Bölüm 40

307 110 481
                                    

Hepinize selamlar ☺ Bölüm bekleyen okurlarım, sadece bölüm bekliyoruz diyorsunuz onun haricinde bölümle ilgili düşüncelerinizi bana belirtmiyorsunuz. Bu beni üzüyor 🥲. Düşüncesini bilmediğim okuruma bölüm yazıp,çaba sarf etmekte üzücü. Hayaletlerim sizlerde kendinizi belli edin lütfen. Aksi takdirde bölüm yazsam dahi atmayacağım. Destek görmeyi istiyorum. Seviliyorsunuz,keyifli okumalar diliyorum❤

Berk;

Her şey yoluna girmişti. Çektiğimiz cefalar sona ermiş,mutluluğu günün her dakikası hissetmeye başlamıştık. Hayata dair isyanlarımızın sonunda şükür kısmına geçmiştik.

Ben bu kısma nasıl geçtiğimizi anlayamıyordum. Daha düne kadar, Ceylan'ı gitti diye yıkılan ben bugün ise ne haldeydim. Zaman mı hızlıydı yoksa zamanın getirdikleri mi çok şey götürmüştü?

Minik adamım, oğlum Deniz Alp her geçen gün büyürken bizde resmen onunla büyüyorduk. Ceylan anne olmanın bilincine öyle bir girmişti ki,onun bu halleri beni çok mutlu ediyordu.

Ceylan yokken,evlilik namına tek bir söz etmeyen ben,çocuğumun annesi olabilecek tek kadın Ceylan olabilir derken boşuna demiyordum. Ben Ceylan'dan başkası ile hayaller kuramazdım.

Çocuktum,hayatıma giren Ceylan beni olgunlaştırmıştı. Hayattan ders almamı sağlayan, bakış açımı değiştiren,beni kendime getiren kadın çok şey başarmıştı.

Her kadın özeldi. Bir erkeğin kadını, erkek farkında olmadan bir sürü şey başarıyordu. Kimse anadan doğma adam değildi,olamazdı. Bizi biz yapan,adam yapanlar kadınlarımızdı.

Baba olmuştum. Kadınım beni baba yapmıştı, babalık duygusu çok başka bir şeymiş. Annelik kutsaldı evet. Ama babalık... o çok başka bir şeydi. Kendi canından öne gelen minicik beden göz açıp kapayıncaya kadar büyüyecek, hayatın içine atılacaktı.

Elimize geçen her fırsatta fotoğraf çekiyorduk. Ceylan'ın ve benim küçüklüğümüze dair fotoğraflar çok nadirdi. O zamanlar fotoğraf çekmek kimin aklına gelirdi ki?

Bizim doğduğumuz dönemler, analarımız bebeklerini sırtlarına bağlayıp tarlalara, ekmek parası peşine düşerlermiş. Cefalı ve sefil zamanlar şimdilerde son bulmuştu.

Bizim elimize fırsat geçmediği zaman Gizem çekiyordu. Hatta Ceylan'ın demesine göre Alp'e özel bebeklik albümü yapıyormuş. Bu durum beni çok sevindirdi.

Doruk ise şirketten çıktığımız zaman "Alp'i görmek istiyorum. Futbol kankamı özledim" derdi. Onunla birlikte eve gelince Gizem'in kucağında olan Alp'i alıp doyasıya severdi.

Bizim oğlumuz harika bir aileye sahipti. Onu seven kocaman bir ailesi vardı. En çok babam Ahmet düşkündü oğluma. Sebebi ise zamanında kaybettiği evlatlarıydı.

Babamın durumunu düşününce içim acıdı,yüreğim kor gibi yandı. Kendimi onun yerine koyunca kötü oldum. Evlat acısı kadar kötü bir şey olamazdı.

Tabi birde Zikriye yengem vardı. Evlat acısı dendiği zaman akla direk o gelirdi. Onun yaşadığı şeyler daha beterdi. Ama Alp ona da iyi gelmişti.

Dün akşam ev çok kalabalık olduğu için Gizem'in isteği üzerine onlara gitmiştik. Doruk'un yüzünden anlamıştım bir sıkıntı vardı. Bana kalsa bu sıkıntının kaynağı duygularıydı. Gizem'e karşı hislerini itiraf etme cesaretini kendisinde arıyor olabilirdi.

Ceylan sürekli Gizem'in hak ettiği mutluluğu yaşaması gerektiğini söylüyordu. Ona hak veriyordum. Hem Gizem, hemde Doruk mutlu olmalıydı.

Doruk'un hislerini biliyordum. Gizem'e delicesine aşıktı. Hatta tahminimce Gizem'de ona karşı bir şeyler hissediyordu.Hüseyin sonrası büyük bir çöküşe girmişti. Ne kadar Ceylan sayesinde çabucak toparladığını iddia etse bile Doruk sayesinde olduğunun farkındaydık.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 11 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

SEVDAM KARADENİZ Where stories live. Discover now