24. BÖLÜM

12 2 0
                                    

"Geçmiş acıdan mı ibaretti?"

-

Ayna'ya hapsolmadan 19 yıl önce...

Elimde ki karanlık enerjiyle saatlerdir çalışıyordum. Kontrol edilmesi zordu,ama benim için değildi. Enerjiyi küçük bit top haline getirdim ve bir anda patlamasını sağladım. Çalışmayı bitirmeye karar verip yavaş adımlarla evin yolunu tuttum. İstesem gölge haline geçip çabucak varabilirdim fakat yapmamayı tercih etmiştim. İçimde atamadığım iğrenç bir his vardı. Bir şey olacakmış gibi hissediyordum. Kendimi bildim bileli ne zaman böyle hissetsem bir şey oluyordu. Bela silsileleri üzerimde bulutlar oluşturuyor,şimşeklerini çakarak sıkıntı yağmurlarını akıtıyorlardı. Ormanlık alana girdiğimde hiçte tanıdık olmayan enerjileri hissetmeye başlamıştım. Aralarında bariz belli olan bir enerjide vardı. Kardeşim. Beynimde şimşekler çatmaya başladığında gölge formuna girdim ve öyle bir hızda oraya vardım ki saçım bile bozulmamıştı. Kardeşimin arkasında durup omuzlarından kendime çektim. Öfkesi metrelerce öteden hissediliyordu. Karşımızda olan 12'li kurtadam grubuna üstten bakışlar attım. "Sizin gibi aşağılıkların burada ne işi var?" Kibrimle konuştuğumda kardeşimin bariz bir şekilde rahatladığını hissettim. "Sen karışma Boris,yoksa fena olur." Kaşlarımı alayla havalandırdım. "Hadi ya,öyle mi olmuş?" Sivri dişlerini gösterip beni korkutmaya çalışan ikizlere baktım. Çok komik duruyorlardı,uyuz köpekler. "Kardeşimle ne işiniz var uyuz köpekler?" Kardeşim yavaşça kolumun altına kaydığında onu kolumun altına aldım. Dirseğim omzuna yaslı,elim ise saçları ile oynuyordu. "Bizim bölgemize geçti,bizim Alfa'mızı öldürdü. Daha ne olabilir!?" Öfkeyle bağıran adama omuz silktim. "Alfanız da bayağı güçsüzmüş demek ki,kardeşim sizi ondan kurtarmış resmen. Teşekkür etmeniz gerekirken kardeşimi sıkıştırıyorsunuz,ne kadar da ayıp!" Dalga geçtiğimi belli edercesine abartıyla konuşuyordum. Üzerimize doğru gelmeye kalktıklarında Eilose kolumun altından hızlıca çıktı ve az önce konuşan sarışın herifi tek hamlede yere yapıştırdı. Ufak bir ıslık çaldım. "İşte benim kardeşim!" Sırıtarak kurduğum cümleyle aniden ciddileştim. "Sikik kaprisleriniz veya ölen o Alfanız zerre umurumda değil. Hangi cesaretle kardeşimi tehdit edersiniz?" Karanlık enerjim damarlarımı siyaha döndürürken yavaş yavaş parmaklarımdan,o gruptakilerin damarlarına geçti. Hepsi anında elektrik çarpmış gibi titremeye başladıklarında öfkeyle bağırdım. "Bir daha asla görmeyeyim sizi! Yoksa sizi yok ederim,sonsuz karanlığa gömerim! Defolun şimdi!" Enerjimi çektiğim anda tökezleye tökezleye ormanın içine kaçtılar. Şimdi ise biraz daha azalmış öfkem ile kardeşime bakıyordum. Yine gözlerini kırpıştırarak kolumun altına girdi,çenesini göğsüme yaslayıp dudağını büzdü. "Abi,bir suçum yok yemin ederim! O Alfa haddini aştı,benim istemediğim şeyleri yapmak istedi!" Kendini açıklamaya başladığında yumuşadım. Kollarımı ona sardım. "Biliyorum Eilose. Sana bir şey oldu diye endişelendim ben." Elinden tutum ve yürümeye başladık. Şuan 16 yaşında olsa da hâlâ 3 yaşındaymış gibi geliyordu. "Abi?" Kafamı çevirmeden hm'ladım. "Beni hiç bırakma olur mu?" Kaşlarım çatılırken yürümeyi kestim. Boncuk boncuk olan siyah gözlerine baktım. "Nereden çıktı bu Eilose? Tabii ki seni bırakmayacağım! Abiler kardeşlerini bırakmaz." Dudakları titremeye başlamıştı,gözleri dolduğunda öfkelendim. Dizlerimin üstüne çöktüm ve neredeyse hizasına geldim. Yavaşça kafamı kaldırdım ve ellerini tuttum. "Ne oldu Eilose? Anlat." Titrek sesiyle konuşmaya başladı. "Onlar bir şeyler söylediler abi. Yıllar sonra bir şey olacakmış ve bizi ayıracaklarmış,sen.. Sen beni kendi ellerinle ölüme sürükleyecekmişsin! Bizi ayıracaklarmış abi! Kahine sordum dün,böyle şeyler olabilir dedi. Net bilgi veremezmiş,o yüzden pek bir şey söylemedi." Öfkem gittikçe çoğalırken sakinleşmeye zorladım kendimi. "Ne zaman söylediler bunu sana?" Burnunu hafifçe çekip gözlerini sildi. "Alfa'yı öldürdüğüm gün. İki gün önce." Mırıldanarak kurduğu cümleye ağır ağır kafamı salladım. "Sen bunları düşünme,ben sana asla öyle şeyler yapmam. Hadi şimdi seni eve bırakayım,benim bir kaç işim var. Onları halledeceğim." Kafasını usulca salladı,sonra boynuma sarıldı. "Abi seni kaybetmeyi göze alamam. Lütfen zor durumda kalmayalım." Bu yalvarış bana değildi. Bu yalvarış geleceğeydi,bu küçük cümle olacaklar içindi. Sırtını sıvazlayarak tekrar elinden tuttum. Samimi bir şekilde gülümsedim. O'da anında gülümsediğinde öfkemi arka plana attım. Olacakları bilmeden,gece bir hata yapacaktım. Büyük bir hata...

ALTIN GÖLGE - ARAF SERİSİWhere stories live. Discover now