II. PERSUS SAPAĞI

Start from the beginning
                                    

Yeşil gözleri kocaman olurken yüzünü endişe kapladı.

"Kızım, bu hal ne? Allah seni derinden mi çarptı?" Beni tuttuğu gibi içeriye çekti. Kocaman gözleri üzerinde dolandı, hırkanın fermuarını indirdi ve üzerimden çıkardı. "Bu hafta havale geçirip ateş komasına girmek istiyorsun herhalde." Başını iki yana salladı.

"Sadece biraz yürüdüm."

Durdu. "Bence sadece aklını ekmeğe batırıp yemişsin. Alt tarafı bu kadar." Gözlerini devirdi. "Gel, saçlarını kurutalım. Hasta olma." Mırıldandı, tıpkı bir anne şefkatinde beni odasına götürmüştü.

Giyinmem için kendi pijamalarından vermişti. Tweety'li pijamalar. Tam adamına giyindirdin dostum. Şimdiyse ıslak olan saçlarımı kurutma makinesiyle kurutuyordu.

Isınan vücudum tanrıya şükür ederken bense soğukların beni daha çok yakacağından bihaberdim.

"Geçen gün, neden o kadar oyalandın sen Mavisel'de?" Saçlarımı kuruturken sordu.

Omuz silktim.
"Bir kedi girmişti içeriye, onu sevdim."

"Kedilere zaafın olduğunu biliyorum." güldü. Saçlarıma parmaklarını geçirdi. "Biliyor musun? Sen yokken Yavuz bana içki ısmarladı." dedi hayran hayran.

Pekâla, gerçekten aşık olmuştu.

Yavuz denen herifi fazla da sevmemiştim.

Vuslat'la konuştuktan sonra beni oradan çıkarmıştı ve Deniz'in yanına geri dönmüştüm. Bar bölümünde yeni kişilerle tanışmıştım. Tekin, Yavuz ve Tolgay. Üçüde tahminimce yakın arkadaşlardı. Ama hiçbirine kanım ısınmamıştı.

"Ne diyorsun, kesin sana aşık." diye alayla güldüm. Deniz böyleydi. Hayata kendi çizdiği pencereden bakıyordu. Bazılarıysa o pencereden kendilerini aşağıya atıyordu.

"Cadılar bayramına az kaldı," Saçlarımı örmeye başladığını hissetmiştim. "Ne olacağız, couple bir şeyler mi yapsak?"

Omuz silktim.
Fark etmezdi bana.

Öyle hevesli olduğum da söylenemezdi.

"Biraz daha konuşacak mısın?
Dilin kopsun Deniz."

"Deme kız öyle, tövbe de çabuk."

"Deniz." Homurdandım.

"Kız tövbe de. Dilim falan kopar sonra."

Gözlerimi devirdim, homurdanacakken Deniz'in çığlık sesiyle ona döndüm.

"Siktir, pizzaları fırında unuttum." Deniz, hızla yanımdan fırlarken arkasından baktım.

Babası, Mavisel'in en tanınan adamlarından birisiydi. Annesi ise moda tasarımcısıydı. Hatta bazenleri Deniz onun modelliğini bile yapıyordu. Mutlu bir ailesi vardı. Güzel bir hayatı vardı. Benimkinin aksine. Ama yine de, onunla iyi anlaşmama şaşıyordum. Kolay kolay birileriyle bağ kuran, iletişim halinde olan bir insan değildim. Ama Deniz'in benim hareketlerimi sorgulamıyor oluşu bizi yakınlaştırmıştı. Ve kimsenin koparamayacağı bir bağ oluşturmuştu aramızda.

ASTERYAWhere stories live. Discover now