24.Bölüm

298 34 34
                                    

Alper günlerdir Cihan'ın kızlarla karşılaşmasını düşünüyordu. Endişeliydi. Oldukça endişeli.

Toplantılar yapılmış en sonunda Enes Cihan'ı yakın takibe almıştı. Ama yine de içi rahat değildi. Zehra'nın karşısına çıkacak kadar ileri gittiklerine göre bu durmayacağız anlamına geliyordu.

Bir an Süleyman Amcasıyla konuşmayı düşündü. Her şeyi anlatıp bundan sonra Zehra'nın yanında yanı başında olmasını istediğini... Onunla evlenmek istediğini söylemek istedi. Kendine bile itiraf edemese de mesleği buydu. Zehra evlenirse polis eşi olacaktı. Her zaman yanında olamayacaktı. Bazen görev icabı günlerce eve gelmiyordu. Bazen öyle tehlikeli görevler oluyordu ki.

Zehra tüm bunları kaldırabilecek miydi? Yolum dikenli demişti o da ellerimle çıkarırım dikenleri diye diretmişti. Zehra kabul etse bile ailesi ne diyecekti? Çaresizce başını ellerinin arasına alıp düşünmeye başladı.

Bir şeyler yapmalıydı. Durup oturmak ona göre değildi. Tetikte bekliyorlardı evet ama bu adamlar öyle sinsiydi ki. Sağ gösterip sol vurabilirlerdi.

Derin bir iç çekti. Bu böyle olmayacak diyerek ayaklandı.

" Ben çıkıyorum Aykut. Bir gelişme olursa haber verirsiniz."

Aykut başıyla onayladı. Cihan Sarp her yerden izleniyordu. Her adımı an be an takip ediliyordu.

Alper çıkar çıkmaz şubenin yakınında ki camiye geçti. Hava yağmurluydu. Oldukça da kasvetli. İçini kasıp kavuran bir sıkıntı vardı. Belki de havadandır diye düşündü. Öyle olmasını umut etti. Caminin avlusuna geçti ve besmele ile  abdestini aldı. Okunan ezanla birlikte camiye adımını attı.

***
Tolgahan " Bırakın ONU!" diye bağırırken zar zor gördüğü plakayı aklından tekrar ediyordu. Onun bakmaya kıyamadığı, okulda ki zorba kızlardan kurtarmaya çalıştığı Zehra kaçırılmıştı. Aklı almıyordu. Kim ona bunu neden yapardı? 

Düştüğü yerden dikkatlice kalktı. Islanmıştı ama umurunda değildi bir an önce polislere ulaşması gerekliydi. Hemen plakayı telefonunun not defterine yazdı. Sonrasında polisi aradı plakayı söyleyip arkadaşının kaçırıldığını söyledi. En yakın karakola gitmek içinde taksi çevirdi.

Çaresizdi. Bir yandan da iyi ki yanındaymışım diyordu. Ya olmasaydı. Şuan kaçırıldığından bihaber olurdu. Ailesine nasıl ulaşacaktı. Sınıfta hiç arkadaşı yoktu ki.

Taksi karakolun önünde durunca hızlıca indi. Karakola girer girmez polis memurlarına gördüğü her şeyi tüm detayları ile polis memurlarına anlattı. Çaresizce beklemeye koyuldu. Onunda nasibine düşen buydu.  Beklemek...

Alper de bu esnada tekrar şubeye döndü. Biraz rahatlamıştı. Kapıda dört dönen Aykut'u görünce şaşırdı. Bir ileri bir geri gidiyor, parmaklarıyla oynuyordu.

" Hayırdır bir haber mi var?" diyerek sorarcasına baktı. Aykut ise eli çenesinde gergin bir hâle bürünmüştü. Duyduklarını nasıl söyleyecekti.

" Şeyyy anons geçildi de."

" Ne anonsu? Sen niye böylesin Aykut neler oluyor."

" Zehra kaçırılmış Alper." diyerek Aykut'un aksine birden söyleyiverdi Enes. Cihan'ı bulunca attığı yumruktan fazlasını yapacaktı ona. Alper duyduklarına inanamadı. Korktuğu başına gelmişti işte. İnsan en çok neyden korkarsa onunla sınanırdı. 

" O mu?" diye mırıldandı. Enes başıyla onayladı. " Çıkmamız gerek hadi. " diyerek Alper'i tuttuğu gibi arabaya sürükledi. Alper tepki bile verememişti.
Kaskatı kesilmiş bir hâlde Enes'i takip etmeye başladı.

RAHNÜMÂ Where stories live. Discover now