𝑠𝑒𝑛𝑠𝑖𝑛 𝑗𝑢𝑙𝑖𝑒𝑡

390 41 10
                                    

Hani bazen hayatınızın bir noktasında tıkandığınızı hissedersiniz ya. Tam böyle burası son, bitti, dersiniz.

Ama bitmez.

Hiçbir şey kendi istemediği sürece bitmez. Biz istesek de bitmez.

Bıçağı savurmamla bitsin istedim. Benden gitsin. Uzaklaşsın. Uzaklaşmadı. Bıçak kolunu kesti. Kan aktı.

Ama o uzaklaşmak yerine bana yumruk attı. Bir iki adım anca gerileyebildim. Masaya denk geldi sırtım. Korkuyla ağzımdaki kan tadını umusamamaya çalışarak ona baktım.

Bana vurmak için elini kaldırdı tekrar. Tam bana vuracağı sırada aşağı eğildik. Yumruğu boşa gitti. Gözlerim dolmaya başlıyordu. Şuan babamla dövüştüğüme inanamıyordum. Canımı yakıyordu.

Tekrar doğrulduğumda durmadı. Vurmak için kaldırdı iki elini de. Ama o vurmadan bacak arasından sıyrılıp arkasına geçtim. İki eli de cam masaya vurdu. Masa tuzla buz oldu. Etrafa ellerinden kan sıçradı.

Bıçak elimde titriyordu. Ona zarar vermek istemiyordum. Ama zarar vermezsem o bana zarar verecekti.

Ve anneme.

Bu düşüncenin cesaretiyle, ellerine bakan adamın alt bacağına bıçağı sapladım. Öyle çok kuvvet uygulamıştım ki bıçak tam anlamıyla bacağına saplanmış ve yere siz çökmesine neden olmuştu.

"Seni sürtük!" diyerek bağırdı. Bağırışı tüm evde yankılandı.

Kapıya doğru koşmaya yeltendim. Ama bacağımdan tutuldu. Ve anında yeri sırtüstü boyladım. Babam üstüme çıktı. Bana yumrukla, kanlı elleriyle vurmaya başladı.

Öyle afallamıştım ki sadece savunmaya çalışıyordum kendimi. Ama onu da başaramıyordum. Birkaç yumruğun ardından bilincimin karardığını hissetmeye başladım.

⦅⦆

Yüzümün acısıyla gözlerimi araladım. Önceki ayılışımdan daha kolaydı bu. Yine acı vardı ama başıma geleni biliyordum bu sefer. Bunun vücuduma yüklediği korku ve kararlılıkla gözlerim iyice aralandı.

"Bak bak kimler uyanıyor?"

İğrenç ses yine kulaklarıma dolmuştu. Bakışlarım karşımda oturan adama kaydı. Yanında annem vardı. Ayaktaydı ve başı öne eğikti. Yanındaki adam ise sandalyeye oturmuş, karşısında sandalyeye bağladığı bana bakıyordu.

Kollarımı arkadan sandalyenin sırtına bağlamıştı. Bacaklarım ise sandalyenin ayağına bağlıydı. Yine aynı odadaydık. Yine aynı kabustu.

"Biliyor musun? Bir ara cidden kaçabileceğini düşündün mü, çok merak ediyorum." dedi eli sargılı bacağına giderken. Yavaşça okşadı sargısını.

Cevap vermedim. Sadece terden alnıma yapışan saçlarımın altından onu izledim. Dudaklarım kurumuştu. Ayrıca boğazım da acıyordu.

"Düşündüysen çok aptalsın demektir. Siz benden kaçamazsınız. Siz bana aitsiniz."

Sinirim git gide artarken şuan ona çıkışmanın iyi olmayacağının farkındaydım. Hele şuan bağlıyken dediğim en küçük şeyde zarara düşerdim.

Sandalyesinden kalktı. Önüme geldi birkaç adımda. Çenemin altından tuttu. Ama öyle bir tuttu ki acıyla mırıldanmadan edemedim. Çene kemiklerim bile acıyordu.

Serendipty Tae-KookWhere stories live. Discover now