[29. BÖLÜM]: KAN KADEHİ

1.5K 109 91
                                    

(Aylar Sonra) Buray Karaca

Adımlarım odada yankı yaparken elimde tuttuğum viski bardağını masanın üstüne bıraktım ve abime doğru döndüm. Dalgınca pencereden dışarı bakıyordu. Gece'yi düşündüğü belliydi. Çok zor toparlanmıştı ve aylar geçmesine rağmen hala tam olarak iyileşmiş değildi. Biliyorum çok zordu ama geride kalanları düşünmesi gerekiyordu.

Bir de Güneş olayı vardı. Aylar öncesinde kapıya dayandığında ona inanmadım. Kim olsa inanmazdı ama hamile olma ihtimalini de göz ardı edemezdim. Eve geldiği gün önüne onlarca hamilelik testi attım. 20 test. 20 çift çizgi. Hamileydi, fakat çocuk benden miydi belli değildi. Onu o odaya kilitlediğimde itiraz etmedi.

Pişmandı ama pişmanlığı çocuğu içindi. İhanet etmişti ve yine olsa yine ederdi. Bu bir zorunluluk değildi, bu bir tercihti. Sözlerimin arkasında durmaya kararlıydım. Çocuk doğduğu anda bu evden de hayatımdan da siktir olup gidecekti. Daldığım düşüncelerden kurtulup Asrın'a döndüm.

''Abi.'' diye dikkatini çektiğimde kaşlarını çatarak yüzüme bakmaya başladı. ''İyi misin?'' Cevap vermedi, sadece kafasını aşağı yukarı kaldırdı. Sehpanın üzerine bıraktığım viski bardağını alıp yarım kalan viskiyi içtiğinde ayağa kalktı.

Yüzüne tehlikeli bir sırıtış yerleştirdiğinde kafasını yukarı kaldırdı ve kahkaha attı. ''Hadi o zaman,'' dedi gülerek. ''Av başlasın.'' Dedikleriyle birlikte sırıttığımda odadan çıktık. Odadan dışarıya adımımızı attığımız anda ikimizin telefonu da bildirim sesiyle titredi.

Cebimdeki telefonu çıkarıp elime aldığımda ekranda tek bir bildirim vardı. Bilinmeyen numaradan gelen bu bildirim kaşlarımın çatılmasına, aynı zamanda da sırıtmama neden oldu.

Av başlasın.

Mesajı okuduktan sonra kısa bir süreliğine göz göze geldik fakat konuşmadık. Adımlarımız bizi arabalarımıza götürdüğünde Asrın son kez bana baktı. O artık Asrın Karaca değildi. O artık avına aç bir Kaplandı. Gözleri bunun doğruluğu haykırırken arabasına bindi. Bende ağır adımlarla kendi arabama doğru yürümeye başladım.

Asrın Karaca

Son kez derin bir nefes verdim. Bugün her şeyin dönüm noktasıydı. Aylardır Reşat'ın yerini araştırıyordum ve bugün bu iş bitiyordu. Gece'nin ölümüyle birlikte sarsılmıştım evet ama almam gereken bir intikam vardı. Düşüncelerimle birlikte gaza yüklendiğimde araba pati atarak ilerledi.

Yan koltuktaki telefonuma uzandım ve Ayaz'ı aradım.

''Miyav danışma hizmetleri.'' diye telefonu açtığında gözlerimi devirdim. ''Müşteri hizmetlerine bağlanmak için iki, Panter'e bağlanmak için üç kez miyavlayınız.''

''Sikerler miyavını.'' dedim edepsiz bir şekilde. ''Hazır mısınız?'' Ayaz'ın gülme sesi kulaklarıma gelirken konuştu.

''Toz pembeden haber yok. Aldatıyor beni.'' dedi sahte bir sitemle. ''Oysaki ben onun için saçımı süpürge ettim!'' Kahkaha sesim arabada yankılandı.

''Efsun'dan?'' dedim bu kez de.

''Herkes hazır. Kaplan'ı bekliyoruz.'' Göremesem de yüzünü buruşturduğunu anladım. ''Kedicik.'' diye düzeltti hızlıca.

''Dikkat et de,'' dedim ürkütücü bir sakinlikle. ''O kedicik ecelin olmasın.''

''O kedicik bana kıyamaz.''

''Beni Lacivertle karıştırma panter. Ben o kadar merhametli değilim.'' Bir şey söylemesini beklemeden telefonu kapattığımda dikiz aynasından Buray'a baktım. Hemen arkamdaydı.

GECE KELEBEĞİWhere stories live. Discover now