6.Bölüm

590 54 76
                                    

Ne yapacaktım?

Ne karar verecektim.

Ben kendimle savaşırken telefonuma gelen bildirim sesleri ile okuduğum kitabı bıraktım.

Yine ondan gelmişti. O günden sonra hiçbir şekilde yazmamıştı. Şimdi sanki hissetmiş gibi bir sürü mesajı vardı.

0544 *** ** ** : Selam Alper

0544 *** ** ** : Nasılsın?

0544 *** ** ** : Pişmansın diye umuyorum.

0544 *** ** ** : Ne için diye sorma

0544 *** ** ** : Hani benimle dans etmediğin o an için

0544 *** ** ** : Çok pişmansan eğer sana bir fırsat daha tanırım beni görmen için.

0544 *** ** ** : Unutma!!

0544 *** ** ** : Tek bir fırsat.

0544 *** ** ** : Ne dersin?

( Görüldü. )

Mesajları okuyup sayfadan çıktım. Hiçbir şekilde cevap vermek istemiyordum. Görev için bile olsa ona yakın olmak istemiyordum. Kalbimi acıtan birşey vardı. Beni huzursuz eden birşeyler vardı bu kızda.

Olmuyordu. Olmuyordu işte...

Kararımı vermiştim.

Sabah ola hayrola dedim.

***

Israrla çalan telefonumu açtığımda arayanın Enes olduğunu gördüm.

" Kardeşim nerdesin?" sesi gergin geliyordu.

" Hayır olsun Enes'im" dedim.

" Kötü şeyler oldu." dediğinde boğazıma takılan yumru ile içime dolan sıkıntı birden ayaklanmama neden oldu. Titrek sesimle sordum.

" Ne oldu?"

" Kara.. Durmuyor kardeşim. Bir planı var."

" Geliyorum."

***

< Zehradan >

Okulumu seviyordum. Bölümümü seviyordum. Okumayı seviyordum. Okumak, birşeyler öğrenmek kalbime iyi geliyordu.

Zira bende hakkı ile öğretmen olmak için girmiştim bu yola. Özellikle doğuda görev yapmak istiyordum. En büyük hayalim o minik kalplere dokunabilmekti. Gülen gözlerine, heyecanlı hâllerine tanık olabilmek, üşüyen ellerini ısıtabilmek, onlara ışık olabilmek istiyordum.

Öğretmen olmak... Babamın bana
Mus'ab bin Umeyr'i anlattığında aklıma düşmüştü. O İslamda ki ilk öğretmendi. Peygamber efendimiz onu Medineye bu görev için göndermişti. O gencecik yaşında ne çok kalbe dokunmuştu.

Babam. Onu saatlerce dinleyebilirdim. Öyle güzel sesi vardı ki. O anlattıkça anlatmak istiyor, ben dinledikçe dinlemek istiyordum.

Çocukken Alper ile dinlerdik babamı. Alper'in gözünde ki hüzün sanki hep vardı. Babama onun yanında sarılmaya çekinirdim. Ağlardım saatlerce. Alperin kalbine girip de o hüznü çekip almak isterdim. Sonra Peygamberimiz geldi aklıma. Babasını hiç tanımamıştı o da.

Minicik ellerimle hep Alper'e dua ederdim. Rabbim sabır ver ferahlık ver diye.

Alper benim kalbimin hüzünlü yanı idi.

RAHNÜMÂ Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang