Bölüm 19

641 362 957
                                    

Ceylan;

Gözümü açmaya çalışıyordum ama başım fena halde çatlıyordu.Ne olmuştu bana,neredeydim ben?

"Lakide işkini e bere!" Diye bağıran sert sesli adam yüzünden yerimde sıçradım. Bildiğim kadarıyla Lazca 'Laf dinle çocuk!' Diyordu. Peki ya kime diyordu!?

Odaya zayıf, cılız bir adam geldi. Elinde tepsi vardı "Al habu yemekleri ye. Mazallah gebeluk durumun falan var ise.Karnunda ki sebiye zarar gelmesun."dedi tepsiyi önüme bıraktı.

'Gebelik mi dedi o?' Diye iç geçirirken zihnimde yankılanan ses durumu mantıklı bulmama yardım etti; 'Evli olduğunuz için gebelik şüphesi olmuştur.'

"Sen kimsin?"Diye sormamla "Seni ilgilendirmiyi. Yemeğuni ye."deyip izin almadan oturdu.Yemeği yemedim. Israrla soru sormaya devam ettim;

"Bak beyefendi. Kimsin nesin bilmem bırak beni! Ne istiyorsun benden?"Diye sordum.

"Onu bana değul kocana soracaksun. Tabi seni yaşaturlarsa."dedi bir hayli rahattı. "Burası neresi?"Diye sordum.

"Yemeğu yiyi misun? Yemiyi misun?"Diye sordu. Şive aksanı pek iyi değildi Karadeniz şivesi ile lazca kelimeleri arada birbirine katıyordu.

Öfkeyle "Yemiyorum."dedim, ayağa kalkıp muzipce güldü "Gebe değulsun yani?!"dedi.

Hayretle "Ney?"diyebildim. Kafasına göre senaryo uyduruyordu. "Gebe olsa idun habu yemeği yerdun"dedi odadan çıktı.

Cama doğru yürüdüm. Her yer sisle kaplıydı. Nasıl kaçırmışlardı beni hiç hatırlamıyordum.Peki ya Berk? O ne haldeydi. İçeriden çıkmış mıydı acaba?

Boşanma davasını açtım dediğim anda öyle bir hal almıştı ki yüzü. Ama her şey onun ve ailelerimizin iyiliği içindi.

"Hoooo! Sana diyim!"diye bağırdı bir adam.Arkamı hızla döndüm,beni kaçıran adamdı bu!

"Biz kapudayiz ihtiyacun falan olur isa ses et."dedi yüzüme uyarırcasına bakarak.

"Ne diye sesleneyim?"Diye sordum. İsmini öğrenmem lazımdı "İstanbul karisi değil mu! Te Rabbum ya!"dedi alayla.

Boş bakışlarıma karşılık "Zühtü."deyiverdi, kapıyı hızla kapatıp kilitledi. Yine yalnız kalmıştım.

Düşüncelerime dalmaya başladım. Ne olacaktı şimdi? O kadar alışmıştım ki Berk'e, ailesine, Karadeniz'e!

Nasıl gidecektim ki sahi ben? Nasıl bir yol çizecektim kendime.Çocukluk aşkımla evlendikten sonra onu terk mi edecektim?

Güzel bir kuş kondu pencereye "Ay ne tatlısın sen."diye sessizce tekrardan pencereye yaklaştım.

'Teşekkür ederim Ceylan.
Artık özgürüm.
Şimdi özgür olma sırası sende.
Ben gidiyorum.
Asla vazgeçme ve hep mutlu ol...'

Özlem'in sesiydi bu,benimle vedalaşıyordu. Bu beyaz kuş Özlem'di!
Zihnimdeki sesler son mu bulmuştu?
Bitmiş miydi artık eziyet?

Yüzüme yer edinen tebessümün ardından kuş kanatlarını çırparak uzaklaştı "Kurtulduk!"

Bir kaç saat sonra Zühtü denen adam gene geldi "Kocandan ses çıkmadi. 5 saati kaldi gelmez isa öleceksun. Hazir misun?"deyip dalga geçti.

"Aslında ölmekten korkmuyorum. Senin gibi bir itin elinde kalacağım için üzülüyorum. Ölümüm bir insan tarafından olsa daha iyiydi."dedim alayla.

"Haddini aşma!"diye bağırdı.

"Had benim haddim sana ne?"dedim gözlerimi kısarak hedefime odaklanmıştım.

SEVDAM KARADENİZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin