Birlikte evin kapısını çaldık. Kapıyı Gül Hanım açtı. "Kızım nerdesin sen? Başına bir şey geldi sandım çok korktum"dedi kollarına beni hapsederken.

"İyiyim Gül Hanım. Kusura bakmayın nolur endişelendirmek istememiştim" Kollarının arasından çıkıp "Yalnız sizinle konuşmak istediğim bir konu var"dediğimde bakışlarım kardeşime döndü.

Kardeşime bakıp gülümsedikten sonra bana "Ah tabi içeri gelin kaldınız kapıda hasta olmayın "dedi. Birlikte içeri girip salona oturduk.

Ardahan Bey ve Gül Hanım vardı. Buğra'da hemen yanıma oturdu. "Hastanede görmüştünüz zaten Buğra'yı. Bazı ailevsel sebeplerden ötürü bizimle kalması sizi rahatsız eder mi?"çekinerek sordum.

"Hayır kızım saçmalama! Sen kardeşin bizim oğlumuz sayılır"dedi Ardahan Bey. "Teşekkür ederim"dedim ona bakarak. "Ona bir oda hazırlayalım"diyen Gül Hanımla "Teşekkürler bu ince düşünceniz ama siz hiç Zahmet etmeyin birlikte kalırız biz."dedim.

"Teşekkür ederim kalmama izin verdiğiniz için"dedi Buğra da utana sıkıla. Gül Hanım "Ne demek, burası senin de evin sayılır istediğin zaman gelebilirsin"dedi.

"Odama çıkalım o zaman biz"dediğimde ikiside başını sallamıştı. Birlikte merdivenlerden çıkıyorduk. "Abla ya abilerin beni sevmezse?"dedi Buğra.

"Boşver beni de sevmiyorlar zaten"dedim.

"Seni nasıl sevmezler ki ama! Sen dünyanın en en en en en en en en en en en en en en en-"daha devam edecekken ağzını kapattım.

"Tamam tamam"desemde bu ona yetmemiş gibi elimi ısırıp bağırdı "EN İYİ ABLASISIN"

"Az önce sen benim elimi mi ısırdın?"diye ona baktığımda alttan alttan bana bakmıştı. "Öyle mi yapmışım ablacığım?"demişti.

"Şimdi bittin sen"diye ona atıldığım da hafifçe çığlık atarak koşmaya başlamıştı. Yavaş ama tempolu adımlarla ben de peşinden gidiyordum.

"Buğra o kadar hızlı koşma düşeceksin şimdi"herkes bir gün olmaktan korktuğu kişiye dönüşür..

"Tamam"diye bağırmasını duyduğumda gülüp kafamı sağ sola salladım. Çocuk olmak güzeldi. Teknik olarak hala daha çocuktum neyseki.

"Kaçıncı kat?"dediğinde "2"dedim o hızlı hızlı çıkarken ben de pıtı pıtı arkasından çıktım. Odama girdiğimiz de Buğra "Çok güzel! Hep hayalindeki oda bu"dedi hevesle bana bakarken tebessüm ettim.

"Benim olduğu kadar senin de odan, benim olan her şey senin biliyorsun değil mi?"dedim kollarını belime sardı. "Bunu düşünmem bencillik mi bilmiyorum ama iyi ki karışmış, benim ablam olmuşsun. Sen olmasan ne yapardım ben?"dedi.

"İyi ki"dedim mırıldanarak. "Niye o ablan kötü mü?"dediğimde "Eve gelmiyor ki! Her gün başka bir erkekle evden gidiyor. Sanırım o erkekler o kıza zarar veriyor bazen evde kaldıklarında çığlık atıyor o kız"dedi fısıldayarak.

Ah Buğra'm, masum kekim benim.

"Korumuyor musun ablanı?"dedim. "Hayır, sürekli bana salak diyip saçımı çekiyor. Geçen babamla kavga ettiler hatta. Babam ona el kaldırdı"dedi Buğra.

O adamın ciddi sorunları vardı gerçekten. "Tamam kapatalım bu konuyu. Berkan'da belki erkek oyuncakları vardır ben gidip alayım mı sana?"dediğimde Buğra parlayan gözlerle bana baktı.

"Ama yoksa da artık başka şeyler yaparız"dediğimde kafasını aşağı yukarı salladı. "Burada beklemek ister misin yoksa gelmek ister misin?"dediğimde "Beklesem"dedi tatlı tatlı.

"Tamam ben hemen gidip geliyorum"dediğimde kendisini masamın yanındaki koltuğa bıraktı. Ben de odadan çıktım.

Odadan çıkarken Kerem'i gördüm. "Evdeki minik velet çocuk, oğlun falan mı?"dedi. "Hayır kardeşim. O minik veletin senden daha zeki olduğuna kalıbımı basarım"dedim kaşlarımı yukarı kaldırırken.

"Demedim bir şey"dediğinde Berkan'ın odasını bilmemenin verdiği rahatsızlık ile Kerem'e "Berkan'ın odası nerede?"diye sordum.

"Şurası"diyerek tuvaletin yanındaki bir odayı gösterdi. "Sağol"diyerek odanın kapısında dikildim. Abla olan bendim ama şimdi kapıyı çalmadan da girilmezdi ki!

Neyse, elimi yavaşça kaldırıp kapıya vurdum. "Gel Buse"sesini duyunca anlık şaşırsam da içeri girdim. "Ben olduğumu nasıl anladın?"dedim.

Yatakta oturmuş telefonuna bakıyordu. "Çünkü abimler asla ama asla kapı çalmaz"dediğinde "Ben de çalmam ama daha yeni yeni alışıyor olduğumuz için malum"dedim ağzımın içinde.

"Ne için gelmiştin?"dedi. "Oyuncakların var mı?"dediğimde şaşkınlıkla bana baktı. "Ya benim eski ailemdeki kardeşim vardı ya hani. Heh işte o şu an burada bazı ailevi sebeplerden ötürü kısa süreliğine misafirimiz olacak"dedim.

"Şu arkandaki dolabın çekmecelerinde olabilir"dediğinde gülümseyerek dolaba döndüm. "Açabilir miyim?"omzumun üstünden ona bakıp sorduğum soruyla kafasını sallamakla yetinmişti.

Dolabın çekmecelerini açıp içinden asker, araba, dinazor ve daha bir çok figüranın olduğu bir kutu çıkmıştı. "Almam da sakınca var mı?"dediğimde bu sefer kafasını iki yana salladı.

"Teşekkür ederim"dedikten sonra kutuyu alıp kapıdan çıktım. "Kapatamıyorum ama"derken kutuyu havaya kaldırmıştım.

"Sorun değil"dediğinde "Teşekkür ederim tekrardan"dedim gülümsedi. Odamın kapısına geldiğimde duyduğum bağırışlarla telaşlanmıştım.

Hafif aralık olan kapıyı ayağımla itip kutuyu hızla yere bıraktım.

Gördüğüm manzara karşısında küçük dilimi yutacaktım.

"Kerem napıyorsun?" Kerem'in eli havada bana döndüğünde Buğra ise eliyle yüzünü kapatmıştı.

Bu kadar acımasız olmak zorunda mıydı?

*
Bir bölümün daha sonuna geldik ..

Heyecanlı yerlerde kestiğimi biliyorum nihahahahah

Umarım beğenmişsinizdiiiiiir

Fikirlerinizi buraya alabiliriiiim

Bir sonraki bölüme kadar kendinize iyi bakın,çokça öpüldüüüüüünüüüüz

Gamzeliler/Gerçek AilemWhere stories live. Discover now