XII. ZİHİNDEKİ TİLKİLER

1.6K 133 325
                                    


İyi okumalar herkese.🤍

AS.

🔏


XII. "ZİHİNDEKİ TİLKİLER."
"kışkırtılan her hayvan vahşileşir."


Digital Silence- Peter McPoland




Var olmaktan mı korkuyorum, yoksa yok olmaktan mı, bilmiyorum.

İçimden bir ses, daha önce var olmadığımı söylüyor. Var olmadan, yok olmaktan korkmak ironik bir durum olurdu.

Boğazıma dizilen kordan bir his vardı. Başım ağrıyordu, midem bulanıyordu. Onun dışında kocaman bir boşluk hissediyordum. Her yanım siyahtı, ürkütücüydü.

Sesler duyuyordum. Fakat sadece duyuyordum. Konuşamıyordum da. Sesler bir bulantıdan ibaretti. Göz kapaklarımın koca bir yığından farkı yoktu. O kadar ağır geliyorlardı ki, açamıyordum bile. Vuslat'ın sesini daha net işittim, hararetli hararetli konuşuyordu, sonrasında Ezhel, Deniz... Ve yabancı bir ses. Kimdi bu yabancı ses?

Kirpiklerimin titrediğini hissederken gözlerimin içine ışıklar sızıyordu. Yüzümü buruştururken kenardan destek alarak yavaşça doğrulmaya çalıştım "Uyandı," dedi Deniz. Hızla yanıma gelerek doğrulmama yardım etti. Elimi başıma götürdüm güçlü kaotik ağrı yüzünden. Yüzümü buruşturdum. Etrafıma baktım.

Vuslat, Ezhel, Deniz ve...

Kırklı yaşlarının ortasında bir adam. Saçlarındaki beyazlara rağmen oldukça yaşam dolu duruyordu. Benden çok. Kaşlarımın hafifçe çatılmasına engel olamadan ona bakmaya devam ettim. Gözlerim bir yerden ısırıyordu onu. Kesinlikle onu daha önce görmüştüm. Üzerinde lacivert bir takım vardı, hafif kirli sakalları vardı.

"Ne oldu?" Soruyu soran bendim. Etraftaki herkese gözlerimi kırpıştırarak baktım. Vuslat bana baktı. Bir şeyi farketmiş gibi yavaşladı. Bana doğru yaklaştı. "Hiçbir şey hatırlamıyor musun?" Kaşları hafif çatılmış gibiydi. Yüzündeki sert ifadeden ödün vermiyordu. Aynı sertlik, aynı bakış, aynı samimiyet. Vuslat Akkor, maskenin ardındaki çocuksu yüzünü sadece bana gösterebiliyordu. Başımı iki yana salladım. Hatırlıyorum.

Hatırlıyordum, her anını. Her saniyesini. Keşke hatırladığım her şeyi söyleyebilsem. Ama söylememem gerektiğini hissediyordum. Sessizce kapatacaktım bu olayı. Ya da kışkırtılan her hayvan gibi vahşileşecektim.

Kışkırtılan her hayvan vahşileşir.

"Asterya Ramona?" Başımı çevirdiğimde yeniden o adama baktım. Başımdaki ağrı hala çok güçlüydü. Adamın sesi aksanlı gelmişti, türk değildi demek. Zorla Asterya, sustur kalbini, çalıştır zihnini. Bul kimliğini.

David De Pax.

Babamın en yakın arkadaşı.

Keşke, keşke aklımı kaçırmış olsaydım. Ama bu oydu. Babamın can dostu, yoldaşı. En yakın arkadaşı. Yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen kardeşi. Nasıl, nereden buldu beni? Kırlaşmış saçları, düz çizgi halindeki dudakları, kemik gözlüğü. Yanında bir tek babam eksikti.

ASTERYAWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu