TEMPERSİTAR - 14.BÖLÜM - BÜYÜK HABER

51K 231 23
                                    


🔮

Saniyeler geçti... Dakikalara dönüştü. Dakikalar uzadı, uzadı uzadı. Revirin duvarları üzerime yürüdü. Yaralarım iyileşmeyi bıraktı, ciğerlerim nefesle dolmayı bıraktı ve vücudum nasıl nefes alındığını unuttu.

Başım ağrıdı, gözüm karardı.

Ancak hiçbir şey, beni bu ortamdan kurtarmadı. Her ne hissedersem hissedeyim, hala buradaydım işte. Başka bir yere ışınlanmamıştım. Burada, William, Tara ve Cam'le beraberdim.

Bu odadaki herkes, Tara da dahil olmak üzere, Chris'in asla şaka yapmayacağını ve asla yalan söylemeyeceğini çok iyi biliyordu.

Bu odadaki herkes, benim William'dan hoşlandığımı öğrenmişti artık. Bunu inkar etmek beni sadece komik bir duruma düşürecekti. Cam'den ayrı, Chris'ten ayrı, William'dan ayrı nefret ediyordum. Bütün vücudum nefretle doluydu sanki, hatta artık bir nefret topuydum.

Ne söyleyeceğimi, ağzımı açıp ne diyeceğimi bilmiyordum. Konuşmak zorundaydım, daha fazla küçük düşmemeli, söylenenlerin arkasında durmalıydım.

Dünyada ilk kez birinden hoşlanan ben değildim sonuçta. Bu, o kadar da uçuk bir şey değildi. Elbet bir gün öğrenecekti William. Belki de hiçbir zaman öğrenmeyecekti...

Ben, ondan hiçbir şey istiyor ya da bekliyor değildim. Söylemeyi de hiç düşünmemiştim zaten. Neden bilmiyorum ama, William'la sevgili olmanın hayalini falan da kurmamıştım hiç. Sadece, hoşlanmıştım işte.

Daha fazla bu iğrenç ortamda kalmamak ve bu havayı bir an önce dağıtmak adına boğazımı temizledim. Bir şeyler söylemek zorundaydım, kimse hiçbir şey söylemese de herkes bunu bekliyordu. Ancak, ağzımı açamadan bütün sözlerim bir bir boğazıma dizildi.

"Hey, üzerinde düşünmeye gerek yok öyle değil mi? Öylesine edilmiş bir laf. Belki de Chris'in ilk esprisidir bu! Herkesin bir ilk esprisi olmak zorunda sonuçta. Sen ona aldırma Helena, ben onu ciddiye almadım zaten." Gözlerimi birkaç kez kırpıştırıp, duyduklarımı idrak etmeye çalıştım. Eğer iki saniye önce ağzımı açmış olsaydım, her şeyi kabul edecektim ancak William Chris'e inanmamıştı bile. Ya inanamayacağı kadar saçma gelmişti, ya da beni öyle görmediği için bu konuyu uzatmak istemiyordu. Ne hissedeceğimi bilemez bir şekilde, öylece kalakaldım. Kimden nefret edeceğimi şaşırmıştım. Bu üç oğlandan da ölesiye nefret ediyordum! Oysa, drama kızlar arasında olur sanırdım. Ne kadar da yanılmıştım. Ağzımı açmadan gözlerimi bir William'da bir Cam'de gezdirdim ve üzerinde oturduğum revir yatağından yavaşça indim. Gerçekten, bu ortamda daha fazla kalamazdım. Hızlı adımlarla buradan çıkmalı, söz verdiğim gibi Pegasus'u bulmalıydım.

Ama önce, daha acil bir işim vardı ki o da Chris'i parçalamaktı.

Nasıl böyle bir şey yapabilirdi? Nasıl benim özelimi, bu şekilde herkesin önüne dökebilirdi? Sırf Cam bizim hakkımızda yanlış bir şey düşünmesin diye, bir saniye bile düşünmeden beni harcamıştı. Bana değer verdiğini, beni arkadaşı olarak gördüğünü düşünecek kadar aptaldım. Ne zaman akıllanacak, ne zaman büyüyecektim?

Chris bizim yanımızda olmadığı zamanlarda nerede takılırdı hiçbir fikrim yoktu ama onu kesinlikle bulacaktım. Bütün Alderwild'i alt üst etmem gerekse bile onu bulup ondan hesap soracaktım.

"Seni bu kadar çabuk görmeyi beklemiyordum Helena. Ben de seni ziyaret etmeye geliyordum. Revirde olman gerekmez miydi?" hışımla zemin kat koridorunu adımlarken bütün ihtişamıyla koridorda süzülen Bayan Talose'u görmemiştim bile. Utanarak baktım gözlerine.

"Üzgünüm Bayan Talose. Sizi fark edemedim. Tedavim tamamlandı, bir şeyim yoktu zaten iyiyim. Size de ne kadar teşekkür etsem az, beni merak etmeniz ve Chris'ten beni kontrol etmesini istemeniz çok büyük incelik. Tekrar teşekkür ederim." Bayan Talose gözlerini bir miktar kıstı ve daha sonra tavana bakarak biraz düşündü.

AY KUŞAĞI SERİSİ : T&M&IWhere stories live. Discover now