14.BÖLÜM

77 13 3
                                    



Hatalarım varsa kusura bakmayın, keyifli okumlar dilerim.

Hatalarım varsa kusura bakmayın, keyifli okumlar dilerim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gökyüzüne bir çarşaf gibi serilmişti sis bulutları. Esen rüzgar saçlarımı savururken bedenimin titremesine sebep oluyordu. İçimi ısıtan tek şey kollarımı bedenine doladığım adamın şefkatli bakışlarıydı.

Nereye gittiğimizi bilmeden dakikalarca bisikleti sürüşünü izlemiştim. Onun yanındayken kendisini güvende hisseden yanım nereye gittiğimizi sorma gereği bile duymamıştı.

Başımı sırtına güvenle yaslayıp gözlerimi kapattım. Bazen anın tadını yaşamak lazımdı, yarının bize neler getireceğini bilinmeyen bu dünyada yaşadığımız anı hissederek yaşamalıydık.

Bisiklet yavaşça durduğunda gözlerimi aralayarak etrafa baktım. Sahil kenarına gelmiştik. Kuruyan boğazımı ıslatmak için yutkunup kollarımı onun belinden çözüp başımı sırtından ayırarak bisikletten indim.

Yavuz Selim bisikleti kenara koyup bakışlarını bana çevirdiğinde az önce ona sarıldığım aklıma  gelmesiyle utançla yanaklarım kızarmaya başlamıştı. Bakışlarımı ondan kaçırıp rüzgarın savurduğu saçlarımı elimle geriye doğru ittim.

"Eskiden buraya gelmeyi çok severdin, belki hafızanda bir şeyler canlanır diye getirmek istedim seni." Bakışlarımı yavaşça etrafta gezdirdim. Karadeniz'in asi dalgaları kıyıya çarpıyor yosunlaşmış taşları kısa bir anlığına süslüyordu. Sahil kenarında sıra sıra dizilmiş banklar, simit satan amca, balon alması için annesini çekeleyen sarı saçlı küçük kız, bir kenarda şarkı söyleyerek para kazanmaya çalışan gençler.

Yavaşça yutkunup bakışlarımı denize çevirdim. Gözlerimin önüne kesik kesik gelen görüntüler kaşlarımı çatmama sebep olmuştu.

"Banka oturalım mı.?" Yavuz Selim'in sorusuyla başımı yavaşça sallayarak onayladım. Hemen arkamızda kalan banka doğru yürüyüp banka oturdum. Yavuz Selim sağ elini pantolonun cebine koyup bana doğru yürüyüp yavaşça yan tarafıma oturdu.

Üşüyen ellerimi birbirine kenetleyip dizlerimin üzerine koydum.

"Neden hastaneye gitmek istemedin.?" Biranda sorduğu soruyla öylece ona baktım. Bakışları beni bulduğunda ne cevap vereceğimi bilemeyerek gözlerimi ondan kaçırdım.

"Bir anlık bir şeydi o yüzden." Diye sessizce mırıldandım lakin söylediklerime inanmadığı aldığı derin nefesten belli oluyordu.

"Doktora gitmeyi kabul ettiğini söylemiştin." Sert sesi kulaklarıma dolduğunda üşüyen ellerimi birbirine sürtüp başımla onu onaylayıp başımı kaldırıp kahverengi gözlerine baktım.

"Evet, söyledim ve söylediğim şeyin arkasındayım." Kararlı sesimle konuştuğumda içimde bir yerlerde bir korku yatıyordu.

Yavuz Selim'in Keskin bakışları üşüdüğüm için birbirine sürttüğüm ellerimde dolaşıyordu. Rüzgarın savurduğu saçları alnına dökülmüştü, ondan gelen karamel kokusu burnumu sızlatıyordu. Bakışlarını yüzüme çıkartıp gözlerimin içine baktı.

BUZ ÇİÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin