~YIKILAN DÜNYALAR~

11.4K 584 30
                                    

Marcosun dediği ile her şeyi unutup büyükçe bir kahkaha patlattım. O kadar gülüyordum ki, gözlerimden yaşlar gelmeye başladı, oturduğum koltuktan düşüp yerde yuvarlanmaya başladım.Karnım ağrımaya başlayıncada, kendimi zorla durdurarak marcosun taklidini yapmaya başladım.

"bEn bİr kUrT aDAmIm sEnDe öYle "
Kendi kendime dediğime tekrardan bir kahkaha attım.

"Ayyy, karnım ağrıyor. Cidden kendini kurt adam mı sanıyorsun? Bunların gerçek olduğunu mu düşünüyorsun?"
Dedim. Marcos bilmem kaçıncı kez derince nefes aldı, ve konuşmaya başladı. 

"Vera dediklerim gerçek. Gece üzerine atlayan kurt bendim. Benim kurdum du. Digerleri ise sürüm. Dün gördüklerin gerçekti."

İşete şimdi ciddiyetle doğruldum yerimden.
Ne demek gerçek. Gerçek miydi? Böyle bir şey olamaz... hayal gördüm ben. Kendi aklımı sorgulamaya başladım. Yaşadıklarım her saniyesi ile aklımdaydı. Marcos tekrar konuşunca ona döndüm. Şaka olduğunu falan söyleyecek değil mi?

"Vera, seni buna inandırabilmek için kanıtlarım bile var. Ama bu kanıtları göstermeden önce, sana senin hikayeni anlatmak istiyorum. Beni ciddiye al olur mu?"

Marcos da benim gibi ciddi bir şekilde konuşunca yerden kalkarak koltuğa oturdum.

"Ne, ne hikayesi? Ne diyorsun sen! Yalan söyleme! Göster ne göstereceksen." Dedim.

Marcos gözlerini kırpmadan bakıyordu gözlerime.

"Sadece dinle. Sana göstereceğim her şeyi."

"Tamam. Dinliyorum, başla lütfen."
Dedim. Marcos dili ile dudaklarını yaladı ve konuşmaya başladı.

"Sen daha doğmadan önce, Alaska sürüsü ile Certe  sürüsü arasına, bir türlü uzlaşmaya varılamayan bir dava vardı. Babam lider Antonio, bir çok kez uzlaşmak için Certe sürüsünü ziyarete gitmişti. Yine Certe sürüne uzlaşmak için gittiği bir gün,onu hain bir plan ile öldürdüler. Babamın ölümü ile Alaska sürüsü ile Certe sürüsü arasında büyük bir savaş başladı. İşte sen tam da savaş sırasında doğdun.
4 Ocak...
Annen seni alarak kaçtı. Ama yeni doğum yaptıgı için daha fazla dayanamayacaktı. Bunu oda biliyordu, ve seni ormanda bırakarak yıkık dökük kasabaya geri dönecekti. Ama dönemeden öldü. Neden beni bırakıyor deme. Eğer kasabada kalsaydın, sende ölecektin. Annen bu gerçeğe dayanamadı. Seni ormana bıraktı, belki başka kurtlar sana rastlar ve sahiplenir diye. Ama seni bir kurt değil, ormana ava çıkmış bir insan buldu. Bulduğu gibi hastaneye götürmüş. Ordan da yurda. Senin anne ve baba olarak gördüğün, Engin bey ve efsun hanım ise, tüp bebek tedavisi için gelmişlerdi Alaska ya. Ne yazık ki efsun hanımın bir çocuğu olamıyordu ve seni evlatlık aldılar.
Ardından da Alaska da yaşamaya başladılar. Seni tam 10 yıl önce buldum. Büyük ormanın yakınlarında, kayıp olmuştun. Gözlerini gördüğüm an anladım eşim olduğunu..."

Daha fazla devam etmesine izin vermedim, gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. Duyduklarım ile dünyam başıma yıkıldı. Dedikleri gerçekti. O kadar içli ağlamaya başladım ki, güçlü kollarını bedenime sararak sarıldı bana. Saçlarımdan öpüyordu beni.
Ağlamalarımın arasında sordum ona.

"Annem ve babam nerede?"

"Vera, 5 yıl önce tanışman gereken kurdun ile hâlâ tanışmadın. Kurdun ölüyor. Onun ölmesi seninde ölmen demek. Ve ben buna asla izin veremem, annen ve babam seni bana,ait olduğun yere bırakıp gittiler. Bir daha dönmememek üzere."

Bayılmayı istedim. O an bayılmayı istedim. Bunları duymak istemedim. Ama olmadı.
Onlar benim annem ve babamdı. Nasıl ayrı olayım onlardan. Hele bu adam, daha bir hafta olmadı tanışalı. Eşim diyor birde. İçimi kaplayan his ile kalbim sıkışmaya başladı.

"Peki öz babam. Annem öldüyse babam nerede?"

Titreyen sesim ile sordum ona,madem duymak zorundaydım. Tanrı canımı tamda şu an almıyor, her şeyi öğrenecektim.

"Baban da savaş sırasında öldü. Ama bebeğim, sakın üzülme ben varım. Her anında yanında olacağım. Kendi kurdun ile tanışacaksın. Sen Alaska sürüsünün Lunasısın."

" benim kurdum mu o nerde?"

" Senin içinde yıllardır sana ulaşmayı bekliyor, ve vaktiniz çok az bebeğim. Hemen dönüşmeniz lazım."

"Peki ben neden bu yaşıma kadar hiç dönüşmedim?"

" Çünkü bir kurt olarak değil, insan olarak yetiştirildin. En önemlisi, sürün ile birlikte değildin."

" Marcos... ben ne yapacağım. Nasıl yapacağım. Anlayamıyorum. Rüya değil mi bunlar?"

Marcos saçlarımdan öperek cevapladı beni.

"Değil bebeğim. Ama içini ferah tut. Sen evindesin, ait olduğun yerdesin."
Dedikleri ile ağlayışlarım arttı. Beni kendine daha fazla çekerek kucağına oturttu. Daha bir kaç dakika önce, sapık dediğim adama ihtiyaç ile sığındım.

Bir süre böyle kaldık, Marcos ben sakinleşene kadar saçlarımdan öpmeye devam etti. Sakinleşince de, göğsüne koyduğum başımı çektim ve, kızarmış gözlerim ile baktım gözlerine.

"Hadi bakalım, sana göstereyim nasıl dönüştüğümü. Her şeyin gerçek olduğunu kendi gözlerin ile gör."  Dedi.


________________________________

Soyun adını Zoey olarak değiştirdim.

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın.

Yazım hatalarım varsa affedin💞

KURDA  MÜHÜRLÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin