karımı hiç görmemişti ama aptal bir kıskançlık aldı bedenimi.
Doğa'nın bu masada işi yoktu,Doğa'nın bu adamlarla tek ilişiği benim üzerimden olabilirdi.

"Bu da Karakum'un onunla neden evlendiğini açıklar,"

Dedi,masanın en genç üyesi Arden.
Benimkilerden bile daha ruhsuz olan gözlerini çevirdi oturduğum yere,akıl hastası orospu çocuğunun tekiydi.
Şeytanın varlığını inansam aklıma gelen ilk suret,onunki olurdu.

"Kızımı neden kaçırdığını açıklar!"

Alphan'ın köşeye sıkışmış bir hayvandan farkı yoktu.Doğa'yı ve annesini madem bu kadar çok seviyordu,niçin terk edip gitmişti?Güçlüydü.Bir zamanlar babamla ikisi,bu ülkenin sahibiyken doğmuştu Doğa.Onu o zaman da,şimdi de koruyabilirdi.Genç karımı,kollarıma onun tercihleri itmişti.Ben sadece fırsatı değerlendirmiştim,Doğa kullanılmak için harika bir fırsatken bunu yapmamak aptallık olurdu ve ben aptal bir adam değildim.

Suçlu HazlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin