𝐹𝑜𝑎𝑚

282 35 7
                                    

Hıçkırıklarım yavaşlarken yağmur hızlanıyordu. İçimdeki kapşonlunun şapkasını kapatıp banka yaslandım. Küçük iç çekişlerimle boş parkı izlemeye başladım. Çok yorgun hissediyordum.

İçim gidiyordu sanki. Biri içimi söküyordu. Göğsümde bir ağırlık vardı. Nefes alamıyordum. Bu kadar kötü hissetmek çok yoruyordu. İyi geçen zamanım olsa peşine bir şey patlamasından bunalmıştım.

Gözlerimi kırpıştırarak bakışlarımı caddeye çevirdim. Koca caddede arada bir araba geçiyordu. Benden başka bir insan göremiyordum etrafta.

Aniden bacağımda hissettiğim temasla bakışlarımı indirdim. İrkilmiştim ama vücudum bir tepki bile veremeyecek kadar yorgun düşmüştü. Beyaz bir kedi bacaklarıma sürtünüyor ve mırlayarak bana bakıyordu.

"Merhaba," dedim hırıltılı bir sesle. Ağlamaktan boğazım acıyordu. Sadece miyavladı bana. Doğrulup eğildim yere. Üşümüş görünüyordu.

Hızlıca kucağıma geldi. Kollarım arasına alıp ayağa kalktım. "Üşümüşsün," dedim. Montum arasına aldım onu. Sıkıca sarıldım. Mırlayarak koluma sürtündü.

Gülümseyerek kafasına bir öpücük bıraktım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Gülümseyerek kafasına bir öpücük bıraktım. Gözleri annemin gözleri gibi koyu renkti. Ya da ben öyle düşünüyordum. Bakışlarımı parka çevirdim. Nerede olduğum hakkında en ufak fikrim yoktu. Bütün önüme çıkan sokaklara girmiştim ve şuan evden çok uzakta olmalıydım.

Bir elimi montumun cebine attım. Telefonumu cebimden çıkarmamıştım. Ve hâlâ cebimdeydi. Yağmur yağmasını umursamadan çıkardım ve ekranını açtım. Bir sürü arama ve mesaj vardı. Ve mesajlar devam ediyordu. Taehyung yazıp duruyordu.

Ekranı ıslanan telefonumu kapşonlumun altından atletime sürttüm. Ekranının temizlendiğine emin olunca tekrar elime aldım.

Gözlerim kararıyordu. Ama bu minik kediyi burada bırakamazdım. Ayrıca kendi üşümemi umursamasam da o üşüyordu. Telefonumdan hızlıca aradığım son numarayı çevirdim.

Telefon ilk çalışında açıldı. Karşı taraftan hızla ses geldi, "Jeongguk! Tanrım... Çok şükür. Bir saattir sana ulaşmaya çalışıyorum. Bebeğim neredesin? İyi misin?"

"Taehyung," dedim onun aksine sakince. "Nerede olduğumu bilmiyorum. Burada beyaz bir kedi buldum. Çok üşümüş. Konum atsam, gelip bizi alır mı-"

Sözümü bitiremeden karşı hattan koşuşturma sesleri geldi. "Tamam, at konumu. Konumunu at sevgilim. Geliyorum." dedi koştuğu belli olan sesiyle.

Telefonu kulağımdan alıp kapattım. Sohbet ekranımıza girip konum attım ona. Hızlıca çevrimiçi oldu. Telefonumu cebime attım. Kucağımdaki kediye baktım.

Serendipty Tae-KookWhere stories live. Discover now