➷ 8. BÖLÜM ➷

Start from the beginning
                                    

Adamın kafasının boynuna inişini titreyerek hissetti. Tenin üzerinde dolanan dudaklarıyla gözlerini kapattı ve başını biraz yana yatırdı. Daha fazlasını ister gibi.. Zaman durmuştu Asya için. Uyanmak istemeyeceği bir rüyaya dalmıştı işte. Şah damarının üzerinde duran dudaklarla nefesini tuttu. Oraya uzunca dudaklarını bastırarak öpen adamla iç çekerek nefes aldı.

Dudaklarını bir süre oradan ayırmayan Karahanlı, öpüşüne son verse de kızın teninden çekmedi dudaklarını. Sanki, sanki oraya fısıldaması gerekiyormuş gibi büyük bir hissiyatla mırıldandı. "Ben güzelliğini kaybetmiş bu dünya da sana şahit oldum ay ışığı. Yüreğimin taşımaktan şeref duyacağı en güzel yüksün sen artık."

Boynuna basan sıcaklıkla yutkundu Asya. Duydukları gerçek miydi? Her gece hissettiği duyguların ağırlığıyla gizli gizli ağlamasının sebebi olan adam da hislerine karşılık mı veriyordu? Kafasını kaldırarak gözlerinin içine bakan Karahanlı'ya karşı hissettiği çekim gücüne, isteğe engel olmak istemiyordu artık.

Avcunun içinde, adamın gitmesinden korkarak sıkı sıkıya kavradığı tişörtünü bıraktı önce. Sonra da aynı telaşeyle ellerini Kuzgun'un ensesine çıkararak saç diplerini okşadı ve dudaklarını dudaklarına kapattı. Bu  eylemi o kadar hızlı yapmıştı Karahanlı önce yaşadığı şeyin şokuyla afallarken saniyeler içinde kendisini toparladı ve kızın bedenini daha da kendisine bastırarak sırtını yavaşça duvara yasladı.

Boğazından yukarıya çıkan hırıltılı sesler ağzının içinde kaybolurken elleri Asya'nın kalçalarına indirerek okşamaya başlamıştı. Öpüşmeleri özlem doluydu. Esir aldıkları dudakları emerek bırakıyorlar, tekrar geri alırkense dolu dolu seviyorlardı birbirlerini.

Adamın dilini ağzında hisseden Asya, bedenine bir kova soğuk su dökülmüş gibi hissetti ve titreyen bacaklarına inat duvardan sırtını çekerek adamın etrafında döndü. Tabii dudaklarını an olsun ayrılmadan yaptı bunu. Elleri ensesini okşamayı bırakmadan bedenini iri gövdesine daha da bastırdı.

Arzu dolu iniltileri adamın kulağına doldukça vücudunda gezinen eller daha da şehvetle okşamaya başladı onu. Ne yapacağını bilmiyordu Asya. Sadece iç güdüleriyle hareket etmeye başlamıştı. Aşk ikisini de esiri altına almıştı aslında.

Kuzgun diliyle kızın dilini yalarken üzerine doğru adım atarak onu geri geriye yatağa doğru götürüyordu. Bedenini kuş gibi havalandırarak yatağa oturttuğunda Asya, adamı hiç bırakmadan üzerine çekti ve geldiğinden beri yatağın büyüklüğünden şikayet eden genç kız, bugün buna dua ediyordu. Yoksa bu koca devin buraya sığmayacağına adı gibi emindi.

Karahanlı kızın ıslak ufacık cropunu güçlü elleriyle yırtıp sıyırırken dolgun göğüslerini gördü ve yutkundu. Zayıftı. Ama bir erkeği baştan çıkarıp delirtecek kadar kadınsı hatları dolgundu. Çıplak bedenine sardığı kolları alev almış gibi yandı. Aklını kaçıracakmış gibi hissediyordu.

Yapısı gereği fazla utangaç olan genç kız ise adamdan utanmıyordu. Aksine çoktan yenik düştüğü duygularıyla daha fazlasını istiyordu. Bu yüzden Karahanlı'nın parmak uçlarıyla kavradığı tişörtünü sıyırıp odanın bir köşesine fırlattı. Sadece o an birkaç saniyeliğine ayrılan dudakları geri kapandığında sırtı çoktan yatağa değmişti.

Üzerindeki yerini alan adam ise kendini kaybetmemek için aklı ile kalbi arasında büyük bir savaştaydı. Çıplak tenleri birbirlerinin ısısıyla coşarken elleri de çıplak bedenlerini keşfediyordu.

Ama Yarın mavi harelerde göreceği minik bir pişmanlık bile kafasına sıkmasına neden olurdu. Bu yüzden tutkulu Öpüşmelerini usul usul yavaşlattı ve sonunda da alnını alnına yaslayarak nefes nefese soluklarını dudaklarına veren kıza odaklandı. Heycanla inip kalkan göğsü yüzünden dolgun, diri göğüsleri çıplak tenine değiyordu. İçinden büyük küfürleri sıraya dizsede Asya'ya bir şey belli etmemeye çalışarak bedenini sarmaya devam etti.

A Y  I Ş I Ğ IWhere stories live. Discover now