7.BÖLÜM

160 10 11
                                    

Hatalarım varsa kusura bakmayın, keyifli okumlar dilerim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Hatalarım varsa kusura bakmayın, keyifli okumlar dilerim

Yüzüme savrulan geçmişin acı izleri beni amansızca ele geçirmişti. Yaşadığım acı dolu kara gece kirli bir çarşaf gibi gözlerimin önüne serilmişti. O adam ailemi açımdan benden almıştı, beni savunmasız ve kimsesiz bırakmıştı. Ailemin katilini görmek bedenimi ateşlerin ortasına atmıştı sanki.

Boğazıma takılı kalan nefesim beni öldürmek istiyordu sanki. İçimde hissettiğim kara boşluk beni yavaş yavaş içine çekerken ona mani olamıyordum.

Elimin altındaki ceketi ondan güç almak istercesine sıktım. Başımda hissettiğim keskin ağrı acıyla gözlerimi kapatmama sebep olmuştu. Gözlerimden düşen her damla yaş bunları yaşamama sebep olan adama nefretimi körüklüyordu.

Dudaklarımın üzerinde sıcaklıkla başımı ondan uzaklaştırıp titreyen parmaklarımı dudaklarımın üzerine değdirdim. Parmaklarıma bulaşan kan korkmama sebep olmuştu, daha öncede burnumdan kan gelmişti lakin ben bu duruma alışmayacaktım sanırım.

Gözlerimin önüne çöken sis bulutuyla parmaklarıma bulaşan kana öylece baktım. Bana öleceğimi hatırlatan kana.

"Ezka." Diye konuştu Yavuz Selim korkunun sardığı ses tonuyla. Benim için korkuyor, benim için telaşlanıyordu beni korumaya çalışan bu adamı hatırlamamak şu körpe yüreğimi acıtıyordu. Başımı kaldırıp ona baktığımda gözlerindeki telaşa şahit olmuştum, ona acı bir şekilde gülümseyip başımı yan tarafa çevirdim. Elime bulaşan kanı elbiseme sildim.

İçimdeki yorgunluk ve mutsuzluk gittikçe büyüyordu. Bir gün içimdeki yorgunluğa yenilmekten çok korkuyordum.

"Beni eve götürür müsün.?" Diye sordum yorgun çıkan sesimle.

"Götürürüm." Titreyen bacaklarım beni taşımakta zorlanırken bir adım atıp ilerlediğim esnada onunla göz göze gelmiştim, hayatımı çalan adamla. Titreyen ellerim yumruk yaparak tırnaklarımın etime batmasına izin verdim, bedenim bir enkazın altında kalmış gibi can çekişirken buz tutmuş mavi gözlerimle ona baktım.

Kıstığı gözleriyle bana bakıyordu, hatırlamaya çalışırcasına. Tek kaşı yukarıya kalkarken dudakları şaşkınlıkla aralanmıştı. Beni gördüğüne neden bu kadar şaşırmıştı ki, insan hayatını altüst ettiği birisini görünce şaşır mıydı hiç?.

Kolumda hissettiğim narin dokunuşla başımı uyuşuk bir şekilde çevirip oraya baktım. Yavuz Selim parmak uçlarıyla koluma dokunuyordu, sanki dokunmaktan korkarcasına. Ona baktığımda öfkenin ele geçirdiği yüz ifadesiyle adama bakıyordu, gözlerindeki öfke karşımızdaki adamı öldürecek kadar çoktu.

"Gidelim." Kolumdan tutup telaşla yürümeye başladığında peşi sıra bende yürüyordum. Adımları o kadar hızlıydı ki ona yetişmekte güçlük çekiyordum.

"Yavaşla biraz." Diye ikazda bulunsam da o beni duymamış gibi hızlı adımlarla ilerlemeye devam ediyordu. Ayağımdaki topuklular canımı yakarken dönen başım yürümeme engel oluyordu. Attığım her adımda yer ayağımın altından kayıyordu sanki.

BUZ ÇİÇEĞİWhere stories live. Discover now