METALLUM - 13.BÖLÜM - PARAMPARÇA

123 23 13
                                    

Lütfen güzel yorumlarınızı, eleştirilerinizi ve oylarınızı kurgumdan esirgemeyin!

🔮


Korkularla yüzleşmek, ancak cesurların yapabileceği bir şeydir. Ben, birçok şey olsam da hiçbir zaman cesur biri olmamıştım. Korkularımdan kaçardım, güçsüzlüğümün bilincinde olarak. Sınırlarımı bilir, kendimi zorlamazdım.

Daha doğrusu, kendimi kandırmazdım.

Güçsüzdüm ve bunu kabullenmiştim. Bir elementer olmam bunu değiştirmiyordu. Karakter olarak, birçok konuda güçsüzdüm. Güçlü yanlarım beni terk etmese de, güçsüz yanlarıma her geçen gün başka bir tane ekleniyordu. Elimde olsa, hiçbir korkumun üzerine gitmezdim.

Ancak bazen korkunuz tam karşınıza dikiliveriyordu.

Kara gözlerini gözlerinize dikiyor, sizi delip geçmek ister gibi bakıyordu. Dünyada sizden başka kimse yokmuş gibi...

Ona başka bir cevap verebilmeyi çok isterdim. Onu gördüğüme çok sevinmeyi, kalbimdeki hareketliliğin sadece heyecandan, mutluluktan olmasını. Ama hayat nedense bir türlü bana hiçbir şey için izin vermiyordu!

İyileşmek için, toparlanmak için, mutlu olmak için... Hiçbir şey için izin vermiyordu. Ona sarılmak yerine, göğsümü delmek istercesine şişen kalbimi söküp atmak istiyordum sadece. Yutkundum. Bakışmamız öyle çok uzadı ki, şoka girdiğimi düşünebilirdi. Bir tepki vermem gerektiğini biliyordum.

Derin bir nefes aldım ve gözlerimi yavaşça açıp kapattım. Kalbim bir miktar olsun sakinleştiğinde, yeşillerimi onun kara gözlerine diktim.

"Neden?" dedim tükenmiş bir sesle. "Yoksa beni Sapkınlar mı kaçırır?" Kara gözlerindeki ışığın tıpkı biri düğmesine basmış gibi sönmesi nefesimi kesti. Yanıldığıma dair görmek istediğim hiçbir belirtiyi göremedim. Tek gördüğüm, ışığını kaybeden gözleriydi.

"Helena..." dedi ancak devam edemedi. Ne yapacağını bilemiyor gibiydi. Ben de bilemiyordum. Aramızda birkaç metre mesafe vardı ve buna minnettardım.

Arkasında yoktan var olan Karan'ı gördüm. Abisin kopyası olan gözlerini tıpkı onun gibi üzerime dikmişti. Birken iki olmuşlardı.

Hiçbir şey demeden Kurtan'ın konuşmasını bekliyordum. Kalbimdeki sıkışma normal değildi. Kalp krizi geçiriyor olabilir miydim?

Kalbimi biri büküyormuş gibi hissediyor, zorlukla ayakta duruyordum. Yaşadığım aydınlanmanın üzerine karşımda onu görmek bana iyi gelmemişti. Aslında sevinmeliydim. Bütün sorularım hemen şimdi cevap bulabilirdi. Ama ben cevaplardan çok korkuyordum. Korkularımdan kaçtığımın bir kanıtı daha...

"Beni dinlemeden hiçbir varsayımda bulunmayacağına dair bana söz verirsen, sana her şeyi anlatacağım." Uzunca bir süre sessiz kaldıktan sonra, tekrar kara gözleri tarafından ele geçirilmiştim. Başımı sinirle iki yana salladım.

"Neler varsaydığımı hayal dahi edemezsin. Hızlı olsan iyi olur Kurtan." Beklentimin aksine, sakin kalmayı sürdürdü. Bir süre düşüncelerini toparlamaya çalıştı. Karan da sessizce bir köşede duruyor, belki de Kurtan'ın ne diyeceğini merak ediyordu. Aslında, Karan'la bu konuyu mutlaka konuşmam gerekiyordu. Bunu aklımın bir köşesine not ettim.

"Düşündüğün gibi-" diye söze başladı ama cümlesi bir kükremeyle yarıda kaldı. Hayra alamet olmayan bir kükremeyle. Bunun bekçilerimizden gelmediğine emindim, tabii bir insandan gelmediğine de...

"Bir düşkün olmalı. Güvenli bir yere gidelim." Elini bana uzattı ve gözleriyle ormanı taramaya devam etti. Sinirle gözlerimi devirdim.

"Emin misin? Bu, güzel bir fırsat olabilir. Onu yakalayıp babana götürürsün ve o da üzerinde güzelce deneyler yapar. İşinize yarayabilir." Kurtan ışık hızında, ormanda dolaşan gözlerini bana çevirdi. Gözlerini kıstı. Bir şey dememek için kendini zor tuttuğu çok belliydi ancak bir şey söyleyemezdi zaten!

AY KUŞAĞI SERİSİ : T&M&IWhere stories live. Discover now