TEMPERSİTAR - 1.BÖLÜM - ÇAĞRIYA İCABET ETMEK

41.5K 913 58
                                    

🔮

Gözlerimi, kolumdaki camı kırık saate diktim. On dakika sonra özgürdüm. Başımı içeriye doğru şöyle bir uzatıp etrafı kolaçan ettim. Gelen giden yoktu. Müşterilerin ellerine alıp, satın almaktan vazgeçtikleri ve ilk buldukları yere bıraktıkları birkaç parça eşyayı yerlerine koymak için kasanın arkasından çıkıp içeri geçtim. Yerlerine götürmek için elime aldığım onlarca üründen, sevdiğim bir çikolatayı seçip açtım. Günün yorgunluğunu alıp götürmesi için yavaş yavaş yedikten ve ürünleri yerlerine bıraktıktan sonra çikolatanın ücretini kasaya bıraktım. Üzerimdeki saçma sapan kırmızı beyaz önlüğü çıkarıp tezgahın altına koydum. Bana emanet edilmiş olan mağaza anahtarını da kasadan alıp dükkandan çıktım.

Bir süredir takip ediliyordum ve bunun farkındaydım. Sadece, takip edenlerden herhangi bir adım gelmediğinden ve bu uzun zamandır böyle devam ettiğinden kafama takmıyordum. Bir şey olacak olsa olurdu, beni incitecek olsalar incitirlerdi. Kaybedecek bir şeyim de yoktu açıkçası. Elbette takip edilme sebebimi merak ediyordum, ancak durdurup onları soramazdım da. Takipçilerimin biri genç bir kadın, diğeri ise hemen hemen aynı yaşlarda uzun bir erkekti. Onca mesafeden tek seçebildiğim bunlardı ancak üstlerinde aylardır eskiyen siyah, absürt derecede büyük montları da onları her yerden tanımam için çok yardımcı oluyordu. Anahtarı cebime koyup takipçilerimin aksi yönde, loş sokakta aşağı doğru yürümeye başladım. Aklımda binlerce düşünce vardı. Cebimden şarjı azalmış telefonumu çıkarıp mesajlara göz gezdirdim. En yakın iki arkadaşımla birlikte bir grubun parçasıydım ve her allahın günü hayatlarında olan onlarca heyecanlı olayı anlatmalarından oldukça memnundum.

Benim hayatım hep aynıydı. İşe git, eve gel, yemek ye, uyu ve tekrar işe git. Sosyal hayatım, intihar edeceğim diye endişelenen bu iki arkadaşımın beni mutlu edebilmek adına yaptığı sürprizlerden ibaretti. Utah'ta, Midvale kasabasında, sakin bir sokakta babamla birlikte yaşıyordum. Annem beni doğururken ölmüştü. Herhangi bir suçluluk hissetmiyordum, sadece, eğer ebeveynlerimden birini kaybedeceksem bunun babam olmasını tercih edeceğimi düşünüp duruyordum. Annemi hiç tanımadığım halde.

Birkaç sokak ötemde, bizim evimize benzer evlerde oturan bu iki arkadaşım Aileen ve Marva hayatımdaki tek hareketlilikti. Gözlerimi onlardan gelen mesajlardan aldım ve hayatlarında olan tatlı tesadüfleri bir kez daha kıskandım. İkisi de bu sene birçok üniversiteye başvurmuştu ve kabul bekliyorlardı. Kısa bir süre sonra, ikisinin de kabul mektupları gelmeye başlayacaktı ve ben bu kasabanın daimi, bahtsız Helena'sı olarak kalmaya devam edecektim. Belki aynı okula, belki farklı okullara gideceklerdi ancak bildiğim bir şey varsa, o da benimkinden çok daha güzel bir hayatları olacağıydı.

İşyerime yakın olan mütevazi evimizi caddenin sonunda gördüğümde, dönüp takipçilerime bakmak kabalığını yapmamak için kendimi zor tutuyordum. Eğer salak değillerse, onları fark ettiğimi biliyor olmalıydılar. Beni yaklaşık üç aydır, doğum günümden beri takip ediyorlardı.

Evin anahtarını bulmak adına ceplerimi hızlıca karıştırıp, bir yandan telefonuma tekrar göz gezdirdim. İçerisi tıpkı beklediğim gibi, çürümüş meyve kokuyordu. Yine bir yerlerde, bir şarap şişesinin dibi görülmüş olmalıydı.

Babam uzun zamandır bütün vaktini içkiye ayırıyordu. Ne kadar uzun bir süreydi, bunu bende bilmiyordum. Bu durumdan şikayetçi değildim, içip içip beni dövdüğü falan yoktu. Kendi hayatından kendi sorumluydu. Benim tek derdim, yalnızlıktı. Herkesin kendine ait bir yaşam mücadelesi vardı ve dünyada bu mücadeleyi tek başına veren birçok insan vardı. Ben de bu insanlardan biriydim işte. Kendi başıma bir koşuşturmacanın içerisindeydim. Herkes gibi kendimce hedeflerim vardı ancak onlara ulaşabileceğime dair inancım ya da çabalayacak gücüm yoktu. Çok zengin ya da çok mutlu bir insan nasıl ölüp gidecekse ben de öyle ölüp gidecektim işte. Hayallerini gerçekleştirmiş, başarılı biri olarak ya da başarısız biri olarak. Er ya da geç, gideceğim yer annemin yanıydı.

AY KUŞAĞI SERİSİ : T&M&IWhere stories live. Discover now