[17. BÖLÜM]: ÖLÜMLE YAŞAM ARASINDA

4.2K 232 255
                                    

Gece Akgün

''Böyle işte, teslimatı biz yapacağız.'' Asrın konuşmayı bitirdiğinde ortama ölüm sessizliği çöktü. Güneş yavaş yavaş ufuktan çekilirken herkes birbirine bakıyordu.

''Teslimat ne zaman?'' Güneş'in sorusuyla bütün bakışlar ona dönerken bu sefer konuşan Ayaz oldu. Bizim aksimize oldukça rahattı. Elindeki viski kadehini sehpaya bıraktı ve esneyerek arkasına yaslandı.

''Yarın.''

''Plan şu,'' Asrın'ın konuşmasıyla derince bir nefes alıp ona döndüm. ''Ben, Buray ve şu şahıs.'' Eliyle Ayaz'ın olduğu yeri gösterdi ve devam etti. ''Yarın gece yarısı teslimatın olduğu yere gidiyoruz, sizde'' gözleri bu sefer de Güneş ve beni buldu. ''Evde bizi bekliyorsunuz.''

Tam itiraz etmek için ağzımı açmıştım ki Asrın'ın gözleri birden beni buldu ve ben daha bir şey söyleyemeden konuştu. ''Hayır, gelmeyeceksiniz. Orada ne olacağını bilmiyoruz.'' Ağzımı açtığımda daha sert bir ses tonuyla devam etti. ''Gece, gelmeyeceksiniz.''

Ne kadar konuşursam konuşayım bir anlam ifade etmeyeceğini bildiğimden kafamı sallamakla yetindim.

''O zaman herkese iyi geceler, yarın uzun bir gün olacak.'' Asrın yavaş adımlarla ayağa kalkıp merdivenlere yöneldi. Birden aklına bir şey gelmiş gibi durduğunda kaşlarımı çattım.

''Bu arada, şuna da bir battaniye verin şurada zıbarıp yatsın.'' Asrın'ın dedikleriyle gözlerim Ayaz'ı bulduğunda güldüğünü gördüm.

''Sana da iyi geceler kedicik.'' Asrın sabır çekerek yukarı çıktığında gözlerimi tekrardan Ayaz'a çevirdim ve bu sefer oda bana baktı.

''Senin de lakabının bir kedi ırkı olduğunu biliyorsun değil mi?'' Sorumla birlikte sırıtması büyürken alaycı bir ses tonuyla konuştu. ''Ama o bunu fark edemeyecek kadar salak biri.''

Asrın'a laf atmasıyla birden kendimi Asrın'ı savunurken buldum. ''Senin aksine o bunlarla uğraşmayacak kadar olgun.'' Duyduklarıyla Ayaz tekrar sırıtmaya başlarken ellerini teslim oluyormuş gibi havaya kaldırdı.

''Sakin ol kelebek, bir şey demedim.'' Bana kelebek demesine şaşırsam da istifimi bozmadan ayağa kalktım ve yanımda duran ince pikeyi suratına fırlattım.

''Al, battaniye bile fazla sana.'' Ayaz gülerek pikeyi kenara koyarken gözlerimi devirdim ve Asrın'ın yanına doğru ilerledim. Odanın kapısını açtığımda Asrın'ı sabahki gibi pencerenin önünde dışarıyı izlerken bulduğumda derin bir nefes verdim ve ağır adımlarla yanına gittim.

Bakışları beni bulduğunda gözlerindeki endişeyi gördüm ve korku tohumları benim de vücudumu ele geçirdi. ''İyi misin?'' cevap vermek yerine beni kendine çekip sarıldığında kalbim korkuyla çırpınmaya başladı.

''Bilmiyorum.'' Dakikalar sonra konuşmasıyla yavaşça ondan ayrıldım ve gözlerinin içine baktım. Birkaç saniye sessiz kalsa da sonunda konuşmayı seçti ve derin bir nefes alarak konuşmaya başladı.

''Teslimat, Gece bu teslimatta bir şeyler var. Bu öyle sıradan bir şey değil, biri ya da birileri var işin içinde.''

''Emin misin?'' diye sordum ellerim kollarını sararken.

''Bilmiyorum, bildiğim tek şey bir şey olacağı.'' Kolları tekrar bedenimi sararken bu kez benim kollarım da eşlik etti ona. Alıştığım kokusunu içime çekerken gözlerim doldu.

''Gitme,'' ne zaman ağlamaya başladığımı bilmeden dudaklarımdan dökülen kelimelerle Asrın'a biraz daha sokuldum. ''Söz ver bana, ne olursa olsun beni bırakmayacaksın.''

GECE KELEBEĞİWhere stories live. Discover now