6. Bölüm

198 14 30
                                    

Keyifli okumalar dilerim, hatalarım varsa kusura bakmayın

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Keyifli okumalar dilerim, hatalarım varsa kusura bakmayın. Herkese hayırlı ramazanlar dilerim.

Not = Medyadaki şarkı ile okumanızı tavsiye ederim.

İnsan bazen istemediği şeylere mahkum edilen bir candı. Bani mahkum eden geçmişimi elimden alıp, beni bu hayata mahkum etmişti acımazsıza. Canım yanıyordu bedenim bir boşlukta savruluyordu, kimse buna mani olamazken gözümden akan her damla yaş o boşluğu doldurup beni boğuyordu.

Karşımda sarsılmış yüz ifadesiyle bana bakan adamın benim geçmişimdeki yerini her gecen gün daha çok merak eder olmuştum, öylesine bir yerde olmadığım bakışlarından belli oluyordu aslında, gözlerindeki boşluk beni içine çekiyordu.

Başımda hissettiğim keskin ağrıyla elimi oraya bastırmamak için kendimle bir savaşa girmiştim, gözlerimi kapatıp dişlerimi sıktım hissettiğim bu ağrı canımı yakıyordu.

"Sence de bana bazı şeylerden bahsetmen gerekmiyor mu artık.?" Dudaklarımın arasından zorlukla dökülen her kelime kalan son dermanımı da benden almıştı. Gözlerini sıkıca kapatıp açarak derin bir nefes alıp bana doğru bir adım attığında bedenim benden bağımsız bir şekilde bir adım geriye gitmişti, bu hareketim onun sertçe yutkunmasına sebep olmuştu.

"Şöyle otur istersen." Sert sesiyle konuşup çenesiyle koltuğu gösterdi. Bakışlarımı ondan ayırıp koltuğun köşesine oturdum, ardından da o koltuğun diğer köşesine oturup ellerini birbirine kenetleyip dizlerinin üzerine koydu.

Evin içini saran sessizlik canımı sıkıyordu artık, huzursuzca yerimde kıpırdanıp dudaklarımı araladığım esnada onun sesi doldu kulaklarıma.

"En baştan başlayalım o zaman, senin hayatıma dahil olmana vesile insanlardan başlayalım. " Diyerek susup derin bir nefes alıp sert sesiyle konuşmaya başladı.

"O zamanlar lise 2'ye gidiyordum. Benden 3 yaş küçük bir erkek kardeşim vardı, ismi Ahmet'ti. Annem ve babam ona çok düşkündü, onu ne kadar çok sevdiyseler beni o kadar çok sevmediler, onun istediği bir şeyi ikiletmeden yaparken benim isteğimi duymazdan gelirlerdi." Nefesini titrek bir şekilde bırakıp setçe yutkunup devam etti.

"Hasta olduğum zaman benimle ilgilenen bir annem olmadı, yada okulda bir belge aldığımda saçımı okşayıp aferin diyen bir babam olmadı hiç. Hep geri planda kalan , hep sevilmeyen , hep görülmeyen ben oldum. Konuşmama bile tahammül etmezlerdi, bende susardım, susup sessizce ağlayarak kendimi odama kapatıp saatlerce ders çalışırdım, aklımdaki sorulardan kurutla bilmek için." Susup sessizce karşısında ki duvara sabitledi donuk bakışlarını. Güç almak istercesine ellerini sıktı. Boğazıma oturan taş yutkunmama izin vermemişti.

"Oysaki bende onların çocuğuydum ama sevilmeyen, istenmeyen. Zamanla bu duruma alıştım evde bir yabancı gibi yaşıyordum. Lise 2'ye geldiğimde ise bir akşam annem ve babam dışarıya çıkmıştı ilk kez o akşam kardeşimi bana emanet itmişlerdi, ama o akşam evimizde yangın çıktı. Duman kokusunu aldığımda hızla yatağımdan kalkıp kardeşimin odasına koşmuştum ama alevler her tarafı sarmıştı. Yangını gören komşular itfaiye ye haber vermiş kısa sürede gelen itfaiyeciler beni kurtarmıştı ama o alevlerin içinde kalmıştı. Korkuyordum kardeşime bir şey olacak diye ama ben daha üzerindeki korkuyu atamadan yüzüme yediğim tokatla öylece kalmıştım." Serçe yutkunup dudaklarının üzerine kondurduğu acı tebessümle usul usul başını salladı, ses tonundan bile nasıl acı çektiği belli oluyordu.

BUZ ÇİÇEĞİWhere stories live. Discover now