1. BÖLÜM

977 27 27
                                    

Okumaya başladığınız tarihi yazar mısınız.?

Keyifli okumalar dillerim, hatalarım varsa kusura bakmayın.

5 YILÖNCE 

 Çaresizliğin köşe bucak sardığı bu hayattan kurtulmanın bir yolu yoktu, belki de kalmadığını düşündüğüm içindi bu pes ediş. Evet kesinlikle öyleydi ailemin bir anda elimden kayıp gitmesi, kalbimin durmuş gibi yaşam belirtisi vermeyişi, tepkisizliğim hepsi... hepsi ailemin ellerimin arasından bir anda kayıp gitmesiyle beni köşe bucak saran çaresizliğimdi.

Ürkek gözlerimi yavaşça etrafta gezdirip sessizce yutkunup bir sel misali hiç durmaksızın akan gözyaşlarımı silerek etrafa silerek etrafa ürkek bir şekilde bakmak yerine nefret saçan gözlerle baktım. Hemen karşımda acımasız suratıyla hayatımı benden çalıp beni buraya hapis eden adam varken sakin kalmam dikensiz gül kadar imkansızdı. 

Oturduğu sandalyeden kalkarak ağır adımlarla yanıma yaklaşmaya başlamasıyla ondan hızlı davranıp oturduğum yerden kalkarak boğazımı yırtarcasına bağırdım.

"Yaklaşma bana!" Sanki sesim havada asılı kalmışta ona ulaşamamıştı, beni duymamış gibi yaparak sert bakışları eşliğinde karşımda durdu.

"Ailen öldü küçük kız... şimdi sen burada benim için burada o güzel zekanı çalıştıracaksın."  Sesi ne kadar ürkütücü olursa olsun ondan korktuğumu korktuğumu belli etmemek için cesur bir şekilde karşısında durdum.

"Bunu bana ailemi öldüren katil mi söylüyor.?" Evet o benim ailemin katiliydi gözlerimin içine bakarak bir an bile tereddüt etmeden onları öldürmüştü, içimdeki fırtına o anı hatırladıkça daha da harlanıyordu, nefret ile baktım karşımdaki adama. Fırtına daha da kuvvetli esmeye başlıyordu ona bakmaya devam ettikçe.

"Onların ölmesinin sorumlusu sensin küçük kız." Başımı inanmıyor casına hızlı bir şekilde sağa sola salladım. Ailem benim yüzümden ölmüş olamazdı biz.... biz dün akşama kadar çok mutlu bir aileydik bizi dağıtan beni böyle yalnız ve çaresiz tek başıma bu hayatta bırakan karşımdaki bu adam nasıl olurda beni suçlardı.

"Ne saçmalıyorsun sen.?" Kaşlarımı çatarak ona baktığımda bana bir adım adım atarak yaklaşmasıyla farkında olmadan bir adım geriledim, ondan içten içe korksam da beni şurada öldürse gıkım çıkmazdı korkumu içimde yaşarım yine de ona yansıtmazdım.

"Seni buraya neden getirdim biliyor musun.?" Tek kaşımı kaldırarak ona baktım anlamayan gözlerle. Büyük bir adım atarak saclarımı kavrayarak çekmesiyle ağzımdan kaçan çığlığa engel olamamıştım. Elindeki küçük kumandanın düğmesine basıp bulunduğumuz odanın perdelerini açarken saçlarımın arasındaki parmaklarını daha da sıkıştırıp saçlarımı çekerek konuştu sert bir şekilde.

"İyi bak anla o zaman." Acılan camdan dışarıyı gördüğümde nutkum tutulmuştu adeta 15- 16 yaşlarındaki çocukların bazıları bilgisayar başında bazıları ellerinde tuttuğu tüplerle başlarında onlara emir veren adamların sözlerini yerine getiriyordu ama asıl dikkatimi çeken şey hepsinin üzerinde aynı önlük olması ve önlüğün üzerinde kartal amblemi olmasıydı. 

"Ailen senin yüzünden öldü çünkü sen yaşıtlarına göre fazlasıyla zeki olan bir çocuksun ve ben zeki çocukları çok seven bir adamım. Ailen seni almam için küçük bir engeldi onu da akşam hallettim." Saçlarımdaki elini tutup ani bir hareketle ona dönüp yüzüne tokat attım, yaptığım hareketle sendeleyip bir iki adım geriye giderken yüzündeki alaycı sırıtışla bana bakıp baş parmağıyla dudağındaki kanı sildi.

"İşte seni bu yüzden seçtim hem cesursun, hem de fazlasıyla zekisin." Yüzünde takındığı alaycı sırıtışı silip tam önümde durdu ona nefret dolu gözlerle bakmaya devam ederken. Ailemi öldürmüştü ama bundan hiç pişman değildi, içimdeki nefreti fırtınaya çevirdi.  

BUZ ÇİÇEĞİWhere stories live. Discover now