Suçlu Hazlar VII

486 24 26
                                    

"Ne oluyor ya?"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Ne oluyor ya?"

Tatlı uykum; telefonumun durmadan çalması ile rahatsız edici bir şekilde bölünmüştü.Dün geceyi Cem'le sohbet ederek geçirdiğim için fazlasıyla geç saatte uyumuştum, gözlerimi açarken bile zorlanıyordum.

"Alo?"

"Allahım şükür! Doğa hemen moda evine gelmen lazım!"

Telefonun diğer ucundaki kişi, moda evinden arkadaşım olan Nazlıydı. Panikle yataktan kalkıp hemen terliklerimi giydim.

"Ay ne oldu? Birine bir şey mi oldu!?"

Masamın üzerindeki saat, sabahın dokuzunu gösteriyordu.

"Doğa çizimlerin kayıp! Allah'ın cezası kağıtlar hiçbir yerde yok!"

Nazlı'nın söylediklerini algılamam biraz uzun sürmüştü. Böyle bir şeyin olmasına hiçbir anlam veremeden konuştum.

"Ama nasıl?"

Üç gün önce öğle vakitlerinde kreasyonumu Sevil Hanıma teslim etmiştim, moda evinin çatlak sahibi de çizimleri kasaya koymuştu.

"Bilmiyoruz ama buraya gelmen gerekli."

Nazlı'nın bana bir şeyler daha demeye çalıştığını duysam da aklım tam olarak algılayamıyordu. Kreasyonun dikimi birkaç gün içinde başlayacaktı, böyle bir şey felaket demekti.

"En kısa zamanda oraya geleceğim."

Kaba olduğunu bilerek telefonu iş arkadaşımın suratına kapattım ve hızlıca üzerime bir şeyler geçirmeye başladım. Yirmi dakika sonra kapının önüne gelmiştim, annem bu gün çalışmayacağımı ve uyuduğumu düşündüğü için ayakta değildi. Onu uyandırmamak adına sessiz adımlarla apartman dairemizi terk edip akmak için zaman kollayan yaşlarımı geri gönderdim. Ben çizdiğim bir tasarımı asla ikinci seferde çizemezdim, hepsini hatırlasam bile hiçbir zaman ilk seferki gibi iyi olmazdı.
Bir kağıdı dosyaya koymuşsam mükemmel olduğu için oradaki yerini alırdı.
Kırmızı arabama binip İstanbul'un trafiğini bunaltıcı kapalı havayla atlatmış, iş birliği yaptığım moda evinden içeri girmiştim.
Sevil Hanım'ın ayılıp bayılan hallerini on adım öteden duyabiliyordum.

"Bitti! Tüm emeklerim bitti!"

Onun mu emekleri bitmişti? Sert adımlarım, odadaki krizi seyreden herkesin odağı olmuştu.

"Ah Doğa! Bana hemen yenilerini çizmen gerekli!"

Öfkeliydim, kafam karışıktı ve ağlamak üzere olduğumu hissediyordum; Sevil Hanım'a defalarca bilgisayar ortamından da birer kopya göndermemiz gerektiğini söylememe rağmen beni dinlememiş, sadece kağıtların yeterli olduğu konusunda ısrar etmişti.
Bütün bunların yaşanması bir nevi onun suçuydu.

"Bir daha çizemeyeceğimi sizde biliyorsunuz, hem kamera kayıtlarına falan bakılmadı mı? Ortada bariz bir hırsızlık var, polis nerede?"

Fazla olmamakla beraber moda dünyasında böyle şeyler yaşanabiliyordu, rakip moda evlerinin ne kadar alçalıp alçalmayacağına bağlıydı. Sevil Hanım'ın özel asistanı polisi ararken olduğum yerde dikilmeye devam ettim,
kendimi hiç iyi hissetmiyordum. Tasarımlarım, benim neredeyse her şeyimdi; onlarla ruhumu tamamladığımı hissediyordum. Gelen tüm iş tekliflerini ya da kendi yerimi açmaya o yüzden bu kadar karşıydım, çizimlerimin maddi hiçbir şeyle alakası olamazdı; onlar, istedikleri zaman gelirler ve bazen haftalarca yanıma uğramazlardı.

Suçlu HazlarWhere stories live. Discover now