•• 6 ••

935 93 42
                                    


Bölüm - Altı

La vie en rose

Rất tiếc! Hình ảnh này không tuân theo hướng dẫn nội dung. Để tiếp tục đăng tải, vui lòng xóa hoặc tải lên một hình ảnh khác.

La vie en rose

°

Gül rengi camlardan görünen hayat







Jimin

Gömleğim, üst kısmı kırmızımsı toprak rengi, omuzlarımı belli eden bir dantelden oluşan, dökümlü bir gömlekti. Kalp şeklinde göğüs dekoltesi dışında mütevazı sayılırdı. Altıma siyah keten pantolon giydim. Pantolon gurur duyduğum bacaklarımı öne çıkarıyordu. Ayakkabı olarak ise Saint Laurent'in bir kaç santim topuğu olan, siyah, kemer detaylı bir botunu tercih etmiştim. Saçlarımı hep düzleştirirdim ama bu sefer buklelerimi serbest bırakmayı tercih ettim ve hafif bir makyaj yaptım.

Hazırlığım bir saat erken bittiğinde, zamanın geri kalanını parlatıcı sürdüğüm dudağımı çiğneyip ileri geri dolaşarak geçirdim. Gerginlikten midem kasılıyor, başım dönüyordu.

Daha önce bir şeyler yemeliydim ama önüme yemek konulana kadar yemek yemeyi unutmak gibi sağlıksız bir alışkanlığım vardı.

Jungkook'un buna randevu olarak bakmadığını biliyordum ama ciğerlerimi sıkıştıran bir beklentinin oluşmasını da durduramıyordum. Çok aptal olan romantik bir yanımın gözlerinden kalpler fışkırıyordu. Buraya gelmeden önce, şu anda muhtemelen Teksaslı bir petrol varisini becermekte olan bir adamdan gelecek modası geçmiş evlilik teklifini kabul edecek olmam umrumda değildi.

Jungkook, tam sekizde kapıyı çaldı.

Varlığı tüm koridoru tüketmişti sanki. Kara gözler, geniş omuzlar ve pürüzsüz siyah bir takım. 

Takım elbiseyi onun kadar iyi doldurabilen bir erkek görmemiştim. Varlığı dikişlere bile fazla geliyor ve onu zar zor tutabiliyorlarmış gibi görünüyordu.

Birbirimize normal sayılabilecek süreden bir saniye daha fazla baktık. Nefesim onun nüfuz eden sessizliği altında yavaşlamaya başladığında, dudaklarımdan bir kelime çıkarmak için zorladım.

"Privet." Merhaba.

Ana dillerimiz aynı olmasına rağmen onunla Rusça konuşmak içimde bir şeyleri hareketlendiriyordu. Aksanlı konuşması çok güzeldi.

Tek kaşını kaldırdı. "Biraz Rusça biliyorsun demek?"

Boynum kızarmaya başladı. "Azıcık."

The Darkest Sin - JİKOOKNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ