METALLUM - 8.BÖLÜM - DÜNYANIN SONU

209 27 63
                                    

🔮

Tonlarca kitap okumuş ve birçok kez baş kahramanların kitabın kötü karakteriyle girmeye hazırlandığı savaşı da yakından incelemiştim. Her kitapta belirli başlı kötü karakterler olurdu ve elbet hepsinin teker teker sırası gelirdi. Bu süreçte de, iyilerin bazılarını kaybederdik ne yazık ki...

Hayatımı bir kitap gibi düşünecek olursam kötü karakter Dagora'ydı ve o da yaptıklarının karşılığını almak üzere yargılanmayı bekliyordu. Kitap orada bitmeliydi ve ben de feda edilen iyi karakterlerden biri olmalıydım.

Mutlu son.

Öyleyse, neden kitap bir türlü bitmiyordu? Neden mücadelenin sonu bir türlü gelmiyordu? Dagora'nın ne olduğunu görmemize yarayacak birçok kaynak, bizimle birlikte savaşacak birçok elementer bulmuş ve buna rağmen o savaştan bir bakıma mağlup ayrılmıştık. Benim Captivumda delirmem bana göre bir galibiyet değildi elbette.

Şimdi ise, kendi sahamızda değil düşmanın sahasındaydık ve tek başımızaydık. Bize destek olan elementerler ya da Kaydu ve Kurtan'ın ne olduğunu açıklayan deliller yoktu. Tek bildiğimiz, kötü bir şeylerin döndüğüydü.

"Bir ay taşı bulmak zorundayız." Chris tarafından bir yandan sürükleniyor bir yandan da dünyanın en hızlı planını yapmaya çalışıyordum. Zaten buradan gitmeye karar vermiştim ve bunu açıklamak üzere Chris'i arıyordum ancak en azından bu gece sağlam bir plan yapacak vaktimiz olur sanmıştım. Şimdi ise, hiçbir şeyden emin değildim. Tek bildiğim, fırsatımız varken kaçmamız gerektiğiydi.

"Öğrencilerimizden 7'si Tempersitar. Yaşları küçük olduğundan, onların ay taşlarına erişmek daha kolay olur. Tek sıkıntı, her birinin bir ay taşına sahip olduğunun garantisi yok. Ki ay taşına sahip olduğunu varsaydığımız birinin hangi çadırda kaldığını da bilmiyoruz. O yüzden öncelikle bir kitap bulmalıyız." Kafam karıştı ve kaşlarımı çattım.

"Kitabı ne yapacağız? Üstelik bu barbarların çok kitabı olduğunu sanmıyorum." Chris hızını azalttı.

"Ben de öyle düşünmüştüm ancak devasa bir kütüphaneleri varmış. Lida yerinden bahsetti." Lida dediğinde kaşlarımı çatmamak için üstün bir çaba gösterdim. Şimdi böyle bir şeye huysuzlanmanın zamanı değildi. Hafifçe başımı salladım. Kitapla ne elde etmeyi umduğunu da sormak istedim ancak daha fazla vakit kaybetmenin bir anlamı yoktu. Yerleşke çadırlarının zıt kısmında kalan ve daha önce birkaç kez gözüme çarpan işlemeli çadıra doğru ilerlemeye başladı. Oldukça büyük bir çadırdı ve ben bekçi çadırı olduğunu varsaymıştım, belli ki değildi.

Çadırdan içeri girmemizle birlikte Chris elimi bıraktı ve gözlerini gözlerime dikti.

"Temel taşlarla alakalı bir kitap bulmayı dene. Ay taşlarının yerlerini belli edecek bir sochru bulmamız ve tabii, bir de onu çağıracak birini bulmamız gerekiyor." Böyle bir şeyin mümkün olduğunu dahi bilmiyordum ancak belli ki elementerlerin yapabileceklerinin sınırı yoktu. Hızla çadırın sağındaki kitaplara yöneldim ve birer birer incelemeye başladım.

Hatırı sayılır bir süre geçmesine rağmen ne benden ne de Chris'ten bir ses yoktu. Böylesine büyük ve tonlarca kitabın olduğu bir alanda sistemi bilmeden bir kitabı bulmak mümkün değildi. Ki, hangi kitabı aradığımızı da bilmiyorduk! Sinirle saçlarımı çekiştirdim.

"Başka bir yolu olmalı!" dedim yüksek sesle ve aynı anda çadırın girişinden başka bir ses yükseldi.

"Misafir Chris, hakkınızda yakalanma kararı var." Başımı ışık hızında çevirip neler olduğunu görmeye çalıştım. Çadırın girişinde, ormanda Kurtan'la ilk karşılaştığımız zaman gördüğümüz askerlere benzeyen en az dört beş asker duruyordu. Yüzlerinde ciddi bir ifade vardı ve herhangi bir silah taşımıyorlardı bile. İhtiyaçları yoktu. Onlar sochru yapabiliyordu sonuçta. Kapıya doğru ilerlemeye başladım.

AY KUŞAĞI SERİSİ : T&M&IOnde as histórias ganham vida. Descobre agora