[2.BÖLÜM]: RUH PRANGALARI

9.3K 486 388
                                    

Oy vermeyi unutmayın çileklerimmm<33

'Belki halatlardan kurtulmuştum ama benim ruhum o gün o sandalyeye zincirlenmişti.''

Ensemde sıcak bir nefes hissedince vücudum baştan aşağı kasıldı. Arkamda biri vardı. Arkamda biri vardı ve içimden bir ses bu kişinin yerdeki kan damlalarının sebebini bildiğini söylüyordu.

''Yeni kurbanımın kendi ayaklarıyla bana gelmesi ne hoş.''

Derinden gelen sesi kulaklarıma ulaştığı zaman kulağımda tahammül edilemez bir çınlama duymaya başladım. Sanki kafamın içinde isyan çıkmış gibiydi. Kalbim bütün vücudumda atarken soğuk soğuk terlediğimi hissettim. Hızlanan ve düzensiz nefeslerim artarken gözlerim karardı ve neredeyse etrafı seçemez hale geldim.

''Korkun yapacaklarımın çeyreği bile değil.'' kinayeyle gülmesine rağmen içimdeki bir ses her dediğini sonuna kadar yapacağını söylüyordu. Gözlerimi sıkı sıkıya kapatmış haldeyken aniden gelen cesaretle arkamı dönüp sırtımı duvara verdim ve yere iyice sindim. Kollarımı sanki bir işe yarayacakmış gibi yüzüme siper ettiğimde daha çok güldü. Sıcak nefesini boynum ve kulağım arasında hissetmemle ellerim iki yana düştü ve sweetimi delicesine sıkmaya başladı.

''Gözlerini açarsan şayet,'' sıcak nefesini boynumda hissettiğimdeyse kalbim tekledi. ''Kaplan seni ham yapar.''

Dediği şeyle afallasam da gözlerimi açamadım. Resmen benle kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyordu ve bu ister istemez canımı sıkıyordu.

''Öldüreceksen öldür sikik herif. Benle kedinin fareyle oynadığı gibi oynamayı kes!'' Ani çıkışım üzerine gülmesi kaşlarımı daha çok çatmama neden oldu. Ne çeşit bir psikopattı bu?

''Bu cesaretini neye borçluyum küçük avım?'' dedi alayla. Ciddi ciddi benle oynuyordu aptal herif. Birden elini çenemde hissetmemle kafamı geriye çektim. Kafam hızla duvara çarparken ağzımdan ufak bir inilti çıktı. Madem eninde sonunda ölecektim, bu herifin ölümünden zevk almasına izin vermeye niyetim yoktu. Dudaklarım arsızca yukarı kıvrılırken kafamı ard arda arkamdaki duvara vurmaya başladım.

Bu hareketimi asla beklemediği zevkle söyleyebilirdim. Birkaç saniyelik afallamasından sonra beni sertçe yakalarımdan tutup odanın ortasına doğru çekti ve yakalarımı bırakmadan yüzüme eğildi. Gözlerim açık olmasa bile sinirli soluklarını çok net bir şekilde duyuyordum.

''Küçük avımın hızlıca ölmesine izin vereceğimi düşünmen acınası, aptal kız!'' dudaklarım zafer kazanmış bir edayla yukarı kıvrılırken gözüm seğirdi ve alt dudağımı sertçe ısırdım. Kafam ciddi manada çok acımıştı ama kesinlikle buna değerdi. Sol elimle kolunu tutup bana biraz daha yaklaşmasını sağladım. Dudaklarım kulağının oraya geldiğinde nefesimi vererek alayla konuştum.

''Sana ölümümden zevk aldıracağımı düşünmen acınası,'' imayla güldüm. ''Sikik herif.''

Gülerek geri çekildiğimde kolumu sıkıca kavrayan büyük eli keyfimi daha çok yerine getirmişti. Eğer o deliyse pekala ben zırdeliydim.

''Gözlerini açamayacak kadar korkan bir kıza göre fazla iddialı laflar ediyorsun, Gece Akgün.'' Sikeyim. Tamam, büyük oynamak isteyen oysa ona istediğini vereceğim. Yüzümde küçümseyici bir gülüş oluştuğunda dudaklarım da aynı hızda yukarı doğru kıvrıldı.

''Ne o? Karşına daha önce böyle biri çıkmadı mı, Asrın Karaca?''

''Bak sen, küçük avım kim olduğumu biliyormuş meğersem.'' bana yaklaştığını anladığımda ister istemez gerilmiştim. Evet, onu tanıyordum ama yüzünü bir kere bile görmemiştim. Herkes kardeşiyle çok benzediğini söylüyordu, ama bazıları da hiç benzemediği konusunda inat ediyordu.

GECE KELEBEĞİNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ