Hatalarım varsa kusura bakmayın, keyifli okumalar dilerim. (Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin. Not: Finalden önceki son bölüm.
Gökyüzünden bir bir düşen yağmur damlaları içimdeki acıya eşlik ediyordu. Gecenin soğuk ayazında kimsesiz kalmışım, soğuk tüm bedenimi acımasızca sararken korkudan titreyen kalbim buz tutmuştu.
Titreyen bakışlarım yerde acılar içinde yatan sevdiğim adamda dolaşıyordu. Dudaklarımın arasından kaçan hıçkırıklar arabanın içindeki tek sesti.
Araba soğuk asfaltın üzerinde ilerlerken, öfkenin esiri olan gözlerimi yanımdaki adama çevirdim. Bir buz kütlesini anımsatan yüzüyle bana bakan adam korkuyla yutkunamama sebep olsada geri adım atmayarak çattığım kaşlarımla ona baktım.
“Arabayı durdurun” Diye konuştum sert sesimle. Ekrem Kaya yüzünde yeşeren sinsi gülüşle bana bakarken dudakları alayla yukarıya doğru kıvrıldı. Başımdaki keskin ağrı her geçen saniye kendisini acımasızca belli ediyor, gözlerimin önüne düşen siyah noktalar gözlerimi sıkıca kapatıp açmama sebep olmuştu.
“Sessizce otur, yoksa canın yanar.” Sert sesiyle konuşup rahat bir şekilde arkasına yaslandığında kaşlarımı çatarak ona baktım. Sessizce oturup onu dinleyeceğimi düşünüyorsa yanılıyordu. İçimdeki küçük kız korkudan bir köşeye çekilip küçük elleriyle kulaklarını kapatıp yanımda oturan adamın mide bulandıran sesini duymamaya çalıştı.
Ağlamaktan kızaran gözlerimi ondan ayırıp içimdeki tüm cesareti toplayıp yanımdaki kapıyı açtığımda kolumdan tutulup çekilme ile yüzümde hissettiğim can yakan darbeyle gözlerimi usulca kapattım.
Kolumu ondan kurtarmaya çalışırken gözümden düşen yaşlara engel olamıyordum.
“Ne yapıyon lan sen.?” Yüzüme doğru bağıran adama buz tutmuş mavi gözlerimle bakarken içimdeki korkuyu bastırmaya çalışıyorum. Yanağımda hissettiğim acı her saniye büyürken, kalbimdeki acıda ona eşlik ediyordu.
“Bırak beni.” Bir sarmaşık gibi sardığı bileğimi onun elinden kurtarmak için uğraşsamda, her bileğimi çekişimde tutuşu sıkılaşıyordu. “Bırak beni dedim sana.” Korku ile harmanlanan sesimle bağırdığımda gözlerinden geçen öfkenin tohumlarını görmüştüm. Bileğimi sıkıca tutarak beni kendisine doğru çekip sert bir şekilde cenemi kavrayarak ona bakmamı sağladı.
“Bana bak, benim sabrımı zorlama.” Çattığım kaşlarımla ona baktım. Mavi gözlerim durgun bir deniz gibi sakindi lakin her an çıkanacak fırtınada birini içine alıp geri vermeyecek kadar asi dalgaları vardı.
“Bırak beni.” Diye tıslayarak konuştum dişlerimin arasından. Ekrem Kaya sürekli aynı şeyi söylemeden memnun olmayan bir yüz ifadesiyle bana bakıyordu bir daha görmek istemediğim yüzüyle.
“Papağan gibi aynı şeyi söyleyip durma lan.” Yüzüme doğru adeta kükrercesine bağırdığında yüzümü buruşturup, titreyen kirpiklerimi birbirine değdirdim.
YOU ARE READING
BUZ ÇİÇEĞİ
General FictionSessizliğin içinde yankılanan ağlayış sesleri benim ağıtımdı, gözümden düşen her damla yaş ona olan sevgimin buruk bir göstergesiydi. Kalbimin en derininde hissettiğim bu acı onun benden gidişinin en ağır darbesiydi. Ben Yavuz Selim Atalar Bugün b...