[3. BÖLÜM]: KAÇ ATEŞ GÜZELİ

7.5K 416 444
                                    

''Ne istiyorsun benden? Öldürecek misin beni?'' Çaresizce yüzüne bakarak sorduğum soru üzerine sırıtarak benden uzaklaştı. Ellerini giydiği gri eşofmanın ceplerine soktu ve tekrardan yavaşça yüzüme doğru eğildi.

''Sence öldürmeli miyim?'' Dolu gözlerimle ateş kahvesi gözlerine baktım usulca. Ondan kaçamazdım, kaçarsam Aypare ölürdü ama onun yanında kalırsam da beni öldürürdü. Çıkmazdaydım. Hem de öyle bir çıkmazdaydım ki nereye gidersem gideyim biri ölüyordu.

Kafamı 'hayır' anlamında yavaşça sağa sola salladığımda dudakları zafer kazanmış bir edayla arsızca yukarı kıvrıldı.

''Güzel.'' dedi ve sırtını dikleştirdi. ''Bana hakaret etmemeyi öğren kelebek, Yoksa ben öğretirim.''

Sertçe yutkunmama neden olan bu sözler aynı zamanda gözlerimin dolmasına da neden olmuştu. Oturduğum sandalyeden yavaşça ayağa kalkarken gözüm karardı ve dengemi sağlayamadım. Belime sarılan kollar düşmem engellemişti ama aynı zamanda da ellerim onun omuzlarına tutunmuştu. Dışardan bakılınca yanlış anlaşılmaya çok müsait bir pozisyondaydık şu anda. Belimdeki eli yavaşça kalçalarıma gittiğinde kulağıma doğru eğildi.

''Beni zorlarsan zararlı sen çıkarsın cici kız.''

Ellerini hızlıca üzerimden attım ve ondan uzaklaştım. ''Ne istiyorsun benden? Uyuşturucu ticaretinde adamın olmamı mı?''

''Vaay çok da zekiyiz bakıyorum.''

''Unut bunu Karaca. Asla öyle bir şey yapmam!'' diye çıkıştığımda sanki bu anı bekliyormuş gibi telefonunu çıkardı ve birini aradı. ''Emrimi bekleyin.'' sert ve kendinden emin çıkan sesinden sonra eline köşede duran kumandayı aldı ve televizyona benzeyen bir ekranı aktif hale getirdi. Görüntü yavaş yavaş netleşince gördüğüm şeyle dizlerimin bağı çözüldü ve yere çöktüm. Ekranda Aypare'nin üzerinde doğrultulmuş yüzlerce küçük kırmızı nokta vardı.

''Yazık sana, aptal kız.'' dedi ve eğilip tek eliyle çenemi tuttu. Çenemi öyle çok sıkıyordu ki bir an dişlerim kırılacak zannetmiştim. ''Bana karşı gelmemen gerektiğini ne zaman öğreneceksin!'' sonlara doğru sesi iyice yükselince adeta yerimde sıçradım. Çenemdeki eli baskısını an be an arttırırken gözümden usulca yaşlar akmaya başladı.

Boşta kalan eliyle telefonu kulağına doğru götürdü. Son kez gözlerimin içine baktı ve dudakları yukarı doğru tatmin olmuşçasına kıvrıldı. ''Kızı öldürün.''

Duyduklarımdan sonra gözlerim fal taşı gibi açıldı. Ekrana gelen tek el kurşunla görüntü gidince hızlıca yerimden doğrulup ekrana doğru koştum. Gözyaşlarım çoktan gözlerimden boca olurken hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Kalbimin ritmi bozulmuş, ecel terleri alnımda boncuk boncuk birikmeye başlamıştı. Aypare'yi kaybetmiş olamazdım. Yeni bulduğum kardeşimi kendi ellerimle ölüme sürüklemiş olamazdım.

''Hayır, hayır, HAYIR, HAYIR, HAYIR, HAYIR!'' ellerimi ekranın iki yanına koydum ve sertçe sarstım. ''Ölmüş olamaz, kardeşim ölmüş olamaz, AYPARE ÖLMÜŞ OLAMAZ!'' hızlıca Asrın'a doğru döndüm ve yalvarırcasına baktım ateş kahvesi gözlerine.

''Asrın ne istersen yaparım. Uyuşturucu ticareti mi yapmamı istiyorsun? Yaparım, ama yalvarırım kardeşimi benden aldığını söyleme.'' ağlamaktan kıpkırmızı olan gözlerim ne kadar acısa da umursamadan elimin tersiyle gözyaşlarımı sildim.

''Bir dahaki yanlışında,'' dedi ve yanıma gelip tekrardan çenemi tuttu. Nefesini boynumda hissettiğim zaman bedenim kasıldı. ''Kardeşinden geriye tek bir parça dahi bırakmam.''

Aypare'ye bir şey olmadığını öğrenince derin bir nefes verdim ve birden kalbim sıkıştı. Elim istemsizce kalbime doğru gitti. Kalbimdeki acı dayanılmaz bir hal alınca yere düştüm. Bir süre sonra nefes alamadığımı hissettim ve diğer elimle de boğazımı tuttum. Öksürük krizlerim başladığı zaman yavaş yavaş bilincim kapanmaya başladı. Kulaklarım çınlamaya başladığında elim kulağıma gittiğinde elime gelen ıslaklıkla kaşlarım çatıldı. Kan olduğunu idrak ettiğim zaman hareket edemedim. Sanki bedenim kendine reset atmıştı ve hareket etmemi engelliyordu.

GECE KELEBEĞİWhere stories live. Discover now