•• 5 ••

896 98 16
                                    









Bölüm - Beş

Bölüm - Beş

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Wallflower

Utangaç, tuhaf veya içine kapanık kimse







Jimin

Rahatlamayı umarak haplardan birini dişlerimin arasında ezdim ve ardından spor çantamı karıştırıp telefonuma baktım. Ta ki şu anda soğuk bir Rus sokağında duran kabanımın cebinde olduğunu hatırlayana kadar. Birkaç blok ötede ki çantamı bulmuşken arka kapılarının yanındaki kabanımı bulamamış olmaları şaşırtıcıydı.

Kapı çalındı ve düz beyaz bir elbise giymiş, on yedi yaşından büyük görünmeyen kızıl saçlı bir kız odaya girdi. Kanepenin yanındaki sehpaya bir kâse çorba ve bir dilim ekmek koyarken gözlerini aşağıda tuttu. Ona teşekkür ettim ve saatin kaç olduğunu bilip bilmediğini sordum ama sonra arkasını dönüp odadan çıkmadan önce konuştuğumu bile fark etmemesinden İngilizce bilmediğini düşündüm. Ya da hiç konuşmuyordu.

Çorba o kadar güzel kokuyordu ki ağzımı sulandırdı ama solyanka çorbasına benziyordu, yani içinde et vardı. Ortaokulda bir hayvan kesme belgeseli izlediğimden beri vegandım. Somi bundan nefret ediyordu ama benim için her zaman özel bir şeyler yapardı. Ne olursa olsun, stresliyken asla fazla yemek yiyemezdim. Ve şu anda düşüncelerimle baş başaydım, saldırının rastgele olup olmadığını ve Ivan'ın buraya gelmemden korkmasıyla bir ilgisi olup olmadığını merak ediyordum.

Babamın başı belada olabilir miydi? Zina yapmış ve kötü insanlarla çalışmış olabilirdi; ancak aşırıya kaçacak kadar kumar oynamaz veya içki içmezdi. Tanrı aşkına, trafik ışıklarına dikkat etmeden yürümeye bile kalkışmazdı. Denese bile daha fazla yasalara saygılı biri olamazdı. Bu düşünceyi aklımdan savuşturdum. Moskova'nın zorlu bir bölgesinde yürüyen yalnız biriydim. Ne bekliyordum, Ritz'e kadar bir geçit töreni düzenlenmesini mi?

Aklım böyle endişelerle doluyken, bir an önce tuvaleti kullanmam gerektiğini fark ettim.

Vücudumdaki kurumuş kana bakmaktan kaçınarak harap olmuş bluzumu sarı bir Beach Boys tişörtüyle değiştirdim.

Loş koridorda ilerlerken sağdaki aydınlık bir odadan tencere ve tavaların tıngırtısı ve ara sıra da Rusça küfürler geliyordu. Büyük, endüstriyel bir mutfaktı. Ne kadar süredir baygın olduğumu merak ettim çünkü günü kapatıyorlardı.

Tuvaleti bulup işimi hallettikten sonra lavaboya gittim. Ellerimi ve karnımı sabunla ovdum. Kanın akışını izlerken midem bulandı. Saldırganımın bir hastalık taşıyabileceği düşüncesiyle ürperdim. Psikopatlık dışında bir hastalık tabii.

The Darkest Sin - JİKOOKWhere stories live. Discover now